Sabahın erken saatlerinde balığa çıkan dört kişi, akşam üstü kan revan içinde barınağa dönmüşler. Onları bu halde gören arkadaşları hemen yardımlarına koşmuş, bir yandan yaralarını temizler ve teknenin içini düzene koyarken “Yahu kimler sizi bu hale getirdi” diye sormuş. Balıkçılardan biri, alçak bir sesle, “Attığımız ağa naylona sarılı bir bavul takıldı. Bavulu açınca içinin silme döviz dolu olduğunu gördük. Parayı bölüşürken aramızda kavga çıktı; anlayacağınız biz birbirimizi yaraladık” demiş. Yardıma gelenler hem üzülmüş, hem de içi dolar dolu bavul lafını duyunca heyecanlanmış. “Nerede bu bavul, bir de biz görelim” demişler. Balıkçılardan en aklı başında duranı “Bavul mavul yok; kısmetsiz gündeymişiz doğru dürüst balık da tutamamıştık; ben de faraza böyle bir bavul çıksa dedim” kavga öyle başladı diye yanıtlamış. Yazının başlığını doğru sanacaklar arasında paylaşma kavgası başlatmak gibi bir niyetim yok. Zaten Kılıçdaroğlu da seçimi kazanamadığına göre 300 milyar dolar gelmeyecektir. Ama yine de Maliye Bakanı Şimşek veya MB Başkanı Erkan, yurt dışında cerre çıkınca herkes bakalım kaç milyar dolarla dönecekler diye yollarını gözlüyor. Uyarmakta fayda var.
MADEM FARAZA DEDİK ÖYLEYSE FARAZİ SENARYOLAR YAZALIM
Senaryo çalışmasına başlamadan önce bu 300 milyar dolar, a) borç mudur b) doğrudan yatırım mıdır yoksa c) hibe midir? Bunu bilmemiz gerek. Borçsa, faizi ve vadesi nedir? Parayı verenler karşılığında TL’li mi yoksa Eurobond gibi dövizli tahvil mi alacak? Ya da borsada hisse senedi mi toplayacaklar? Doğrudan yatırım ise yatırımcılar sıfırdan fabrika kurmaya mı niyetliler, yoksa mevcut sanayi tesislerimizi mi satın alacaklar? Mesela TOGG’u mu ele geçirecekler? Savunma sanayimizle ilgileniyor olabilirler mi? Bu paranın bir kısmı gayrimenkule mi gidecek? Binaya mı, araziye mi, tarım alanlarına mı yoksa maden sahalarına mı talip olacaklar? Hasılat garantili şehir hastanelerimize göz koymuş olabilirler mi? Hasılat garantisi TL mi yoksa dövizli mi verilecektir? Çok önemli bir soru daha var kafamda. Bu 300 milyar dolar kaç zamanda yurda girmiş olacak? Üç ay içinde mi üç yıl içinde mi? Senaryo yazmak için bunu bilmek de şart. Pek tabii başka sorular da sorulabilir.
ENFLASYONUN DÖRT ATLISI
Uygulamalı iktisat profesörü Steve Hanke, gurusu Chicago’lu Friedman’ın “enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur” önermesinin “enflasyon her zaman ve her yerde para miktarının artması sonucu ortaya çıkan bir olgudur” anlamına geldiğini söylüyor. Zaten Irving Fisher’in enflasyonu da açıklayan “Miktar Kuramı” özdeşliğinde faiz yoktur. Dolayısıyla enflasyonla mücadelede faizi arttırmak sanıldığı kadar etkin değildir diyor. Eğer ülkemize 300 milyar dolar girerse, piyasadaki para miktarı artar. Bunun sonucunda enflasyonun yükselmesi gerekir. Ancak Türkiye’de enflasyon her zaman “döviz fiyatı yükselince” patlamıştır. 300 milyar dolar ülkemize girerken başka şeyler olacaktır. Döviz arzı artınca hem döviz fiyatları hem de faizler düşecektir. Döviz ve faizin düşmesi, enflasyonu frenleyecektir. Ayrıca elde yeterli ve ucuz döviz olunca, fiyatı artan her mal, başta gıda maddeleri olmak üzere ithal edilecektir. Mal arzı artınca, fiyat zamları yapılamayacak, enflasyon düşecektir. Türkiye’de ilk aşamada olacak olan budur. Nitekim bunu 2003’ten sonra aynen yaşayarak gördük. Geldik senaryonun son bölümünü yazmaya. Bunu da okurlara bırakıyorum. Sadece bir ip ucu vereceğim. Bu işte bir yamukluk olabilir. Onu düşünün.
SON SÖZ: Fazla para göz çıkartır.