Bugün 23 Nisan... Milletin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve  egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun ilan edildiği gün.

Her ne kadar Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlansa da, 23 Nisan’ın ve bütün zaferlerin ardında Atatürk’ün ‘koruyucular’ dediği görünmez kahramanlar var!

104 yıl önce 11 Nisan 1920... Şeyhülislam Dürrizade Abdullah bir fetva ile Atatürk ve kurtuluş yolunda onu destekleyen herkesin kafir olduğuna hükmetmişti! Aynı gün Damat Ferit hükümeti de bir beyanname yayınladı, Atatürk ve Kuvayı Milliye önderlerini asi ilan etti. 13 Nisan’da Düzce ayaklanması başladı. 18 Nisan’da padişah memleketi kurtarmak isteyenleri bastırmak için Kuvve-i İnzibatiye adlı karşı örgüt kurdurdu. 19 Nisan’da Beypazarı, Nallıhan isyanları başladı.

23 Nisan’a gidilirken memleketin erkekleri yani padişahı, hükümeti, onların kuklaları bu ve benzer hainlikleri yaparken Kara Fatma, Ayşe Hanım, Bitlis Defterdarının hanımı, Fatma Şimşek, Hatice Hanım, Tayyyar Rahmiye, Melek Hanım, Tarsuslu Kara Fatma, Gördesli Makbule, Asker Saime Hanım ve niceleri elde silah kurtuluş için çarpışmaya çoktan başlamıştı.

Mesela Nazife Kadın Yunanlılara Türk birlikleri hakkında bilgi vermediği için fırına atılarak yakılmıştı! Makbule Hanım cepheden kaçan askerlere tepki gösterip (Akhisar-Sındırgı sınırında Kocayayla’daki savaşta) en ön saflara geçmiş, başından vurularak şehit edilmişti.

Bir kısmı cephede savaşırken, cephe gerisindekiler de boş durmadı.

Melek Reşit Hanım ve arkadaşları 1919’da Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’ni kurdu.  Burdur’dan Yozgat’a, Konya’dan Erzincan’a, Eskişehir’den Aydın’a birçok şube açıldı. Büyük destekler sağlayan cemiyet ilk iş İstanbul’da Kurtuluş Savaşı’na yönelik sürdürülen aşağılık yayınların durdurulması için Osmanlı Matbuat Cemiyeti’ne kınama telgrafları gönderdi.

Halide Edip Adıvar Ankara’da düzenen kadın toplantılarından birinde yaşadığı olayı anlattı...

“Salonda Ankaralı kadınların yanı sıra çok sayıda köylü kadın vardı. Memleketimizin içinde bulunduğu durumu açıkça anlattım. Konuşma bitti yanıma yaklaşan bir köylü kadın ‘senin ne dediğini anladığımı söylemek istiyorum. Ben kızımı öğretmen okulunda okutuyorum, öğretmen olup senin gibi konuşacak. Onu okutabilmek için her gün çamaşırcılık yapıyorum. Oğlum Çanakkale’de şehit düştü ama ağlamıyorum, çünkü kızımı okutmalıyım’ deyip koynundan çıkardığı parayı, Hilal-i Ahmer yaralıları için diyerek bana uzattı. Birbirimizin gözlerinin içine baktık. O ana kadar Türkiye’nin geleceğine bu kadar iman ettiğimi hatırlamıyorum!”

O toplantıda bir avuç Ankaralı kadın erkeklerin tümünün verdiği kadar para yardımı yaptılar...

Şehirlisi köylüsü Türk kadınının kurtuluş için en ön saflarda oluşunun bir nedeni vardı...

Atatürk ve onun ‘askerden kaçan erkeklere kızıp’ öne atılan mangal yürekli Türk kadınına olan güveni!

Bu güvenle 4 Nisan 1926’da Medeni Kanun kabul edildi. Erkeklerin birden fazla kadınla evlenme hakkı ortadan kaldırıldı, Türk kadını ekonomik ve hukuksal yönden güvence altına alındı.

3 Nisan 1930’da belediye seçimlerine katılmak için tek bir şart getirildi, Türk vatandaşı olmak. Türk kadını seçimlere katılıp belediye başkanı seçildi. Arkası geldi... Kadınlar muhtar seçilme hakkını ve sonunda milletvekili seçilme hakkını elde etti.

Çocuklara armağan edilen 23 Nisan günü kadınları neden yazdım?

Çünkü onlar bir elllerinde çocuklarımızı, diğer ellerinde top mermisini taşıyan, egemenliğin de kurtuluşun da, geleceğin de görünmez kahramanları. Ve ne yazık ki aradan 104 yıl geçmesine rağmen hala gizli kahraman onlar!

Misal, memlekete bahar havası getiren son seçimde kadın muhtar sayısı yüzde yüz arttı! Şehirlerde, ilçelerde, köylerde yüzlerce kadın muhtar var artık.

81 ilde kadın belediye başkanı sayısı iki kat birden arttı! 11 il ve 61 ilçede kadın adaylar belediye başkanı.

Beş büyükşehir belediyesi kadınlara emanet.

Herkes CHP’nin seçim başarısını konuşurken CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka başarının ardındaki gizli gücü açıkladı...

“Kadın üye oranımız yüzde 37’ye, kadın üye sayımız 520 bine çıktı. Tokat’ta yaprak toplayan, Hakkari’de fabrika işçisi, Nevşehir’de patates tarlasındaki kadın da partimize üye oldu. Ve kadın üye sayısındaki artış sandık sonuçlarına yansıdı” dedi.

23 Nisan’ı bayram yapan, cephede ve cephe gerisinde elini de başını da taşın altına koyup ulusu zafere taşıyan, bugün de kışı bahara çevirip millete ‘umut var’ dedirten kadınlara daima güvenen Atatürk, bakın ne demiş ve hangi sorumluluğu vermiş...

“Daha selametle, daha dürüst olarak yürüyeceğimiz yol vardır. Bu yol büyük Türk kadınını çalışmalarımızda ortak yapmak, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını ilmi, ahlaki, toplumsal, iktisadi hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapmak yoludur!”