Merkezi yönetim bütçesi 2023 yılının Kasım ayında 75.6 milyar TL fazla verdi. Ocak-Kasım 2023 döneminde 5 trilyon 193 milyar TL bütçe giderine karşılık, gelirler 4 trilyon 660.5 milyar TL’de kaldı ve bütçe 532.4 milyar TL açık verdi.

Bütçe dengesi, bütçe giderlerinde geçen yılın aynı dönemine göre %102.2’lik artışa rağmen, ilk 11 ayın sonunda Orta Vadeli Plan ile öngörülen 1 trilyon 633 milyar TL’lik bütçe açığının çok altında bir rakamda (532.4 milyar TL) kuruldu.

Bütçe giderleri, Ocak-Kasım 2023 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre; personel giderlerinde %117, SGK devlet primi giderlerinde %93.5, mal ve hizmet alım giderlerinde %81.2, sermaye giderlerinde %104.6, sermaye transferlerinde %587.6, faiz giderlerinde %116 ve cari transferlerde %104.2 oranında artış gösterdi.

Bütçe gelirleri içinde yer alan vergi gelirlerinin 11 aylık performansının çok iyi olmasının nedenlerini, pazartesi günü köşemde yayınlanan “Vergi tahsilat hedefi tuttu, tüketiciler sağ olsun” başlıklı yazımda ayrıntılı şekilde açıklamıştım.

Bugün sizlere; 11 aylık vergi tahsilatı olan 4 trilyon 56 milyar TL’nin yarısının harcandığı ama ayrıntısına yoğunlaşılmayan, sadece rakamdan ibaret olduğu zannedilen ve bütçe açığının en önemli nedeni olan cari transferler (2 trilyon 64 milyar TL) kalemi ile ilgili ayrıntılı bilgi vereceğim.

CARİ TRANSFER DEYİP GEÇMEMEK LAZIM

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yayımladığı verilerde ve bütçe hesaplarında kullandığı cari transferler kavramının, “cari yıl içinde kullanıma sunulan, faydası bir yıl içinde tüketilen ve karşılığı olmayan harcamalar” olarak tanımlandığını söyleyebiliriz. Bu kavram analitik bütçe sınıflandırılması ve bütçe hazırlık rehberlerinde “Sermaye birikimi hedeflemeyen ve cari nitelikli mal ve hizmet alımını finanse etmek amacıyla yapılan karşılıksız ödemelerdir” şeklinde tanımlanmıştır.

Cari transferlerin 2022 yılı gerçekleşme, 2023 yılı bütçe hedefi ve 11 aylık gerçekleşme tablosu aşağıda yer almaktadır.

GÖREVLENDİRME GİDERİ TAM GAZ

Bütçenin en büyük gider kalemi olan cari transferlerde başlangıç ödeneği olan 1 trilyon 940 milyar 901 milyon TL’nin aşılarak, ilk 11 ayda bu rakamın 2 trilyon 64 milyar 49 milyon TL’ye çıktığını görüyoruz. Bu artışın nedenlerinin iyi analiz edilmesi gerekiyor. Artış nedenlerine ayrıntılı baktığımızda; görevlendirme giderleri (%753), sağlık, emeklilik, sosyal yardım (294%) ve hane halkı (%115) harcamaları hızlı, tarımsal destekleme (%11) harcamaları sınırlı arttı. Kasım ayında BOTAŞ’a 12 milyar TL ve Elektrik Üretim AŞ’ye 10.1 milyar TL görevlendirme gideri harcaması yapıldı. Ocak-kasım döneminde ise BOTAŞ’ta 74 milyar TL ve Elektrik Üretim AŞ’de 63 milyar TL toplam görevlendirme gideri söz konusu. Ayrıca kasım ayında TCDD’ye 7.2 milyar TL borç verilirken, yıl toplamı 45.5 milyar TL’ye çıktı. Ziraat ve Halk Bankası’na bütçeden ödenen aylık ortalama 4 milyar TL’lik görevlendirme giderlerinin istikrarlı bir şekilde devam ettiğini görüyoruz.

Hane halkı harcamalarının %115 artması ülkedeki yoksullaşmanın hızla arttığını gösterirken, tarımsal destekleme ödemelerinin sadece %11 artması iktidarın çiftçiye bakışını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Kamu kurumları hangi gerekçe ile görev zararı yapmaktadır? Bu kuruluşlar neden zarar ettirilmektedir? Kamu bankalarının batırdıkları kredilerin maliyeti vergilerimizden mi karşılanmaktadır? Bu kuruluşların yaptıkları yatırımların proje maliyetleri kontrol edilmekte midir? Bu soruları artırmak mümkün. Apartman toplantısında 1.000 TL’lik aidatın nereye harcandığını kuruşu kuruşuna yöneticiye soran vatandaşlarımız, ödedikleri vergilerin nerelere harcandıklarına ilişkin olarak aynı hassasiyeti göstermediği sürece bu tablo değişmeyecektir.