Hollanda tam bir futbol markası. Daha önce neler yaptıklarını herkes biliyor.  Onlarla tek maç oynayacağız. Saha içinde taktik disiplinden kesinlikle kopmazsak şanslar eşit olur. Elediğimiz Avusturya, Hollanda’ya 3 attı. Hiç kimse yenilmez değildir

Her şampiyonaya başlarken bir bakmışsınız; problemler içinde kalan bir Milli Takım ile karşılaşıyoruz. “O oyuncu iyiydi, neden takıma alınmadı” ve “Hakkını yediler çocuğun” söylemleri, olmazsa olmazımız.

Sonra ilk maçımıza çıkıyoruz. Bir bakıyoruz; santrforsuz oyunu tercih eden bir teknik direktörümüz var. Kazanıyoruz ama savunmamız için acabalar var. Biz maalesef galibiyetin tadını çıkarmayı bilmiyoruz.

Halbuki Çekya’dan sonra en genç takım biziz. Takım savunmasında hatalarımız var. Bireysel hatalar yapan savunmamızın ortasındaki problemler dikkat çekici.

Ama genciz, diriyiz ve başarıya hasretiz.

HİÇ ANTRENMAN İZLEMEDEN...

Her futbol takımı antrenmanlarında veya soyunma odasında tartışma yaşanır. İş büyük bir kavgaya kadar gidebilir. Bu işi 40 yıldır yapan bendeniz neler gördüm neler... Hayatında bir defa bile antrenman seyretmemiş insanların yol açtığı yanlış infial, Arda-Montella krizi oluşmuş gibi, acayip yerlere götürdü olayı.

Burada şu sonuca vardım: Arda bizim kıymetlimiz. Onu çok seviyoruz. Ufak şeylerden ortalık ayağa kalkarsa 19 yaşındaki bir gencin sırtına tonlarca yük bindiririz.

Bu, bize mahsus bir olay. Klavyeleri başında koltuğunda aklına her geleni yazarsan sanatçıda olsan, atom mühendisi de olsan ortamı boşu boşuna gerersin.

YÖNETİCİLER PAY ÇIKARMASIN

Başarı ve başarısızlık sadece teknik kadro ve oyunculardadır. Yöneticiler başarıdan pay çıkarmasınlar. Onlara hep oyunculara ve teknik ekibe eşlik eden eden görevliler olarak baktım ve bakacağım.

Hollanda tam bir futbol markası. Daha önce dünya futbol tarihinde neler yaptıklarını herkes biliyor. Onlarla tek maç oynayacağız. Saha içinde taktik disiplinden kesinlikle kopmazsak şanslar eşit olur. Slovenya’nın Portekiz’e neler çektirdiğini unutmayalım. Elediğimiz Avusturya, Hollanda’ya 3 attı. Hiç kimse yenilmez değildir.

Diğer milli takımlar içinde ev sahibi Almanya ve İspanya, oynadıkları güzel oyunla beni etkilediler. İngiltere, oyun olarak hayal kırıklığı yarattı. İsviçre, tam bir otomatik pahalı saat gibi, şu ana kadar göz kamaştırdı. Fransa, garantici oyun sisteminden asla taviz vermiyor. Portekiz’in problemi gol yollarında. Tempolarını çok beğendim.

İtalya, yeni oluşturduğu kadroyla başarılı olamadı. Takım yeni olabilir fakat Del Piero, Vieri, Totti ve Baggio gibi yıldızlarınız olmazsa elenir gidersiniz. Belçika yıllardır abartılıyor, kupa kazanacak havaları yok. Bu, bir kez daha ortaya çıktı.

Artık çeyrek final maçlarını izleyeceğiz. Napolyon’un dediği gibi: Sözlükten imkansız kelimesini çıkarttım. Her şey olabilir bu saatten sonra!

MONTELLA'NIN HATALARI

Montella'nın bu yolculuğumuzda hataları yok mu? Tabii ki var: Yunus’la maça başlamak, her şeye rağmen Samet’te ısrar etmek.

Yunus geçen sezona damga vuramadı. O zaman forma adaleti sorgulanır. Samet cesur oyuncu fakat maalesef hataya çok açık. Takımı her an yakabilir. Hocanın bunları iyi hesaplaması lazımdı bence.

Bizim takımda başta Arda, Barış, Kenan, Kaan, Ferdi ve Mert Müldür, kolay vazgeçilecek oyuncular değil. Avusturya maçında yaptığı imkansız kurtarışla Mert Günok da seçilen diğer kalecilerden daha formda olduğunu kesinlikle kanıtladı. Oynadığı ilk maçta jeneriklik gol atan Mert Müldür’ün sonraki maçta kulübede oturması, büyük tercih hatasıydı bence. Hatalar olacak, bunu kabul ediyorum. Eleştiri dozunu aşan yorumlara ise kesinlikle karşıyım.