Büyük bir kesimin ekonomik sıkıntılar nedeniyle nasıl bir gerilim içinde olduğu gerçeği ortada iken, siyasiler sizler ne yapıyorsunuz Allah aşkına? Kin kusan  konuşmalarınız ve eylemlerinizle toplumu iyice gerdiğinizin farkında değil misiniz? Şayet bu yapılanlar bilerek yapılıyorsa, bunun  yarar getirmeyeceği gibi toplumu daha da gereceği gerçeği kaçınılmaz.

Trabzon’da 10 yaşındaki bir çocuğun eline mikrofon vererek ne yapılmak isteniyor? Bu görüntü ile geleceğe dönük siyasette bu ve buna  benzer daha neler olacağının işareti mi veriliyor? Siyaset artık bu yaştaki çocuklara kadar indirildi ise çok yazık. Bu görüntüyü izleyen tüm anne ve babaların gelecek Türkiye’si için nasıl bir kaygıya kapılacaklarını hiç düşünmüyor musunuz? Bu yaştaki bir çocuğun sevgi ile yaşama adım atacağı bir dönemde, bu nefret dili ile tanışması gerçekten dehşet verici.

Bu nasıl bir kurgudur ki, bu çocuk, ülkenin ana muhalefet liderine binlerce dinleyici, ülkenin Cumhurbaşkanı ve bakanlarının önünde “hain” diyor. Hain kelimesinin ne anlama geldiğini bildiğini de sanmıyorum. Bu ister kurgu olsun, ister olmasın, 84 milyonu temsil eden Cumhurbaşkanı’nın önünde olması çok acıydı. Olayın sıcaklığı ile hep birlikte gülücükler atıldı ama Sayın Cumhurbaşkanı’nın yaşanan  bu olaydan sonra üzüldüğünü düşünüyorum. Bu çocuğun oraya kim ve kimler tarafından çıkarıldığını bilmiyorum. Ancak bu yapılan Sayın Cumhurbaşkanı’na bir tuzaktır. Ertesi gün yandaş medyada bu görüntülere yer verilmemesi ise yapılanın  yanlışlığını kanıtlamış olsa gerek.

Bu yaşanan olayın 20 yıldır iktidar da olan bir partiye getirisi ne olabilir? Unutulmamalıdır ki, bu resim, Türk siyasi tarihine bir ibret görüntüsü olarak geçecektir. Keşke hiç yaşanmasa idi.

Değerli Okurlar; Seçimin ayak sesleri duyulmaya başladı. Siyasi ortamın daha gerileceği, söylemlerin dozunun daha da artacağı kaçınılmaz görünüyor. Bu artış eğer bilerek yaratılmak isteniyorsa, dilerim ülke çok daha ürkütücü olaylarla karşı karşıya kalmaz.

1980 yılından sonra da siyasette sert söylemlerin havada uçuştuğu dönemler  olmuştur. Örneğin, Ecevit, Demirel ve Erbakan arasında da o dönemlerde sert siyasi atışmalar yaşanmıştı. O dönem  söylemler asla ve asla hakaret içeren ve kırıcı söylemler içermemiştir. AKP’nin son 10 yıllık iktidarına gelinceye kadar, Türkiye asla böyle hakarete dönük söylemlerin havada uçuştuğu bir dönem yaşamamıştı. AKP’nin Sayın Genel Başkanı tarafından son on yılda sarf edilen hakaret içerikli sözler gittikçe artmaktadır. Sayın AKP Genel Başkanı’nın kullandığı hakaret içerikli sözlerin birisi kendisine karşı sarf edilse, anında yasal gereği yapılıyor.

Beyler, Efendiler bu tür bir siyasetle,  ülkenin önünü açmak bir yana, ülkeyi giderek daha da geri götürüyorsunuz. Son üç yıldır, yaptırdığınız araştırmalar sonucu oylarınızın hızla düştüğünü görerek daha ılımlı bir politika izleyeceğinize, gittikçe daha da sertleşiyorsunuz.

Trabzon’da ki bu yaşanan olayın ne bu gün ne de gelecekte partinize siyasi bir yarar sağlamayacağı gibi partinizi daha da yıpratacaktır. Muhafazakar kesimin yazarlarından Abdurrahman Dilipak’ın Trabzon olayı ile attığı tviti okursanız, 10 yaşındaki çocuğa mikrofon vererek ana muhalefet  liderine hakaretini hep birlikte gülerek izlemenizin partiniz için ne anlama geldiğini ve geleceğini daha iyi anlayacaksınız.

Değerli Okurlar; son dönemdeki atamalara bakınca sarayın etrafındaki kadroların ne denli daraldığı açıkça görülmekte. Buna en güzel örnek ise Sayın Bekir Bozdağ’ın yeniden Adalet Bakanlığı’na atanmasıdır. Bu siyasi bir patinajdır. Ülkede FETÖ operasyonlarının art arda yapıldığı bir dönemde, TBMM’de Sayın Bozdağ’ın Pensilvanya’daki hain için övgü dolu konuşması hala hepimizin belleğindedir. Onun görevde olduğu dönemde ülkede yaşanan hukuk ihlalleri de unutulmamalıdır.

Kamuoyunun bu atama ile ilgili en büyük merakı ise Sayın Devlet Bahçeli’nin bu atama ile ilgili nasıl bir yorum getireceği? Belki unutulmuştur diye hatırlatmak istiyorum. Sayın Bozdağ geçmişte yine Adalet Bakanı olduğu dönemde Danıştay’ın andımızın okunması ile ilgili verdiği karara çok net karşı çıkarken, Sayın Bahçeli, Sayın Bozdağ’a andımız ile ilgili ders niteliğinde bir cevap vermişti. MHP’nin Sayın Genel Başkanı Devlet Bahçeli bilginiz olsun, Milli Eğitim Bakan yardımcılığına yeni atanan beyefendinin  de ”Türkçe ölmüştür” dediğini.

Değerli Okurlar; AKP Genel Başkanı, artık ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi ortamın zaman geçtikçe kendileri açısından daha içinden çıkılamaz bir durum yaratacağının da farkında. Bu nedenle, biran önce ne yapıp, yapıp her çareye başvurarak iktidar da kalmak istiyor. Sayın Bozdağ ile başlayan kabine değişikliği de burada kalmayacak ve yeni bir “erken seçim kabinesi” oluşturulacak.

SON SÖZ: Eğer mutluluğunuz bir başkasının yaptıklarına bağlı ise, çok ciddi bir sorununuz var demektir.  ALDOUS HUCLEY