Sevgili okurlarım kutsal Ramazan ayının ilk günündeyiz... Bundan sonra bir ay boyunca Ramazan’la yatıp kalkacağız.

Türkiye gibi Müslüman ülkelerde acı bir gerçek vardır!

Ramazan sömürüsü.

Bunun anlamını hem halkımız ve hem de bizdeki bazı siyasetçiler çok iyi bilir.

Ramazan gelince tam kadro sahaya inip din sömürü yapacak ve bu yolla Müslümanlardan oy devşireceksin.

Şimdi hep birlikte izleyeceğiz...

Allah ve din adına söylenen yalanlara, nice davranışlara, sahtekarlıklara ve yalanlara bire bir tanık olacağız.

★★★

Türkiye’nin dört bir yanında devlet büyüklerimiz, özel şahıslar, kamu kurumları ve özel sektör tarafından iftar sofraları kurulacak...

Bu sofralarda fakir fukara Müslümanların payına çoğunlukla mercimek çorbası, kuru fasulye, nohut, pilav, makarna ve eğer varsa bir miktar tatlı düşecek.

Siyaset bezirganları ise iftarlarını lüks restoranlarda, beş yıldızlı otellerde falan açacaklar.

Her Ramazan ayında olduğu gibi bu görkemli ve iştah açıcı sofralarda sadece kuş sütü eksik olacak.

Kişi başı ücreti en az iki bin lira.

Ye Memet ye!

★★★

Hiç kuşkunuz olmasın, memleketi yönetenlerin tümü bu iftar sofralarında 30 gün boyunca yer alacak.

Eller açılıp dualar edilecek, kürsülerde Kuran okunacak, abdestsiz namazlar kılınacak.

Siyasi mitingler, kapalı salon toplantıları düzenlenecek.

Bu şovların bir bölümü televizyonların canlı yayınlarında verilecek.

Konuşmacılar muhalefete, özellikle de CHP’ye ve ismini vermekten korkarak Atatürk’e bindirecek...

Yalanlar birbirini izleyecek.

“Ey benim aziz milletim tek parti iktidarı döneminde bunlar camileri ahır yapmadı mı! Ramazan ayını, iftar sofralarını bile yasaklamadı mı!.. Benim aziz milletim oyunu kime vereceğini çok iyi bilir!”

★★★

Görkemli iftar sofralarının bir de haramzadeler boyutu vardır ki çok önemlidir.

Bu kesimler iftar davetlerinin masrafını kendi cebinden karşılar.

Amaç birilerinin karnını doyurarak bugüne kadar işledikleri büyük günahlarını Allah indinde af ettirmektir.

Yolsuzluk yapanlar, devleti ve milleti soyanlar, adamını bulup üç kuruşluk malı devlete üç liraya kakalayanlar, kamu tesislerini ve arazilerini eşe dosta, yerli ve yabancı işbirlikçilere ve partili yandaşlara peşkeş çekip malı götürenlerin umudu o faaliyetlerde kazanacakları sevaptır. 

★★★

Çoğu oruç falan tutmaz...

Bu gibi sofralar onların saraylarında, köşklerinde, villalarında düzenlenir.

Milyonlarca fakir fukara insanımız açık havada nohut pilavla düzenlenen iftar şovlarında sıranın kendilerine gelmesini beklerken ötekilerin karnı iyice doymuştur.

Tıksırıncaya kadar yerler.

★★★

Şimdi önümüz seçim...

Ramazan bitecek ve hemen ardından seçim gelecek.

Hepimizin bildiği gibi Recep Tayyip ve partisi Müslüman...

Dinimiz Allah tarafından onlara emanet edilmiş!

Onların dışında kalan milyonlarca inanmış insanımız ise Müslüman falan değil.

İnsanlarımızı bu yolla böldüler, birbirine düşürdüler.

Karşımızda bir cumhurbaşkanı var.

Her gün ve her yerde herkese bağırıp çağırıyor, yerli ve yabancı herkese posta koyup korkutmaya çalışıyor.

Aynı süreç şimdi iftar sofralarında sürüp gidecek. 

★★★

Hiç kuşkunuz olmasın, bu yılki Ramazan ayının önde gelen aktörlerinden biri yine (AKP’nin ön bahçesi olan) Diyanet’in Başkanı Ali Erbaş olacak.

Eski Osmanlı halifeleri gibi belki yine takacak kılıcını beline, cami minberlerine çıkıp nutuklar atacak, dualar ederek iktidar şovlarını yapacak.

Şimdi ben kendisine buradan soruyorum. Çok basit birkaç sorudur.

Mümkünse yanıt versin:

“Önümüz seçim. Seçim yatırımı amacıyla Ramazan boyunca her gün din ticareti ve sömürüsü yapmak, kutsal dinimizi siyasete ve oy avcılığına alet etmek acaba günah mıdır değil midir?

Devletin ve milletin parasıyla saraylarda iftarlar düzenleyip şov yapmak günah mıdır değil midir? Allah bunu kabul eder mi yoksa günah hanesine mi yazar?

Bu iftarları kameraların önünde düzenlemek, siyasi nutuklar atmak, çekimleri medyaya servis edip oy avcılığı amacıyla kullanmak günah mıdır değil midir”

Yanıt verir mi?

Hiç sanmam ama bekleyelim görelim!