Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından ülkemizin çıkaracağı önemli dersler var. Daha savaş başlamamışken, Montrö’nün önemini kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla açıklayan 102 amiralin uyarılarının ne kadar yerinde olduğu, savaş başlayınca daha da iyi anlaşıldı. O amirallerden Ankara’da ikamet edenler de dünden itibaren Ağır Ceza Mahkemesi’nde savunma yapmaya başladı. Haklarında istenen ceza 4 yıldan 12 yıla kadar hapis.

28 Şubat Davası’nda yaşları 74 ile 92 arasında değişen 14 emekli komutan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Terör ve organize suç örgütü elemanlarıyla Sincan-Silivri-Buca F tipi cezaevlerinde yatırılıyorlar. Şimdi de 102 amiralin hapis cezasına çarptırılması için 81 ilde 910 dernek, 408 vakıf, 27 üniversite, 550 sendika, 46 federasyon suç duyurusunda bulunmuştu. Açıklamada imzası olan emekli amirallerin, mahkeme kararı olmamasına rağmen orduevi ve sosyal tesislere girişleri yasak.

ASKER GÖZÜYLE

Emekli askerlerden bir konuda görüş aldığımızda; “Aman adımı yazmayın. Arkadaşlarımızın başına gelenleri biliyorsunuz” “Tabii adımı yazabilirsiniz” diyenler de oluyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından ne gibi dersler çıkarılması gerektiğini sorduğum generalin adını vermeden aktarıyorum:

1- İkili, çok taraflı veya uluslararası anlaşmalar, ittifaklar ve paktlar önemlidir. Ancak güvenilecek tek kaynak ulusumuz ve onun temsilcisi olan TBMM’dir. İyi yetişmiş, liyakatli siyasi kadrolar, bürokrasi, güçlü bir ekonomi ve sağlık sistemi, bağımsız hukuk yapısı, iyi teçhiz edilmiş eğitimli silahlı kuvvetler ülkenin teminatıdır. Başka ülkelerin dostlukları elbette değerlidir ama kendi milli güç unsurlarımız ve dayanışmamız hepsinden daha değerlidir. Bu unsurların moral-motivasyonu, savaşma azim ve kararlılığı çok önemlidir.

2-Askeri harekata muhatap ülkede yurtiçi ve uluslararası iletişim haberleşme kanallarının kara, hava ve deniz ulaşım sistemlerinin (karayolu, köprü, havaalanı, askeri meydanlar, radyo-TV’ler v.b.) alternatiflerinin faal olarak bulundurulması önemlidir.

YABANCI UYRUKLU YAPIYA DİKKAT

3- Enerji ve elektrik-elektronik sistemler, beslenme (gıda), sivil sağlık sistemleri, savaşta cephede hizmet verecek askeri sağlık sistemi güçlü tutulmalıdır. Bizde yakın zamanda lağvedilen askeri sağlık siteminin önemi bu krizde ortaya çıkmıştır. Cephede ve yurt içindeki küçük çaplı olaylara müdahale edebilecek sağlık birimlerinin (hemşire, hasta bakıcı, geri tahliye) eğitimi her seviyedeki okullardan başlatılmalı.

4- Ülke genelinde ve şehirlerdeki yabancı uyruklu nüfus yapısı ve hareketlerine dikkat edilmeli. (Ukrayna Dombas bölgesi örnektir.)

5- Barış döneminde ülkede iyi bir direniş örgütü yetiştirilmeli. Her türlü siyasi mülahazadan uzak teşkil edilecek bu yapılar özelikle şehir muharebelerinde önemli görevler yapmaktadır. Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde mevcut olan bu kuruluşlar Kozmik Oda baskınından sonra ortadan kaldırıldı. Bu çalışma, geçmişte yaşanan hatalar giderilerek yeniden başlatılmalı.

“SAVAŞ BİR CİNAYETTİR”

6- Ukrayna halkının bu kriz esnasında kıtlık-yokluk karşısında gösterdiği dayanışma, karşılıklı saygı, birbirinin hakkına riayet ve sükunet örnek alınmalı.

7- Nüfusu bir çok devletten fazla olan başta İstanbul olmak üzere, Ankara ve diğer büyük şehirlerimiz, ekonomi ve sanayi merkezlerimiz, fabrika, baraj ve benzeri tesislerimiz etkin bir hava savunma ağı ile korunmalı.

8 - Büyük harcamalarla yaratılan ekonomik, sanayi, teknik tesisler, fabrika, baraj ve benzeri milli varlıkların korunması ve faaliyetlerinin devam etmeleri çok önemlidir.

9 - Vatandaşın paniğe kapılmaması için bankalar, temel gıda maddesi üretim yerleri, gıda maddelerinin nakli düzenli şekilde çalıştırılmalı.

10- Büyük Önderimiz, ebedi başkomutan ATATÜRK’ ün son diplomatik zaferi Lozan Antlaşması ve Montrö Boğazlar Sözleşmesine titizlikle riayet etmeli ve ettirmeliyiz. O’nun ‘Millet hayatı tehlikeye girmedikçe savaş bir cinayettir, yurtta barış, dünyada barış’ sözleri ilkemiz olmalıdır.

Montrö’nün önemini anlatmak da bir vatan görevidir.

Ukrayna’dan getirilen öğrencilerin isteği


Ukrayna’daki üniversitelerde öğrenim gören yaklaşık 3 bin 600 Türk öğrenci, savaş nedeniyle ülkemize döndü. YÖK, ilk 1000’de olan altı üniversiteye yatay geçiş şartı koydu geri kalan öğrencilere “misafir” girişi yaptırmak, özel statüye koymak istiyor. Öğrenciler, misafir girişi istemiyor.

Savaşın ortasından, devletimizin çabasıyla getirildiler. Okullarını, evlerini bıraktılar. O korkuları yaşayan öğrencilerin psikolojisi çok bozuk. Bir çoğunun Ukrayna’ya tekrar gitmesi zor. Öğrenciler, ülkemizdeki üniversitelere koşulsuz yatay geçiş hakkı istiyor. Bize yazan ve arayanlar hep, “Biz bu ülkenin evladı değil miyiz?” diye yakınıyor.