ESKİ VEKİL EMİN ŞİRİN’DEN ENERJİ BAKANI’NA ÇARPICI SORU

Tarih 4 Eylül 2020...

Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı’na göre altın ve gümüş madenlerindeki devlet hakkı yüzde 25 artırıldı. Kararda yer alan ifadeler şu şekilde: “3213 sayılı Maden Kanunu’na ekli (3) sayılı tablo kapsamında dördüncü grup madenlerden altın ve gümüş için belirlenen devlet hakkı oranlarının yüzde 25 artırımlı olarak uygulanmasına, adı geçen kanunun 14’üncü maddesi gereğince karar verilmiştir.” Yasaya göre altın, gümüş, platin, bakır, kurşun, çinko, krom, alüminyum ve uranyum oksitten alınan devlet hakkı yüzde 1 ile yüzde 15 arasında değişiyor. Bu değişkeni ise çıkarılan madenin (altın ve gümüş için) ons fiyatı belirliyor. Örneğin çıkarılan altının ons fiyatı 800 dolardan düşükse devlet hakkı yüzde 1. Eğer 2 bin 101 dolardan yüksekse devlet hakkı, yüzde 15. Benzer şekilde çıkarılan gümüşün ons fiyatı 10 dolar altındaysa devlet, yüzde 1’ini alıyor. 37 dolardan fazlaysa yüzde 15’ini alıyor. Yeni düzenlemeyle en düşük devlet hakkı yüzde 1.25, en yüksek devlet hakkı ise yüzde 18.75 olacak.

İki yıl sonra...

Enerji eski Bakanı Berat Albayrak bir kitap yayımladı. Yıl 2022’ydi ve Albayrak “Burası Çok Önemli” isimli kitabında dedi ki:

“... Madencilik alanında bazı madenleri özel olarak ele aldık. Elbette bor bunların başında geldi. Bir diğeri de altın oldu. Altın diğer birçok maden türlerinden farklı olarak ‘değerli metal’ olarak tanımlanan grup içerisinde yer almakta ki biz de hamdolsun bu noktada zengin bir jeolojik potansiyele sahibiz. Bu konuda yapılan akademik çalışmalar Türkiye’nin jeopolitik olarak 8 bin ton metal altın (480 milyar dolar) potansiyelinden bahsediyor. Bugüne kadar bu potansiyelin yalnızca 382 tonluk (23 milyar dolarlık) kısmı çıkarılmış. (Sayfa 105)”

Neden “altın” üzerinde giriş yaptım? Anlatayım.

Rezervi ben değil Berat Albayrak söyledi

Geçen hafta SÖZCÜ TV’de İpek Özbey’in konuğu olan AKP’li eski vekil Emin Şirin çarpıcı iddialarda bulundu.

Dedi ki: “Türkiye önümüzdeki süreçte altın rezervlerini işlese ülkenin büyük ölçüde problemleri hallolacak. Bugün Türkiye’de tespit edilmiş altını –Bunun farkına varan Berat Albayrak’dı- masraflarını ödemek kaydıyla Varlık Fonu’nda toplasanız, Türkiye önümüzdeki beş sene başka bir varlığını satmadan 400-500 milyar dolarlık gelire ulaşacak. Yabancı şirketlerin içinde de gizli Türk ortakların olduğunu düşünüyorum. İhbar ediyorum bugünkü Enerji Bakanı’na.”

Ben de hafta sonu Emin Şirin’i aradım. O da anlattı:

“Sana bu altın meselesini, iktidarın itiraz edemeyeceği bir kaynaktan, yani bu konuda bakanlıkta yapmış olan Berat Albayrak’ın 2022 Mart ayında çıkan kitabından anlatayım. Albayrak, Türkiye’de bugünkü fiyatlarla 500 milyar dolarlık bilinen altın rezervi olduğunu söylüyor. Bu rezervin değerlendirilmesinin Türkiye açısından çok önemli olduğunu da vurguluyor, çok haklı.

Haksız olduğu taraf bu madencilik faaliyetlerinden kamunun payının artırıldığını söylemesi. Zurnanın zırt dediği yer burası: Bu altın, işletmecilere yüzde 1’le yüzde 3 arası kamu payı ( buna rödovans deniyor) ile verildi. Yani 500 milyar dolarlık altın çıksa kamu 15 milyar dolar para alacak. Afrika ülkelerinde bile bu pay yüzde 30’un altında değil.

“Ayrıca altın ruhsatlarını veren Enerji Bakanlığı’nın gerek Gabar’daki petrol, gerek Karadeniz’deki doğalgaz için yabancı şirketlerle yaptığı anlaşmalar var. Bunlar da bilindiği kadarıyla 50- 50. O zaman başta altın, diğer sanayi madenlerinin neden böyle bedava fiyata verildiği soru işareti.

“Berat Albayrak çareyi de dolaylı olarak söylemiş. Varlık Fonu bünyesinde kurulmuş bir maden şirketi var. Bu şirket, ruhsat sahiplerinin masraflarını ödeyerek bütün altın işletmelerinin üzerine alması lazım. Sadece bu konu Türkiye’nin çıkışını temin edebilir. Ha, bu arada mevcut ruhsat sahipleri arasında gizli ortak olarak bazı siyasiler var mı o da başka bir konu.

“Bu arada TMSF’nin de el konulan şirketlerden devraldığı altın işletmeleri var. TMSF bu işletmelerden ne kar ediyor? Bu karı ne yapıyor? Borçlu şirketlerin borcundan düşüyor mu? Karını hazineye transfer ediyor mu? Bu soruları sormamım sebebi, biliyorsun, TMSF’nin ne yapıp ne yapmadığını kontrol eden hiçbir organ yok!”

CHP’nin “gölge” kabinesi nerede?

Emin Şirin’e “Kamulaştırma” diyorsunuz dediğimde şöyle devam etti:

“Bu madenlerin devlet kontrolünde, daha doğrusu devlet mülkiyetinde işletilmesi çevre açısından da çok önemli. Devlet kendi kontrolunda, merkezi birkaç yerde yapacağı arıtma işlemlerini çevre açısından çok daha iyi kontrol eder. Şimdi ülkenin bir çok yerine saçılmış siyanür havuzundan da kurtulmuş oluruz. Bu arada siyasi partilerde bu konuyla niye ilgilenmezler hayret ederim.

Mesela iktidar ortağı MHP... Mesela muhalefetin ana partisi CHP. CHP’nin bir gölge kabinesi vardı. Gölge Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı bu konuyla ilgilenmez mi? Mesela HDP. HDP‘nin alakadar olduğu klasik konular dışında ülkenin bu tip meselelerine ilgisi yok mu?”

Emin Şirin’den, Berat Albayrak’ın kitabına tekrar dönüyorum:

“... Bu noktada Türkiye Varlık Fonu bünyesinde ‘Türkiye Maden Aş’ unvanlı şirketin kurulum işlemleri tamamlandı. Bu şirket tamamen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahip olduğu bir şirket. Akabinde Maden Tetkik Arama (MTA)’nın ilk arama çalışmalarını tamamladığı altın, bakır, kurşun, çinko, demir ve krom potansiyeli olan 20 ruhsat da bu şirkete devredildi. Bu ruhsatlarda uluslararası standartlarda saha faaliyetleri ile beraber proje geliştirme süreçlerinin hızlıca tamamlanarak hayata geçirileceğine inanıyorum. (Sayfa 112)”

Soru şu: Varlık Fonu içerisinde ‘Türkiye Maden Aş’ unvanlı şirket varsa devlet neden altını çıkarmıyor?

Yazıma noktayı koydum ve Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki: “Başka ülkelere hak  olan Türkiye’ye lüks değildir. Yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi  elbette sorumlu bir anlayışla ekonomiye kazandırmamız gerekiyor.”