Dün sabah uyandığımızda gördük ki sadece 4.5 ay önce Merkez Başkanlığı’na atanan Naci Ağbal, gece yarısı imzalanan bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle görevinden alınmış.

Bu kaçıncı görevden alma diye hesaplamaya çalışırken, yine gördük ki Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilen ve şiddetin önlenmesiyle, kadının korunmasını amaçlayan “İstanbul Sözleşmesi”nden de çekilmişiz!

Bir süredir Türkiye’de olup bitenlere hiç şaşırmamaya şerbetlenmiş biri olarak, doğrusu bu operasyonlara ben bile çok hayret ettim!

Sadece ben mi?

Değerli uzmanların da artık söyleyecek sözlerinin kalmadığını gördüm.

Onların sosyal medyada paylaştıkları şaşkınlık dolu mesajları okurken, nedense Şeyh Edebali’nin damadı Osman Bey’e yönelik nasihatini hatırladım.

★★★

Zira büyük İslam ilahiyatçısı, din bilgini, Ahi Şeyhi, İnsan-ı Kamil ve bir anlamda Osmanlı Devleti’nin fikir babası olan Şeyh Edebali’nin damadı ve Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’e nasihati, bir ibret dersi niteliğinde.

Özellikle de şu bölümleri;

★★★

“Ey Oğul,

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Acizlik, yanılgı bize; hoş görmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar bize; adalet sana... Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana... Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana...

★★★

Ey Oğul,

(...) Güçlü, kuvvetli ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen, sabah rüzgarlarında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır.

Şu üç kişiye, yani cahiller arasındaki alime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene acı! En büyük zafer nefsini tanımaktır...

Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir...

★★★

Ey Oğul,

(...) En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman insanın kendisidir. Dost ise nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir! İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..

★★★

(...) Bey, memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez!..

Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın...

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...”

★★★

Görülüyor ki doğru tespitler ve haklı öğütler, aradan asırlar geçse bile önemlerini yitirmiyorlar.

Geçmişimiz olan büyük bilgin Şeyh Edebali ve Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’yi rahmet ve minnetle anıyorum.