Üç taş yerinden oynadı ve derin, soğuk, düşeni yutan kuyu açıldı. “Kuyudan Adam Çıkarma Anayasası Yapma” dayatması da ülkemizin gündemine geldi oturdu.

Bekleniyordu.

Oynayan üç taş:

1- Anketler acıya döndü.

2- Tek adam geçildi.

3- Atı almak Üsküdar’ı geçmek de hayal oldu.

Anketler, “iktidar ittifakının bittiği” uyarısını veriyor: Bu yılın ilk 4 ayı içinde “2023’te ya da öne alınmış bir seçim günü sandığa gittiğinizde oyunuzu kime vereceksiniz?” diye soran toplam 37 ayrı anket yapıldı. Bu 37 anketin 16’sında kararsızlar dağıtılmamış ve 21’inde de kararsızlar dağıtılmıştı. 37 anketin ortalaması alındığında Cumhur İttifakı’nın oyunun yüzde 44.98’e gerilediği ortaya çıktı. Cumhur İttifakı 2018 seçimlerinde toplam yüzde 53.66 oy almıştı. Bu açıdan oy desteğindeki gerileme yüzde 8.68 oldu. Yine 2019 yılı ile 2020 yılında da “Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni mi tercih edecekseniz yoksa Parlamenter Sistemi mi?” diye soran 6 anket yapıldı. Bu 6 anketin ortalamasına göre de Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni tercih edenlerin oranı yüzde 37.41’de kaldı. Parlamenter Sistemi tercih edenlerin oranı ise yüzde 56.63’e çıktı. Fikrim yok diyenler yüzde 5.96.

Bu pazar seçim olsa.

AKP artı MHP oyları toplamı yüzde 27’ye iner diyen anketler bile var. (Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin anket sonuçları dün yayınlandı)

★★★

İktidar ittifakı halk desteğini yitirdi. Erdoğan ile Bahçeli, ister erkene alınmış bir seçim olsun ister zamanında kaybediyorlar.

“Ama...” diyenler var.

Şunu söylüyorlar:

“Erdoğan oy kaybetse bile yine açık ara ile önde... Tüm muhalefet partisi liderleri ile tek tek kıyaslandığında yine Tayyip Erdoğan en yüksek oyu alacak gibi görünüyor...”

Bu tez de çürüdü.

Yeni liderler çıktı.

Beklenmedik.

Umulmadık.

Destek buldular.

Cumhurbaşkanlığına adaylıklarını koyduklarında Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’na olan destek Tayyip Erdoğan’ı geçmekte. Tayyip Erdoğan’ın kendine çok güvenerek kurduğu  sistemin gereği olan yüzde 50 artı 1’i bulması neredeyse imkansız noktaya yöneldi. Oy farkı o kadar çok açıldı ki, seçim günü “damgasız zarflar da geçerlidir” kararları aldırıp “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diyebilecek bir durum da yok. Oy farkı çok açılınca seçim hileleri yapmak da zorlaşıyor.

3 taş yerinden oynadı.

Kuyuyu kazan!

Kuyuya düştü!

★★★

Beklemiyordu.

“Yüzde 50+1 sistemi” koyarak kendisinin hep önde olacağını hesaplamıştı. Tersi oldu. Şimdi kendi kazdığı kuyuya düşmemek için kuyunun etrafından dolaşma formülleri arıyorlar. Bahçeli, açılışı yaptı. Arkadan Erdoğan da “Yeni Anayasa yapalım” teklifiyle gelecektir. Yeni Anayasa isteği “yüksek demokrasi arzusundan” değil kuyuya düşmüş adamı kurtarma ihtiyacından doğuyor. Yeni Anayasa yapalım işte bizim taslağımız hadi siz de bir taslak hazırlayın, gelin tartışalım önerileri bu yüzden başladı. Muhalefet ittifakında yer alan partileri ve liderleri birbirine düşürmeyi hesapladılar.

Muhalefet bu zokayı yutmaz.

Kendi kazdığı kuyuya düşeni halk kurtarmaz. Tarih hükmünü verdi: Yeni seçilecek olan Cumhurbaşkanı bugünkü Tayyip Erdoğan’ın tek elde topladığı tüm yetkilerle Tayyip Erdoğan’ın karşısında ona hesap sorabilecek.

Bu günleri göreceğiz.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Ülkü Tamer de yok! Onat Kutlar da yok! Işıl Özgentürk de yok!


Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, 67.000 kitaptan oluşan bir kütüphane kurmak için alım şartnamesi yayınladı. Kitapları aldı, gazetelere haber oldu. Atatürk düşmanlığıyla bilinen yazarlardan birinin kitaplarından 1000 adet, diğerinin kitabından 84 adet almışlar. Atatürk’ün “Nutuk”tan ise sadece 1 adet. Gaziantep okuyanı yazanı çok olan bir kenttir. Gaziantepli dostlarım, alınan tüm kitap listesini taramışlar: Orhan Kemal, Buket Uzuner, Fakir Baykurt, Aziz Nesin, Yiğit Bener, Ayfer Tunç, İnci Aral, Ayşe Kulin, Demir Özlü, Erhan Bener, Metin Aydoğan, İlhan Selçuk, Türkkaya Ataöv, Turgut Özakman, Bedia Akarsu, Pınar Kür, Duygu Asena, Nilüfer Kayış, Osman Şahin, Falih Rıfkı Atay, Mustafa Yıldırım, Selim İleri, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Ataol Behramoğlu, Özdemir İnce, Muzaffer İzgü, Murathan Mungan, Mehmet Başaran, Mahmut Makal, Afşar Timuçin, Gülten Akın, Oruç Aruoba, Macit Gökberk, İoanna Kuçuradi, Betül Çotuksöken, Oğuz Atay, Mehmed Uzun, Ferit Edgü, Furüzan. Necib Mahfuz, Doris Lessing, Charles Dickens, Jose Saramago, Paul Auster, Stephane Hessel, SARTRE, Simone de Beauvoir, J. J. Rousseau, Voltaire, Samuel Beckett, Thomas Mann, Heinrich Böll’den hiçbir esere rastlamamışlar. Üstelik Belediye Gaziantep’in yetiştirdiği büyük yazarlardan Ülkü Tamer, Onat Kutlar ve Işıl Özgentürk’ün de bir tek eserini bile alıp kütüphanesine koymayı akıl edememiş. Bu ne büyük yabancılaşmadır!