Tam 21 yıl oldu. Türkiye ekonomisinin en büyük gediği cari açık sorununa çözüm üretilemedi.

Bu kadim sorunu AKP’ye yıkmak haksızlık olur. Biraz daha geriye gidelim 151 yıl öncesine...

Yıl 1872... Namık Kemal, Avrupa medeniyeti hakkındaki izlenimlerini yurda döndükten sonra yazdığı yazılarda dile getiriyor. Her şeyi yurt dışından ithal ettiğimiz için kızıyor da kızıyordu.

★★★

Sorun belli... Çözüm belli... Türkiye’nin ihracatının yüzde 70’e yakın kısmı ithal ara ve yatırım malı ile hammaddeye dayalı...

Yıllardır ihracatın bağımlı olduğu bu ithalatı ikame edecek, bunları içeride üreterek artı değer yaratacak bir sanayi dönüşümü sağlanamadı.



★★★

Geldiğimiz yer neresi? Problemin hâlâ döviz fiyatlamasında olduğunu sanıyorlar. O sadece bir kısmı... Ya kalanı?

Ocak-temmuz dönemi dış ticaret rakamlarına göre; ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0.7 azalarak 143.3 milyar dolar olurken, ithalat yüzde 5 artışla 216.8 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Hani dolar artmıştı. İthalat normal olarak azalacak, ihracatçı kazanacaktı. Yedi aylık dış ticaret açığı, yüzde 18.1 artarak 62.3 milyar dolardan, 73.6 milyar dolara yükseldi. Yıllık dış ticaret açığı, 120 milyar doları aştı.

İşin matematiğini koyunca ortaya kötü yönetim nasıl da belli ediyor kendini... En pis darbeyi de bu karambolde tekstilciler yedi.

★★★

Sektörde bir yılda 1 milyon kişiyi aşan istihdam kaybı yaşandı. Tekstilde yaşanan pazar kayıplarından doğan boşluğu aynı ürünü daha ucuza üreten Bangladeş, Vietnam, Mısır, Kamboçya gibi ülkeler doldurdu.

Böyle bir ortamda faizleri indirip, çıkartıp, döviz kurlarıyla oynayıp ekonominin düzeltilebileceğini sanıyorsanız... İyi biri olursanız şirinleri de görebileceğinizden emin olmalısınız.

Anlaşmanın gizli maddeleri


İktidar, gelirine bakılmaksızın herkesin aynı oranda ödediği dolaylı vergilerde KDV, yetmez ÖTV, bir de üzerine ATV, oranlarında artışa gitti.

Yetmedi, ödenmiş Motorlu Taşıtlar Vergisini bir kez daha mükerrer almak için torba yasa çıkarttı.

Türkiye’nin önemli ihraç kalemlerinden altın, kıymetli maden ve mücevher ihracatında kullanılan ve dahilde işleme rejimi çerçevesinde ithal edilen altına kısıtlama ve yüzde 20 ek gümrük vergisi yapıştırıldı.

İhracatçı dövizinin yüzde 40’ını hâlâ Merkez Bankası’na teslim etmek zorunda... Şirketlere deprem harcamalarını gerekçe göstererek ek vergiler konuldu. Buraya kadar olanı işin perhiz kısmı... Lahana turşusuna gelirsek Birleşik Arap Emirlikleri’nden yapılacak ithalata gümrük vergisi muafiyeti getirdi. Sahi ne üretiliyor ki Birleşik Arap Emirlikleri’nde? Kimin şirketi var ki orada?

O zaman sen de aç şirketi Birleşik Arap Emirlikleri’nde kırmızı ve beyaz ete, yumurtaya, süte, bisküviye... Türkiye’de üretilen pek çok ürün listede... Gümrük vergisi ödemeden hop ülkede...

★★★

Kapitülasyon nedir? Bir devletin bir anlaşmaya bağlı olarak başka devletlere tanıdığı iktisadi ve sosyal ayrıcalıklara denir.

Neden böyle bir karar alınır? Hani bize para yollayacak ya... Demek ne sözler verildiyse anlaşma masasında... Başka neler var acaba?

Memurlar anlaşma kurbanı


Lozan’ın gizli maddeleri olmadığı ortaya çıktı ama iktidarın yaptığı her toplantı, imzaladığı her anlaşma sır kıvamında... Sadece Birleşik Arap Emirlikleri mi?

Geçen haftaya dönelim. Sayıları 6.5 milyona ulaşan memur ve memur emeklilerine 2024-2025 yıllarında ödenecek maaş ve sosyal hakları kapsayan toplu sözleşme açıklandı.

★★★

Bir ay süren göstermelik pazarlık orta oyununun sonunda 11 üyesinden 7’sini Cumhurbaşkanının atadığı hakem heyeti tarafından karara bağlandı. Kesin olan hakem heyeti kararına karşı itiraz, grev, tepki yolları ise kapalı...

Bu durum neyi hatırlattı? Bildiniz IMF... Farklı bir şey istemeyecekti kendisi gelse... Bari adam gibi anlaşma imzalasaydık da düşük faizli şöyle 70-80 milyar dolar borç alsaydık.



★★★

Bak onu yapamayız. Nitekim imzayı basarsak bütün Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıkların harcamalarını mercek altına alırlar. Alsınlar! Saklayacağımız ne var? Görseler dudakları uçuklar.  O zaman imzayı atmadan devam edelim yola...  Kredi, borç ve kaynak beklenen küresel finansörlere, sıcak para ve faiz lobisine verilen taahhütler olsun ama dile getirilmesin.

★★★

Müzakerelerde küresel finansçılara verilen taahhütlerin başında, Türkiye’ye verecekleri borçların geri ödenmesinin garanti edilmesi yer alsın ama bir yerde yazmasın.

Bunun için faiz artışı, kredilerin kısıtlanması, rezerv biriktirilmesi yanında yüklü vergi artışları ve zamlarla para toplanması, çalışan, ücretli, emeklilere düşük zam verilip, kemer sıkmaları sağlanarak bütçeden bu kesimlere yapılacak ödemelerin azaltılacağı taahhüt edilsin.

★★★

Önce IMF ile temas haberleri “dezenformasyon” olarak nitelendirilsin. Sonrasında IMF “rutin ziyaret” söylemiyle Ankara’ya davet edilsin.

Bu arada Mehmet Şimşek’in istifa haberi tamamen dezenformasyondan ibarettir. Lütfen itibar edilmesin.