Bundan tam 150 yıl önce... Avrupa’ya giden Namık Kemal batı ülkelerinin medeniyeti hakkındaki izlenimlerini yurda döndükten sonra dile getiriyordu.

Namık Kemal devamlı olarak hürriyet, hak, hukuk, adalet, kanun gibi bugün dahi üstesinden gelemediğimiz konulara kafa yordu.

★★★

Yazdı, çizdi, konuştu, anlattı... “Devlet, padişah için değil millet içindir” diye uyandırmaya çalışmasa halkı, pek karışanı da olmazdı. Nitekim yıl olmuş 2022, tam bir buçuk asır sonra bile uyuyan, uyumayan sayısı hâlâ yarı yarıya bu topraklarda...

Haliyle “Biz padişahı yaladığımız için sarayda barınabiliyoruz, padişah olmazsa saray olmaz. Ne yapar kime yaranırız biz?” diyen yandaşların da padişahı doldurmasıyla yedi sürgünü, oturdu.

★★★

Namık Kemal’in anlatımlarında konu dönüp dolaşıp bilim, teknik ve sanayideki ilerlemelere geliyordu. Her şeyi yurt dışından ithal ettiğimiz için kızıyor da kızıyordu. Bu işin böyle gidemeyeceğini anlatmaya çalışıyordu.

Bugün mezarından çıkıp gelse, gömün beni diye yalvarırdı herhalde... Ocak-kasım dönemi itibarıyla toplam ihracat 231.2 milyar dolar olurken, ithalat 331.1 milyar dolara, dış ticaret açığı da 99.9 milyar dolara ulaştı.

★★★

Adam, bir ekonominin böyle bir yere gidemeyeceğine, taklaya geleceğine sadece Avrupa’yı bir kez turlayıp, gözlemleyip söyledi. Dünyada gitmediği ülke kalmadı, yine başaramadı buna benzer bir çıkarım yapmayı.

Sonrasında ne oldu? Namık Kemal haklı çıktı. Osmanlı’nın önce ekonomisi battı. Padişah kaçtı. Genç Türkiye ödedi borçlarının tamamını.

★★★

Bugün ne ithal ediyoruz? Girdi olarak ara malları... Sonrasında onları kullanıp ana ürünü meydana getiriyoruz. Peki, ara mallarını neden biz üretemiyoruz?

Yıllarca Türk Lirası’nı değerli tutma politikası uyguladık. Tıpkı bugün yaptığımız gibi... Aklımız sıra bu sayede ekonomi “iyi” görünecekti.

Türk Lirası değerli olunca küçük ve orta ölçekli yerli ara malı üreticileri ucuz ithal girdiyle rekabet edemedi. Ya kapandı ya onlar da ithalatçı oldu ya da yabancıya satıldı. Bize işin kabası kaldı.

★★★

Namık Kemal’in söylediği gibi üretim yapısı değişmeli... Çok geç kalmadan 150 yıl sonra! Hâlâ neresini anlamadılar acaba? Fıkra gibi valla...

Türkiye’nin üretim ve ihracatı fason ağırlıklı... Katma değerli ürün üretilemediğinde para falan kazanmıyor ülke...

Üretim artınca cari açık coşuyor. Üretimi düşürsek milli gelir taklaya geliyor. Böylesine bir açmazdayız. Bunu anlatıyoruz, değişen tek şey sürgün yemiyoruz.