Sanki dünya tersine döndü.

Cumhuriyet’i 600 yıllık Osmanlı hanedanı sonrasındaki 90 yıllık bir “reklam arası” gibi gören, 100 yıllık hesaplaşmadan söz eden AK Parti’liler, Osmanlı mirası Süleymaniye külliyesini gölgede bırakacak bir beton binayı, CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise Süleymaniye Cami ve Külliyesi’ni savunuyor.

Önce detayları hatırlatayım:

Süleymaniye’nin yanı başında bir han, yurt yapılması şartıyla iktidar destekli İlim Yayma Vakfı’na verilmiş, Vakıf da mevcut binayı yıkıp yerine yeni bir inşaat başlatmış.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’ın inşaatın son durumunu gösteren fotoğraflı sosyal medya mesajından öğrendik ki o inşaat, Süleymaniye’nin İstanbul’un sembollerinden biri haline gelen kubbelerini 8-10 metre geçmiş ve Polat dikkat çekmese, Vakıf kimseye çaktırmadan inşaatı bitirecek, Süleymaniye’nin siluetini beton bir binayla değiştirecekti.

Neyse ki konu kamuoyunda tartışıldı ve İlim Yayma Vakfı geri adım atmak zorunda kaldı.

★★★

Mahir Polat’la Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan dün Fox Haber’de İsmail Küçükkaya’yla Çalar Saat programında konuşuyordu. İkisini de can kulağıyla dinledim.

İkisi de beni şok etti.

Polat şok etti, zira kültür varlıkları konusunda muhteşem bir donanımı olduğunu gördüm. Konuşmalarından anladım ki kültür varlıkları konusundaki yerel yönetim mevzuatını çok iyi biliyor. Bununla da kalmıyor, İstanbul’daki en önemli kültür varlığı, Osmanlı’nın en önemli miraslarından tarihi yarımadaya, eski bir fotoğrafa bakarken nereden çekildiğini bilecek, bir bina sorulduğunda neresi olduğunu hemen söyleyecek kadar hakim. Belli ki Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde görev yaparken oldukça fazla dirsek çürütmüş.

Eski TOKİ Başkanı, şimdiki Fatih Belediye Başkanı Turan şok etti, çünkü o ucubenin “hukuki” olduğu savundu. Oysa İstanbul’da 31 Mart’ta ve 23 Haziran’da yapılan iki seçim arasında Vakfa verilen izinlerin kanuna uydurulduğu söylenebilir ama doğurduğu sonuçlar açısından “hukuka uygunluğu” ve “meşruiyeti” tartışılır. Süleymaniye gibi bir şaheseri gölgeleyecek o beton ucubenin hukuka uygun olduğunu söylemek bir siyasetçi açısından talihsizlik.

Türkiye, özellikle de bu imar meselelerinde uzun zamandır bir hukuk devleti gibi değil de kanun devleti gibi yönetildiğinden, TOKİ Başkanlığı sırasında bu işlerin göbeğinde bulunmuş bir isim olarak Turan’ın bu tavrı aslında anlaşılabilir.

Ancak, geri adım attı diye Vakfa teşekkür edilmesi gerektiğini söylemesi çok tuhaf.

Adamlar hem tarihi mirasa zarar verecek, hem fark edilip müdahale edildiğinde bundan vazgeçti diye teşekkürü hak edecek. Bu duruma bizim buralarda “hem zorlu hem güçlü” olma durumu derler.

Keşke Turan, bizim Vakfa teşekkür etmemizi istemek yerine, Süleymaniye gibi bir şaheseri gölgelemek üzere oldukları için Vakfın İstanbul halkından özür dilemesini isteseydi.

★★★

Hiç şüphem yok ki Mahir Polat o mesajı paylaşmasa, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle İstanbul halkı sert tepki göstermese o betonarme bina, tıpkı Anadolu yakasından görünen muhteşem Ayasofyalı, Sultanahmetli, Süleymaniyeli tarihi yarımada siluetine hançer gibi saplanan “16:9 kuleleri” gibi tamamlanırdı.

Hatırlarsınız: Güya Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan o kuleleri yapan müteahhit arkadaşına küsmüş ve üst katlarını traşlamasını istemişti. Ancak müteahhit traşlamadığı gibi, AK Parti’li İstanbul Büyükşehir ve Zeytinburnu belediyeleriyle Danıştay göğsünü siper edip kulelerin olması gereken yüksekliğe indirilmesine geçit vermemişti.

Lafa gelince solcuları, muhalefeti “atasını/geçmişini inkar edenler” olarak yaftalayan, Osmanlı ve atalarımızın mirası konusunda mangalda kül bırakmayan AK Parti’liler, tarihi yarım adaya saplanan 16:9 hançerini sindirdikleri yetmiyormuş gibi, şimdi de kalkmış Süleymaniye’yi gölgeleyen bu çirkin betonarmeyi savunuyorlar.

CHP’li belediyenin Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat da onlara tarih ve kültürel miras dersi veriyor.

Polat’ın verdiği bilgiye göre Süleymaniye alanında 1983’te 525 ahşap yapı varken bu rakam 2015-2019 arasında 104’e düşmüş. Şu anda ise sağlam olarak sadece 50 bina kalmış.

Başta da dediğim gibi dünya tersine döndü ama biz de bir gerçeği gördük:

Mesele rantsa, mesele yandaşlara kıyak yapmaksa, AK Parti’li belediyeler için Osmanlı’ymış, kültürel mirasmış, hiç önemi yok!