İktidar, fiyat artışlarını kimin yarattığını keşfetti:

“Suçlu esnaftır!”

Zehir hafiye gibi hemen sanığı buldular... Ve cezalar dönemi başladı...

495 firmaya 15 milyon lira ceza kesilmiş...

Peki, ceza kese kese nereye varacaklar?

Eski yıllarda acı acı gördük! Böyle durumlarda raflarda mal kalmıyor ve karaborsa başlıyor!

Aslında, muhterem yöneticilerin hatayı esnafta değil, her şeyden önce kendilerinde aramaları lâzım!

Fiyatlar doludizgin giderken, zam günahkârı olarak gösterilen esnaf çaresiz!

Petrol ürünlerine, elektriğe, doğalgaza, köprülere, nakliyeye esnaf mı zam yapıyor?

Ticaret Bakanlığı, üretimdeki sorunları, arz-talep dengesizliğini göz ardı ederek, sorumlu gördüğü pazarcıları, bakkalları, marketleri “Fahiş fiyat” nedeniyle cezalandırıyor ama kesilen milyonlarca lira ceza tahsil edilebilecek mi?

Borç içindeki esnafta para yok ki, nasıl ödesin? Birçoğu kepenk kapattı zaten!

★★★

Evet, fiyatlar gerçekten can yakıyor... Özellikle dar gelirliler inim inim inliyor!

Ancak... Sorun, esnafta, pazarcılarda, bakkal ve marketlerde değil ki...

- Sorun, yönetim sorunu...

- Sorun, zihniyet ve sistem sorunu...

- Sorun, beceri yetersizliği...

Bu gidişle sıkıntılar daha da büyüyecek!

Bugün gıda fiyatları gerçekten yüksek ama hiç değilse ne ararsan buluyorsun. Raflar dolu... Ya yarın ne olacak?

Dünyanın akıllı ülkeleri geleceği düşünerek tarımı, çiftçisini ve bu sektörde çalışanları olağanüstü destekliyor.

İleride çıkabilecek muhtemel bir kıtlıkta, yoklukta ve krizde aç kalmamak için çiftçilerine her türlü desteği sağlıyorlar.

Onlar çiftçisine destek, bizimkiler ise köstek!

Gübre, tohum, mazot, nakliye ücretleri zam üstüne zam görüyor, kredi faizleri, artıyor, zavallı çiftçi kâr etmek şöyle dursun, sermayeden yiyor!

Sonra da “fiyatlar artıyor, ürünler zamlanıyor” diye kıyamet koparılıyor!

★★★

Salgın nedeniyle önümüzdeki dönemde tüm ülkeler kendi dertlerine düşecek ve ellerindeki tarım ürünlerini kendi halklarına kullanmak için dışarıya satmaz olacak!

Günümüzün iktidarı, kendi hatalarını örtmek için esnafı günah keçisi yapacağına, tarım sektörümüzü canlandırmalı, çiftçilerimizi destekleyip üretimi arttırmalı!

Her ülke kendi başının derdine düşünce ithal edecek mal da bulamayız.

“Önce can, sonra canan” sözü boşuna söylenmemiştir!

Onurlu bir direniş!


İstenmeyen adam Boğaziçi Üniversitesi’ndeki odasında yapayalnız oturuyor! Hiç sıkılmıyor, topluma karşı bir utanma duygusu hissetmiyor.

İktidarın, Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atadığı Prof. Melih Bulu’ya karşı direniş haftalardır sürüyor.

Akademisyenler ve öğrenciler, soğuk ve yağışlı havalarda bile eylemlerini sürdürüyor.

Atanmış rektörü istemiyorlar!

Bu onurlu direniş artık medyaya yeterince yansımıyor ama öğretim üyeleri cübbelerini giyip rektörlük binasına arkalarını dönerek protestoya devam ediyorlar.

İktidar bu eylemlere kulak tıkamakta ısrar ederek direnişi kırmaya çalışıyor.

Kim ne yaparsa yapsın, nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, bu eylem ülkemizin tarihine “Şanlı bir direniş” olarak geçecek.

TEBESSÜM

Köpek hırsıza ne yapar?


Siyasete merak salan Temel, bir mitingde hararetle nutuk atarken, kalabalığın içinde onu dinleyen rakip partinin milletvekili adayı öfkeyle:

“Yeter lan! Sus be artık! Ne havlayıp duruyorsun orada?” diye bağırır.

Temel adamı tepeden tırnağa süzdükten sonra şöyle der:

“Valla ben bekçi köpeği gibiyumdur, hırsız görünce hep böyle bağırırım!”

GÜNÜN SÖZÜ


Zamanı gelmiş bir düşünceye hiçbir güç karşı duramaz!