Eskimiş, pörsümüş “üstenci” lafını; benzinle bulanmış paçavrayı ateşleyip yeniden ortalığa atmaya benzer biçimde tekrarlamaya başladılar.

Üstenci baktınız...

Üstenci yaklaştınız...

Sizin üstenci bakışınız yüzünden birinci turda 49.5 oyu yine Reis aldı. Muhafazakar seçmen kitlesinin yüzde 10’unu bile inandıramayıp bağlı olduğu “Tek Adam”dan koparıp alamadınız diye yazıyorlar.

Diyelim ki doğru...

Ben üstenci baktım.

“Bu milletin anasının orasına burasına koyan adamı zenginleştirenlere oy vermeyin” dedim.

Vicdanlara seslendim.

★★★

Siz alttan baktınız.

“Bu milletin anasının orasına burasına koyanları zenginleştireni birinci turda açık arayla önde çıkarmak için gerçeğe” arkanızı döndünüz.

Be ne yapayım?

Size mi uyayım?

Milletin anasının orasına burasına koyan adamı zenginleştiriyor ama bak köprüler, boğaz geçişleri, otoyollar, hastaneler, uçak gemileri, yerli otomobil yapıyor, Karadeniz’in dibinde doğalgaz, Gabar Dağı’nda petrol buluyor, “asıl milli iradeyi temsil etmeyi o hak ediyor” mu diyeyim.

Yalanı mı seçeyim?

★★★

Evet ben üstenciyim.

Ama sizde de izan yok.

Boğaz geçişleri, otoyollar, hızlı trenler, uçak gemisi, yerli otomobil, 100 bin kişilik cemaatsiz camiler, yolcu gelmeyen hava meydanları, gösteriş yatırımı finans merkezleri yaptı, Karadeniz’den doğalgaz çıkardı, Gabar Dağı’nda petrol buldu, ama bunların hepsini yüksek dış borçla bulunmuş yabancı parayla yapıldığını ve hepsinin zarar eden bir kara delik olarak toplumun geleceğine fatura edildiğini siz gizliyorsunuz.

Vicdansızlık bu!

★★★

Alttan baktınız.

Otoriterlik:

İktidar egemenliği.

Demokrasiyi kullanarak tek adamcı düzen inşa etmek. Bütün güçleri tek elde toplamak. Basını yüzde 90 kontrol etmek. Tek Adam için devlet TV’leri dahil 29 kanaldan aynı anda canlı yayınla vatandaşa propaganda imkanı yaratma.

Monokrasi:

Tek kişinin yönetimi.

Tek parti rejimi.

Askeri darbe olacak korkusu verip sivil darbe yapmak. Seçileni seçkinleştirmek. Oligarşik, bürokratik, jüristokratik, tepeden bindirme, arkadan sızma, tüm güçleri tek elde toplama.

Nepotizm:

Hısım akraba kayırma.

Yandaş partili yaratma.

Ahbap kapitalizmi:

Mafya ile iş tutma. Hapishaneden eroin baronu kaçırtma. Temiz toplumu kovma, kirli toplumu öne çıkarma. Demokrasiyi kullanarak, demokrasiye son verme ortamı hazırlama.

Anokrasi: 

Yarı demokrasi.

Yarı diktatörlük.

Demokrasiye nefret.

Kleptokrasi:

Hırsızlıkla yönetim.

İhale yolsuzlukları.

Kokoraksi:

Rüşvetçi politikacı.

Düzenbazlık.

Yalanın iktidarı.

★★★

Alttan bakıcılar!

Son 20 yılda yukarda sayıp sıraladığım bütün gelişmeler Türkiye’de oldu, hiçbirini görmek istemediniz, eleştirmediniz, iktidara inanmış kitleleri uyarmadınız. 20 yıl boyunca polis, ordu, yargıç, savcı, vali, kaymakam, muhtar, belediye başkanı, belediye meclisi, büyük millet meclisi, basın, din, dinayet, cami, tarikat, tüccar, sanayici, esnaf ne kadar güç varsa hepsinin “tek elde toplanmasını” siz alkışladınız, “vesayeti bitiriyor” diye destek verdiniz.

Demokrasi gelmedi.

Alttan bakıcılar görün!

Faşizm bir günde gelmiyor. Önce demokrasiyi bir tren gibi kullanıp otoriterlik, monokrasi, nepotizm, ahbap çavuş kapitalizmi, anokrasi, kleptokrasi, kokoraksi gelip yerleşiyor.

20 yıl bitti.

Bu durumdayız.

Ben üstenciyim.

Alttancı’lar!

Siz iki yüzlüsünüz.

Neler gördük... Neler yaşadık... Neler duyduk... UNUTMA!


Kayyum!


Hem Meclis gücünün ve hem de Cumhurbaşkanlığı gücünün tek elde toplanması iktidarı çıldırtabilir. Ankara, İstanbul, Adana, Mersin gibi büyük kentlerin seçilmiş belediye başkanları görevlerinden alınıp, yerlerine kayyum atanabilir. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bana ahmak sözü söyledim diye hapis cezası veren iktidar her şeyi yapabilir” dedi. Halk, Meclis çoğunluğunu verdiği gücün karşısına ikinci turda demokrat bir cumhurbaşkanı gücü koyabilir. Meclis gücü ile Cumhurbaşkanlığı gücü ayrı ellerde olursa; Meclis yanlış yaparsa Cumhurbaşkanı düzeltir. Cumhurbaşkanı yanlış yaparsa Meclis düzeltir. Türkiye demokrasisinin geleceği için altın fırsat kaçarsa sonu demokrasi yoluyla gerçekleşen diktatörlük olur.