İkisi de aynı toprağın, aynı suyun, aynı havanın çok vefalı kardeşidirler. İkisi de geçici olmayan sürekli cömert sevgiyle insanları zengin ve mutlu ederler.

Anız ile elektrik.

Yorulmak bilmezler.

★★★

Biri:

Baraj adı verilen yüksek bir noktada toplanan suyun, doğal akışı kontrol edilerek aşağıya akıtılıp baraj türbinlerinin kanatlarına çarptırılmasıyla elde edilir.

Adına:

Elektrik denir.

Diğeri:

Su ile güneş ışığının buluşup kaynaştığı tarla adı verilen toprağın koynuna tohum olarak girer. Buğday ekersen buğday çimlenir. Arpa ekersen arpa biter. Sapa kalkma dönemini, süt olma dönemini, başağa gelme dönemini tamamlayınca başaklar biçilir. Sapları tarlada kalır. Kuşlar, kuzular, koyunlar, inekler, düveler beslenme bayramı ederler.

Adına:

Anız denir.

★★★

Elektriğin anızla bir çıkar çatışması yoktur. Anızın da elektriğe karşı düşmanlığı söz konusu değildir. Bizim ülkemizin o bölgesinde kurak ve kavurucu geçtiği yüzyıllar öncesinden bilinen şu haziran sıcağında; ikisi birbirini yakıp yok eden düşman yapıldı.

Anızı, elektrik yaktı.

★★★

Diyarbakır’ın Çınar ilçesi kırsalındaki tarlalardan başlayıp Mardin’in Mazıdağı köylerine kadar ulaşan geniş alanda ansızın başlayan rüzgarla büyüyen alevler, 15 canı diri diri yaktı. Çok sayıda koyun, kuzu, keçi, oğlak da alevler içinde kavrulup kömür oldular.

Kim çıkardı yangını?

★★★

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası ile Diyarbakır Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı, “anızı tutuşturan kıvılcımlar elektrik direği tellerinden” diyen raporlar yayımladı. Bu raporların “yangın yeri (olay yeri) incelemeleri” sonucu ve bölge çiftçileri ile konuşularak hazırlandığı dile getirildi. İlk bilirkişi raporu da yangının elektrik direkleri kaynaklı olduğunu yazmıştı. Bölgenin elektrik dağıtım şirketi (DEDAŞ), “yangını elektrik direklerindeki tellerin kıvılcımları başlatmadı” derken köylüleri de “kaçak elektrik kullanmakla” suçladı.

Kaçak elektrik ile anızı yakan kıvılcım, iki ayrı dosya.

Kel alaka!

★★★

Elektrik dağıtımı devletin elindeydi, ‘özel sektör çok iyi çalışacak, trafolar yanmayacak, hatlar yenilenecek, kayıp kaçak miktarı azalacak, böylece elektrik fiyatları ucuzlayacak, halkın yükü azalacak’ demişlerdi. Devletin dağıtım imtiyazı özel sektörden 18 şirketin (toplam 16 aile) 12.7 milyar dolar peşin alınarak verildi. Dağıtım imtiyazını alan özel şirketler, kayıp kaçağı önleyerek ve hatları yenileyerek elektriği ucuzlatacaklardı.

Elektrik ucuzlamadı.

Mahkeme kararı olmasına rağmen “kayıp kaçak bedeli aboneden” toplandı. Bu anlaşılmasın diye faturadaki kayıp kaçak bedelini gösteren sütun kaldırıldı, enerji bedeli içine yedirildi. Şirketlere kilovat saat başına kâr payları artırıldı. Hizmet bedelleri de yükseltildi.

★★★

16 aileye ait 18 özel şirketinin devlete ödedikleri 12.7 milyar dolar; TL faizinin düşürülerek ekonomik büyümeyi şahlandırıp yoksulluğun, fakirliğin azaltılması, devlete muhtaç aile kalmaması için kullanılacaktı.

Başarılamadı.

Saraylar yapıldı.

Gösteriş şaha kalktı.

Kibir ile israf bulamaç oldu. Bugün yaşadığımız derin krize bu kafayla gelindi. Sonunda elektrik anıza düşman edildi.

Kim tutuşturdu anızı?

Görenler anlattı!

Buğday yığınlarından dumanlar yükseliyordu. Köylüler şok olmuşlardı. Kadınlar mezarlıkta ağıda durmuşlardı. Bir kadın; “iki oğlum birden yandı” diyordu. Bir çoban sürüsüyle alev içinde çırpınarak can verdi. Yangından kaçan bir köylü elektrik direğine tırmandı, fakat alevler onu da içine alınca aşağı düştü. Alev hortumu ne varsa içine alıp ilerliyordu. Büyük oğlu ile yangını söndürmeye gitti, 48 yaşındaydı. Baba ile oğul, alevlerin içinde kaldılar; “oğlum sen kaç kurtul” diyebildi. Oğlu kaçarken babası alevler içinde kavuruldu. 15 kişi yanarak can verdi. Biçilen tonlarca buğday, mercimek, arpa da yandı. Cehennemi yaşadık. Göksu Barajı, bu bölgeye çok yakın. Niçin havadan suyla söndürme gelmedi?