31 Mart 2024 seçimlerinin ardından Marmara Belediyeler Birliği’nin yeni yönetimi, İstanbul’da düzenlenen genel kurul toplantısında belirlendi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ev sahipliği yaptığı İnterContinental Otel’de gerçekleştirilen toplantı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı.

Toplantının açılış konuşmalarını 2019-2024 döneminin Marmara Belediyeler Birliği Başkanı olan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın ve ev sahibi İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu yaptı.

Konuşmaların ardından seçime geçildi ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, birlik tarafından ortak önerge ile tek aday olarak gösterildi.

Böylece yerel seçimlerde AKP’den CHP’ye geçen Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yeni başkanı  Mustafa Bozbey, Marmara Belediyeler Birliği’nin 2024-2026 döneminde görev yapacak yeni başkanı oldu.

Bozbey 215 oy aldı. Büyükakın ve Bozbey arasında devir teslim töreni yapıldı. Ev sahibi İmamoğlu, yeni ve eski başkana plaket verdi.

"SEÇMEN YENİ BİR DENGE OLUŞTURMUŞTUR"

Açılış konuşmasında yeni siyasi döneme ilişkin önemli mesajlar veren İmamoğlu şunları söyledi:

“ Yeni bir siyasi dönemin  içinde olduğumuzu her birimizin bilmesi şarttır. Bu dönemin bence iki temel özelliği vardır. Birincisi; özellikle seçmenler son seçimlerde merkez ve yerel yönetimler arasında yeni bir denge oluşturmuştur.

Bu dengenin vatandaşın hayrına bir iş birliğine dönüşmesini yürekten umuyorum ve diliyorum. İkincisi, seçmen siyaseti normalleştirmeyi, siyaseti kutuplaştırma değil bir araya gelme unsuru olarak tanımlamayı hepimize göstermiştir.

Net olarak hissettirmiştir. Ve hatta zorlamıştır. Bu konuda samimiyetin, iş birliği alanlarının genişletilmesinin bize çok büyük fırsatlar sunacağını biliyor ve inanıyorum. Tabii vatandaşlarımızın da bu sürede bizi sınayacağını, bizi takip edeceğini düşünüyorum.

Bu konuda özellikle siyasal iklimin yarattığı olumlu hava Marmara Belediyeler Birliği’nin yeni döneminde temel dayanaklardan birisi olmak zorunda. Birliğimizin karar mekanizmalarımızın özellikle hem kaynak dağıtımında adaletle yönetilmesi, hem de iş birliği masalarını en güçlü şekilde kurulması da değerlidir.

Böyle yaparsak ülkemizin bölgesel bazda yaşadığı eşitsizliklerin çözümüne de yoğun katkı sunacaktır. Ülkemizde var olan bütün iyi gelişmelerin, yakın coğrafyayı ve ülkeyi de çok pozitif etkilediğini hepimiz biliyoruz.

2019 sonrasında hep beraber süreci yönetirken zor koşullara rağmen pandemi, çevre, müsilaj gibi bütün krizlere rağmen belediyeler mazeret değil, çözüm üretme yeri olduğunu hep beraber yaşadık.

O bakımdan Marmara Bölgesi Belediyeleri olarak inşallah Türkiye'nin lokomotifi olacak güçlü bir çalışma sürecini hep beraber yaratır ve ortaya koyarız.”

"YEREL YÖNETİMLER GÜÇLENDİRİLMELİ"

İmamoğlu, Marmara Bölgesi’nin Türkiye'nin 9’da 1’inden bile küçük olmasına karşın Türkiye'de üç vatandaştan birinin yaşadığı bir yer olduğunu belirterek şunları söyledi: 

“Bu kadar ters orantılı bir yerleşim dünyada bir bölgenin, bir yörenin üzerine bu kadar yük edilmiş bir yoğunluk çok fazla rastlanır bir durum değil. Bunun sorumluluğu olduğu kadar tabii aynı zamanda sorunları da var.

Çözümlerin de hiçbirisi bireysel marifetle ya da bir sadece bir ilçenin, beldenin veya da bir büyükşehrin marifetiyle çözülmesi mümkün değildir. Yerellik önemlidir. Tabii ki hükümetin merkezi idarenin katkıları da önemlidir.

Ama artık dünyada birçok yerde ispat edilmiştir ki yerelleşmenin yereldeki yönetimlerin güçlendirilmesinin vatandaşın daha nitelikli, daha kaliteli hizmet almasına sağladığı imkanlar daha yüksek seviyededir.

Bugün dahi yerelleşmenin yereldeki yönetimlerin güçlendirilmesinin ne kadar önemli olduğunu aslında siyasi görüşü fark etmeksizin herkesin ortak görüşü olduğunu düşünüyorum” 

"YEREL YÖNETİMLERDE NABIZ VARSA DEMOKRASİ CANLIDIR"

Belediyelerin vatandaşların devletle kurduğu ilişkinin başlangıç noktası olduğunu dile getiren İmamoğlu, “Yerel yönetimlerde nabız varsa demokrasi canlıdır. Bu nedenle vatandaşın her şeyden önce devletine ve devletin adaletine duyduğu güvenin en temel taşlarından biri olan belediyelerin iyi yönetilmesi gerçekten çok ama çok önemlidir. Bir ülkenin demokrasi kalitesi düştükçe demokrasisi zayıfladıkça belediyelerin yetki alanları daralıyor. Finansal olarak merkezi yönetime bağımlılığı artıyor. Bizler belediye başkanları olarak biliyoruz ki vatandaşın ilk sığınağı olan belediyelerin güçlendirilmesi çok önemlidir. Belediyelerin güçlendirilmesi demek vatandaşların da güçlendirilmesi demektir” diye konuştu.

İmamoğlu, iktidarda hangi parti olursa olsun vatandaşların en iyi hizmetleri en kolay ve en düşük maliyetle alabilmesinin yolunun açılabilmesi için yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.

EKONOMİK KRİZE DİKKAT ÇEKTİ

Belediyelerinin yetki alanının genişletilmesinin tek başına yeterli olmayacağına işaret eden İmamoğlu “Belediyelerin aynı zamanda liyakatli kadrolarla verimli çalışma yöntemleri ve hizmet kalitesi de sürekli arttırılmalıdır. Belediyeler kısıtlı kaynak ve hizmetlerini maksimize etmeye çalışırken bir de yaşanan ne yazık ki ekonomik krizin yarattığı etkiler ile uğraşmaya her belediyemiz devam etmektedir. Maliyet ve emtia fiyatlarının pek çoğu artarken, dolar kurunun etkisi de yüksek oranda hissedilmektedir. Teknoloji yatırımı, ekonomik kısıtlar  nedeniyle de çok zorlaşmıştır. Ne yazık ki personel ücretlerinin de bu enflasyonun yüksek olduğu ortamdaki haklı artışı belediye bütçelerinin gücünü aşmaya başlamıştır. Pek çok belediyemiz kaynaklarının önemli bir kısmı ile sadece personel giderlerini karşılayabilmektedirler” dedi.

“DEPREM MİLLİ GÜVENLİK VE BEKA SORUNUDUR”

“Belediyelerin siyasi parti ayrımı yapmaksızın, siyasi baskılardan uzak vatandaşın iyiliğinden başka muradı olmayan bir anlayış ile yönetilmesi şarttır” diyen İmamoğlu şöyle devam etti:

“Marmara Bölgesi Türkiye için çok önemlidir. Ancak ne yazık ki Marmara Bölgesi'nde yer alan belediyeler olarak bizler de çok büyük sorunlarla karşı karşıyayız.

Bunların başında beka sorunu diye tariflediğimiz deprem ve diğer doğal afetlere karşı dayanıklılık konusu gelmekte olduğunu hepimiz biliyoruz. Deprem ve doğal afetlerle mücadele bir milli güvenlik ve beka sorunudur.

Özellikle İstanbul ve yakın çevresi için bu meseleyi partiler üstü siyaset üstü bir sürece taşıyarak ayrımlar yapmadan bunu yönetmek hepimiz için elzemdir.

Marmara Bölgesi'nde yaşayan halkın güvenliği için kentsel dayanıklılığın arttırılması, deprem risklerinin yönetimi ve afet riskinin azaltılması açısından uzun vadeli, sürdürülebilir çözümlerin geliştirilmesi hepimizin tüm kamu yöneticilerinin boynunun borcu olduğunu hep birlikte bilmek zorundayız.”

BELEDİYELERİN BİRİKMİŞ SORUNLARINA DİKKAT ÇEKTİ

Yeni seçilen Bozbey de şunları söyledi:

"Önümüzdeki dönem hem ekonomik kriz hem de birikmiş sorunlarımızın karmaşıklığı içinde geçecek. Çok zor bir dönemde, belediyeler olarak çok önemli görevler üstleneceğiz. Bu nedenle Türkiye Belediyeler Birliği de oldukça önemli bir misyon üstlenmek zorundadır.

Tıpkı Marmara Belediyeler Birliği gibi Türkiye Belediyeler Birliği de adalet odaklı bir üslupla yönetilmelidir. Bunun için, öncelikle temsilde adaletin sağlanması gereklidir. Türkiye Belediyeler Birliği hem iktidar hem de muhalefetin birlikte temsil edilebildiği, kaynakların adil dağıtıldığı, iş birliği yapılan bir yapı haline gelmelidir.

Aynı zamanda kendini sadece kaynak dağıtan bir kurum olmaktan çıkarmalı, deprem ve iklim krizi gibi afet kaynağı sorunlarla ortak mücadele edebilen bir çözüm odağına dönüşmelidir. Deprem, konut, kentsel dönüşüm, iklim krizi gibi konular, bugün büyük ölçüde başta İstanbul ve Marmara üzerinden tüm ülkeyi tehdit etmektedir.

İstanbul, riskin merkezi olduğu gibi, son 5 yılda ürettiği çözüm kapasitesi, kurumsal altyapısı ve tecrübesiyle Türkiye Belediyeler Birliği’ne de liderlik etme kapasitesine sahip olduğunu kanıtlamıştır. İki birlik arasında oluşacak sinerji, tüm yerel yönetimlere de güç katacaktır.”