Atatürk’ün ülkeyi emanet ettiği gençlik, gelecek umutlarıyla birlikte yerlerde sürüklenip tutuklandı. Ayaklarına kelepçe takılıp hapsedildiler. İlk kez bir üniversite kapısına asma kilit asıldı. Gökyüzüne bakıp, farklı renkleri sevmek bile suç sayıldı. Öğrenci ve akademisyenlerden ağır silahlarla korunan kampüste, mangal partisi yapıldı. Avrupa’da burs kazananların pasaportları alınıp bursları yakıldı. Yağmur, çamur, kar, soğuk, sıcak demeden bilim insanları 159 yıllık Boğaziçi Üniversitesi’nin geleneklerini ‘kayyum rektöre’ karşı savundu. 6 ay önce bir gece yarısı atanan kayyum rektör Melih Bulu yine bir gece yarısı kararıyla görevden alındı.

SANDIĞI KURUN

AKP baskısı altındaki üniversitelerdeki ipotek, Bulu’nun alınmasıyla bitti mi? Bitmedi. Üniversitelerin rektörünü özgürce seçip, demokratik yapılanması için 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu hemen değiştirilip kampüslere acilen seçim sandığı kurulmalıdır. Sarayın, Bulu ile aynı gün atadığı 27 kayyum rektör hâlâ görevinin başında. Türkiye’deki 131 devlet üniversitesinin 131’inin rektörlük koltuğunda da kayyum rektör var. Bu şartlarda bilimsel özerklik ve akademik özgürlükten söz edilemez. Üniversiteler polis, hısım, akraba ablukası altındayken bilim üretilmesi beklenemez. Gençlik artık kendileri ve ülke geleceği için hayal kurmakta zorlanıyor.

GEDİĞİNDEKİ TAŞLAR

Z kuşağı, iktidar ve muhalefetin 6 milyon oyu nedeniyle ilgi odağında olduğunu çok iyi biliyor. Liyakat, demokratikleşme ve genç işsizlik sorununa çözümü olmayanın artık iktidar olması çok zor. Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün Türkiye Gençlik Zirvesi’ ne katıldı. Bir önceki zirvenin konuşma metniyle neredeyse aynı cümlelerle, “Ne olacak bu gençlerin hali?” diye soranlara kızarak, “Sürekli şikayet edenlere inat bizim gençliğimiz okuyor, araştırıyor, dünyayı takip ediyor. Gençlerini ihmal eden, daha kötüsü gençlerine sırtını dönen milletlerin bugünü de istikbali de karanlıktır” dedi. Necip Fazıl’ın, ‘Dava taşını gediğe koyacak, bir gençlik geliyor’ sözlerini bu yıl da hatırlatıp gençlerden hayal kurmasını istedi.

VATANIN EVLATLARI

Gençlik hayal kuruyor mu? İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener önceki hafta Muğla’daydı. Bir kız önüne çıkıp, “Gençlerin halini görüyorsunuz. Akademide kalsak liyakat yok. Atanmıyoruz. Ekonomiyi hiç konuşmayalım. Bu vatanın bu milletin çocuğuyum. Yurt dışından tatile gelen, yaşıtlarıma hizmet etmek, onurumu kırıyor. Bu vatanın evladı değil miyim? Önüme taş, kaya koyuyorlar. İlerleyemiyorum, gençlik ilerleyemiyor. Türkiye’nin taşına toprağına hayranım. Tarihime, milletime, vatanıma aşığım. Türk olmaktan gurur duyup Türkiye’de yani vatanımda artık yaşamak istemiyorum” dedi. Sözleri bitince sarılarak ağladılar. Bu genç kız kimdi? Araştırıp, buldum.

YOKLUĞA HAPSOLDUK

İşçi emeklisi bir baba ve ev kadını bir annenin 2 çocuğundan biri. Türk Halk Bilimi 4. sınıf öğrencisi. Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birinde, Başkent Ankara’da okuyor. Kitap alıp, araştırma yapamamaktan yakınıp, “Bir teneke yağ veya bir kitap arasına sıkıştık” diyor. 30 yıl çalışan babasının evi ve arabası yokmuş. Borç-harç aldıkları tek tabletle lisedeki kardeşiyle uzaktan eğitime zar zor bağlanmışlar. Akıllı telefonları yok. Gece 23:00’e kadar bir markette asgari ücretle çalışıyor. Cebinde 5 lira harçlıkla gezen genç kız, “Türk gençliği, yokluğa hapis oldu. Boğazımdan, giyimimden kısıp hayallerle hayata tutunmaya çalışıyoruz. Arkadaşlarım deli gibi KPSS çalışıyor. Atanamazlarsa kasiyer olacaklar. O da olmazsa intiharı planlıyorlar. Ailemize yük olmak canımızı yakıyor. Kıt kanaat geçinmek ve hep makarna yemekten çok yoruldum” diyor.

GENÇLİĞİN ADI YOK

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinin aksine adını, üniversitesini, yaşadığı yeri söylemekten korkan bir gençlik var. Adını önce Sema sonra Zeynep ve en son da 10 yıl önce 23 Temmuz’da 41 yaşında kansere yenilen Şair Didem Madak’ın Didem’i olarak yazmamı istedi. ‘Niye?’ diye sordum. Madak’ın ‘Ülkem olmayan ülkemi, kayboluşumu aradım’ satırını okudu. Şair Madak’ın, ‘Siz aşk’tan n’anlarsınız bayım?’ şiirinde geçer bu satır. Üniversitelerdeki 8.2 milyon gence, 4 Ağustos’ta YKS sonuçları açıklandığı gün 900 bin kişi daha eklenecek. Elenen 1.7 milyon genç ne istihdamda, ne eğitimde olacak. 15-24 yaş arası genç işsiz sayısı sadece 2 hafta sonra 11 milyonu geçecek. Siz, demokrasiden n’anlarsınız bayım? Gelecek umudunu kaybeden gençlik ölüyor, ölüyor. Yandaş-candaş, kayyum işleri bırakılıp Türk gençliğinin gelecek sorunu çözülmeli...