AYNI başlığı ikinci defa kullanmak zorunda kaldım. Üçüncü- dördüncü-onuncu kez yazacağım. Çünkü devleti ele geçirmiş “rüşvet yiyici ile rüşvet yedirici” arasında kurulmuş; “el ele- iç içe- dip dibe geçmiş ahlaksız yapı” gizleniyor, örtülüyor, karartılıyor.

Kuşlar ölüyordu.

Çocuklar sakat doğuyor.

Kanser vakası artıyor.

Arılar polen bulamıyor.

Toprak can çekişiyor.

Su can çekişiyor.

Hava can çekişiyordu.

Ve işte dağ da kaydı.

★★★

Allahsız rüşvetçi için tarihten miras Mezopotamya topraklarında bu halkın dişinden tırnağından artırarak kurduğu Atatürk, Keban, Karakaya barajlarının sularını besleyen Fırat Nehri’ne akan Karasu’nun hemen kıyısı 350 metre yakınında ve deprem hattı üzerinde “siyanür, sülfürik asit, silika gibi 21 kalem ağır kimyasal kullanarak” altın çıkarma izni verildi. Bu arazi Hazine’nin ve bölgedeki köylülerin malıydı.

Allahsız altıncı!

Allahsız yiyiciye!

Dolar yedirdi.

Kolaylık gördü.

Kollama gördü.

Kayırma gördü.

Ruhsatı aldı.

★★★

Afrika’yı soymuş, Güney Amerika’yı soymuş, Çin’i ve Hindistan’ı soymuş ve Anadolu ile Ortadoğu’yu da soymuş sömürgeci kökenli vicdansız vahşi madenciye Cumhurbaşkanı yakını bir işadamının şirketi Çalık Holding yerli milli ortak diye vidalandı. Erzincan’da altın arayışı böyle başladı. 1939 yılında 7.9 şiddetindeki Erzincan Depremi sonrası büyük şairimiz Nazım Hikmet’in yazdığı; “Erzincan’da bir kuş var/ Kanadında gümüş yok” ağıt türküsünün söylendiği o eşsiz topraklarda içi siyanürlü yapma dağ yağmur altındayken kaydı. Erzincan felaketi başımıza geldi.

Bu doğal afet değil.

Bu insan eliyle kırım.

Dağda heyelan olmadı.

Yapma dağ kaydı.

★★★

Beşinci günündeyiz.

20 milyon metreküp kanserli toprak bulamacın kayması suçunu, birkaç çalışana yükleyip kapatacak bildik belirtiler görülür oldu. Soruşturma yapılıyormuş.

Çatlak fark edildi.

Alarm verildi.

Tehlike büyük.

Gitmeyin dendi.

“Kamyon şoförleri yine de gitti, konteyner de kalan işçilere de haber verilemedi...” demeye getiriyorlar. Rüşvetin ana rahminden peydahlanan bu vahşi açık maden işletmesinde 400 .000 kamyon dolduracak hacimde toprağı yığarken ve kademelen dirirken gözetilmesi gereken “şev açısının” ölçülerine uyulmayanlara değil yine toprak altında can çekişerek son nefesini veren 9 köy kökenli vardiya amiri ile işçiye suç yüklenecek.

Rüşvet yedirici.

Ve rüşvet yiyici.

Yine aklanacak.

★★★

Belge mi arıyorsun?

Erzincan’daki madenin yüzde 80 sahibi şirket Anagold, yüzde 20 payı Cumhurbaşkanı’na çok yakın diye bilinen yerli işadamının şirketine verdi. Acaba bu ortaklığa niçin ihtiyaç duydu? Cumhurbaşkanı’nın sonradan Enerji Bakanı ve Hazine Bakanı olan damadı da işte bu Çalık Holding’in CEO’suydu.

Belge mi soruyorsun?

İşte belge.

Gözüne girsin...

★★★

Altıncı şirket ruhsatı aldıktan sonra kendi hazırladığı raporunda (Yatırımcı Bülteni) Erzincan’daki işletmeyi “dünyanın en karlı altın madenlerinden biri” diye duyurdu. 2044 yılına kadar 4 milyar 254 bin ons (1 ons 31 gram) altın üretecek. Dünya altın fiyatlarını ölçü alarak bu miktar altını 7 milyar 564 milyon dolara satacak. Türkiye’ye sadece yüzde 5.6’sına denk gelen 426 milyon dolar devlet hakkı verecek.

Belge mi arıyorsun?

İşte belge.

Gözüne girsin.

★★★

Altıncı bilerek.

Yemleyerek geldi.

Hiç bekletilmedi. İlk ÇED raporunu 2008 yılında aldı. 2010 yılında üretime başladı. Önce 250 hektarlık Hazine arazisi üzerindeki toprağı kazıdı, ağaçları kesti, ormanı yok etti. Bu sırada bölgenin köylülerine hane başına 130 bin TL (bugünün parasıyla yaklaşık 1 milyon 300 bin TL) bağış yapıp “madene karşı hiçbir koşulda dava açmayacakları sözünü” aldı. Köylü koyun-kuzu beslemekten, tulum peyniri üretiminden vazgeçti, madende köle emeği fiyatına işçi oldu. Altıncı, kaymakamı, belediye başkanını, ticaret odası başkanını, muhtarları, milletvekillerini toplayıp Amerika’ya geziye götürdü. Erzincan Spor’ a 21 milyon TL, Erzincan Üniversitesi’ne 14 milyon TL bağış yaptı. Bütün bunlar Ankara’da Cumhurbaşkanlığı’nın bakanların, bölge milletvekillerinin, valilerin, savcıların, hakimlerin, polis komiserlerinin gözleri önünde oldu. Bu yabancı arsız altıncı şirket neyin karşılığında bizim ülkemizde bu rüşvetleri dağıtıyor diyen çıkmadı.

Belge mi arıyorsun?

Gözüne girsin.

★★★

2019 da siyanürlü üretime geçildi. Kuşlar ölmeye, arılar polen bulamadığı için kırılmaya, çocuklar sakat doğmaya, bölgede kanser vakaları artmaya başladı. 2021’de hazırlanan ÇED raporu ile rüşvetçi altıncıya, iki kez genişleme hakkı verildi. 687 hektar genişlikte olan faaliyet sahası 1746 hektara (1 hektar 10.000 metrekare) çıkartıldı. 2022 yılında altın çıkartma sırasında 20 ton siyanürlü solüsyon toprağa sızdırıldığı saklanamadı. 2023 yılında yeni bir CED raporuyla altıncıya 5.83 hektar alan daha verildi. CED raporunda imzası olan bilirkişi şirketin yönetim kuruluna alındı. 6 Şubat büyük depreminden sonra maden sahasının Bingöl-Yedisu Fay Hattı’nın tam üzerinde ve madenin atık havuzunun tam altından geçtiği ortaya çıktı. Bir ay sonra yani Mart 2023’de de Allahsız altıncının devlete olan 8.6 milyon dolarlık borcunun 7.2 milyon doları silindi.

Belge mi soruyorsun?

Gözüne gersin.

Yerim kalmadı.

Daha neler...

Yarın devam edeceğim.