Ağanın en büyük zevki, kar üzerine çişiyle imzasını atmaktı. Kar kalınlaşınca, ahali köy kahvehanesine doluştu. Ağa da soluğu köy meydanında aldı. Yanında da en yakını kâhya... 

Sırtını kahvehaneye döndü, sordu kâhyaya; 

- Ahali bakıyor mu?

- Evet ağam, hepsi pencerede!

Çözdü kemerini, yazdı karın üzerine adını soyadını. Seslendi ardındaki kâhyaya; 

- Hâlâ bakıyorlar mı?'

- He ağam hem bakıyorlar hem de çılgın gibi alkışlıyorlar.

Her sene aynı tören. Yıllar yılları kovaladı. Ağa yaşlandı, geleneği yine bozmadı. Kar tuttuktan sonra, çıktı yine köy meydanına. Döndü ardını kahvehanedekilere. Sordu yine ardında duran kâhyaya; 

- Ahali bakıyor mu?

- He ağam bakıyorlar, kedi köpek bile bekliyor.

Ağa çözdü uçkuru, önce adını yazdı, soyadı için ara verdi su dökmeye. Döndü kâhyaya; 

- Hâlâ bakıyorlar mı?

- Bakıyorlar ağam!

Zorlandı, başladı soyadını yazmaya ama yarım kaldı. Prostat kaderin cilvesini oynamıştı. 

Serde ahaliye rezil olmak var. Kâhya sordu; 

- Niye durdun ağam?

- Gelmiyor, yanıma gel, sen tamamla, ahaliye çaktırma!
Kâhya omuzunu ağanın omuzuna dayadı, perdeledi imza işlemini. Çözdü düğmeleri ama durdu, yazamadı. Ağanın kulağına fısıldadı; 

- Ağam kırk yıldır kafama vurdun, ‘'bildiğin yeter'' dedin. Bu kulun daha okumayı yazmayı sökemedi ki! Hele şunun ucundan tut da devamını sen yaz!

İş adamı Cem Boyner, çalışanlarıyla ‘'kurumsal ayar" için paylaşmış bu hikayeyi... 

Yükselişi devamlı kılmak için sonuna kadar “Eğitmezseniz, gün gelir tutarsınız'' diye getirmiş mesajının arkasını. Sağlıklı mutlu bir hafta diliyorum... 

SON SÖZ: "Eğer bir ülkede iktidarı ayakta tutan yoksullar ise, o ülkede az olan para değileğitimdir." Michel Foucault