
“İHALEYE GİRDİK ALAMADIK”
Kıyılarının kiralanmasına karşı olmalarına rağmen, ticari amaçla kullanılmaması için ihaleye girdiklerini, ancak ihalenin KDV dahil 67 milyona çıkması üzerine çekilmek zorunda kaldıklarını söyleyen Kacar, “Biz orada yaşayan insanlarız, bizim sorumluluğumuz var. Ve yine bizim açımızdan orası paha biçilemez. Biz o ihaleye ticari bir kaygıyla girmedik. Onlar için Gücücek Koyu demek, para demek. Bizim için oranın değeri parayla ölçülemez. Ancak bizim de ekonomik gücümüz sınırlı” diyerek bu nedenle protesto haklarını kullanacaklarını, kamuoyu oluşturmak için mücadele edeceklerini söyledi.

“HALK PLAJI DİYE BİR TANIM YOK, TÜM PLAJLAR HALKINDIR”
Çeşme’de ve Türkiye’deki bir çok sahil beldesindeki beach club denilen işletmelerin Anayasa’nın üstünde gibi davrandıklarını, giriş için bin ile iki bin 500 lira arasında değişen giriş ücretleri aldığını belirten Gacar, “Halk plajı diye bir tanımlama, bir ayrım yoktur bütün plajlar, bütün sahiller halkındır. Anayasa ve Kıyı Kanunu bize bu hakkı verir; Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Ancak giriş ücreti ödemeden Anayasal hakkımızı kullandırmıyorlar bize. Oysa ki seçkinler sınıfına dahil olmadığınız için girmenize izin verilmeyen o plajdaki her bir kum tanesine seksen beş milyonda bir hisse ile biz de ortağız” ifadelerini kullanarak şu öneriyi getirdi; “İlla ki bir düzenleme yapılacaksa, Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan halkın kullanımına tahsisli plaj projesi kapsamına Gücücek Koyu'nun da alınmasını ya da belediyeye tahsis edilmesini istiyoruz. Vatandaş olarak Devlet ile yaptığımız toplumsal sözleşmeden doğan hakkımızı, bize ait olanın bizde kalmasını istiyoruz.”