Üniversiteli Ata Emre Akman’ın kuryelikte beşinci iş günüydü.

11 Mayıs, saat 01.08.

Balıkesir Karaoğlan Mahallesi Emir Sokak’ta 40 no’lu apartmanda oturan Betül A., pizza sipariş etti.

Akman, motosikletiyle yola çıktı. Saat 01.44’te Betül A.’yı arayarak, evinin konumunu istedi.

Pizzayı teslim etmek için apartmana girerken...

17 yaşındaki Erdoğan Özdemir’in sokakta bir aracın arkasında pusuya yattığından haberi yoktu.

BABA-OĞUL SUÇ MAKİNESİ

Özdemir’in kasten yaralamadan suç kaydı var.

Babası Orhan, eski eşi Sultan Durmaz’ın evini kurşunlamaktan Buca Açık Cezaevi’nde yatarken, 2 Mayıs’ta
izne çıktı. 

Cinayetten bir gün önce baba ayrı, oğul ayrı mekanlarda alkol aldı. 

Gece çorbacıda buluştular.

Saat 23.30 sularında eve gittiler. Babası uyudu, oğlu içmeye devam etti.

Erdoğan Özdemir anlatıyor:

“Babamın eski imam nikahlı eşi Durmaz’ın kızının benimle görüşmek istediğine dair mesajını görünce aklıma yaşadığım hadiseler geldi. Durmaz’ın beni haksız yere şikayet etmiş olması nedeniyle aramızda husumet vardır.”

AİLE BOYU SALDIRI

Özdemir’in “Husumet” dediği, aile boyu saldırganlık aslında.

Durmaz, Özdemir’den 12 yıl önce ayrılmış.  

Durmaz, ayrılsa da Özdemirlerden yakasını kurtaramamış.

Kayınpederi tarafından bıçaklanmış.

Eski eşi evini kurşunlamış ve bu yüzden tutuklanmış. 

Eşinin oğlu ise pencerelerini taşlamış...

Nitekim, o gece de bıçağını yanına alıp Durmaz’ın evine doğru yola çıkmış.

Özdemir:

“Sultan’ın evine yürümeye başladım. Yürürken evin camlarını kırmak için bir iki taş alarak, şortumun cebine koydum. Evin önüne geldiğimde motosikletli bir kuryenin apartmana girdiğini gördüm. Bir arabanın arkasına geçerek, taşı bıraktım.”

13 SANİYE

Akman, evden çıkarak motosikletine doğru yürürken, Özdemir yolunu kesiyor.

Bir elinde bıçağı, diğer eliyle Akman’ın yakasını tutuyor. Tam 13 saniye konuşuyorlar. 

Özdemir:

“Buraya ne getirdin?’ diye sorunca ‘Motosikletle selpak satıyordum, selpak getirdim’ dedi. ‘Durmaz’a mı sipariş getirdin?’ şeklinde sorduğum soruya ‘Ebru Yaşar’a ya da ‘Ebru Gündeş’e getirdim’ dedikten sonra sadece bir defa vurduğumu hatırlıyorum.”

Bir defa değil, 15 defa bıçakladı. 

Arkasını döndü ve gitti. 

KANLI GİYSİLER MAKİNEDEN ÇIKTI

Polis, Akman’ın cesedini motosikletinin yanında buldu.

Özdemir’in evine kaçtığını haber aldılar.

Hemen eve gittiler. 

Özdemir’in kanlı ayakkabısını kapıda, kanlı giysilerini çamaşır makinesinde buldular. 

1.53 promil alkollü olduğu saptandı.

Cinayette kullanılan bıçak boş arsada bulundu. 

Baba - oğul tutuklandı.

Özdemir, “Evin önüne babam göndermedi. Babamdan habersiz gittim” diyor.

Babası şunları söylüyor: 

“Oğlumu alkollü olmasından dolayı yatırmaya çalıştım. Oğlum uyudu diyerek, aynı odada uyudum. Gece polislerin eve gelmesi ile bir şahsı öldürdüğünü öğrendim. ‘Durmaz’ın evine giren çıkanlara zarar ver, öldür’ gibi istekte bulunmadım.”

17 YAŞ İNDİRİMİ

Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı, iddianamesini hazırladı.

Özdemir’e kasten öldürme suçunu tasarlayarak, canavarca hisle ve eziyet ederek öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Ancak Özdemir, 18 yaşından küçük olduğu için cezası düşüyor bu durumda 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor

Ayrıca yasak bıçak taşımaktan bir yıla kadar hapis talep ediliyor.

‘Çocuklar suç makinesi gibi kullanılıyor’

Akman Ailesi’nin avukatı Özden Başak, 15-18 arasındaki küçüklerin tekerrür hükümlerine tabi olmasını, hayata karşı suçlar bakımından erişkinler gibi yargılanmalarını savunuyor. 

Tekerrür hükmü, aynı suçun geçmişte işlenmiş olması halinde cezanın arttırılması veya cezada indirime gidilmemesi ya da bazı hakların kısıtlanması anlamına geliyor. 18 yaş altındakilerde bu yola gidilmiyor.

Başak, çocukların erişkinler tarafından kanundaki eksiklikler nedeniyle suç makinesi olarak yetiştirildiğini savunarak, şöyle diyor:

“Gerek tekerrür hükümlerinin uygulanmaması, gerek aflar ve gerekse infaz yasası boşluklarından faydalanarak masum insanların hayatlarını karartmaya devam etmektedir.”

Baba Erol Akman: Katil, babası tarafından yönlendirildi

Ata Emre Akman’ın ailesi İstanbul’da yaşıyor.

Babası Erol, Balıkesir Askeri Fabrika Komutanlığı’ndan emekli bir asker, annesi öğretmen. Ata’nın kız kardeşi üniversiteye hazırlanıyor. 

Ata, Balıkesir Üniversitesi’nde birinci sınıfta okuyordu.
Beş gün önce kuryeliğe başlamış ve bunu ailesine söylememiş. Ailesi, oğullarının kuryelik yaptığını cinayetle öğrenmiş.

Erol Akman ile konuştuk.    

- Saldırganın anlatımına ikna oldunuz mu?

İkna olmadım. Oğluma soru sorduğunu anlıyoruz. ‘Ne işin var burada?’ tarzında. ‘Ben sipariş getirdim, pizzacıyım’ diye cevap veriyor. Bu cevabı verirken apartmanı gösteriyor. ‘Hiçbir alakam yok, işime devam edeyim’ tarzında kavgadan ve hırgürden uzaklaşırcasına motoruna dönüyor.

- Saldırgan vahşice karşılık veriyor.

Yönlendirilmiş ve güdümlendirilmiş olduğuna, talimat aldığına inanıyorum. Bıçaklamaya devam ediyor.

- Kimden talimat aldığına inanıyorsunuz?

Babasından. Babasının “Mermi gibi oğlan yetiştirdim, ben yapamazsam oğlum yapacak” şeklinde ifadeleri var. Bu oğlanı talimatlandırdığı kanaatimdeyim.

- Babasından aldığı talimatla acımasızca saldırıyor size göre.

Analiz yapmaksızın, oğlumun cevabını dikkate almaksızın eyleme geçmesinden ve bu işi öldürme kastıyla yapmasından bunu anlıyorum. Aksi halde, “Hiç alakam yok. Ben pizzacıyım” cevabına istinaden düşünür, analiz yapar, “Doğru söylüyor” der, belki geri çekilir ya da küçük bir korkutma yapar, olayı sonlandırır, “Bir daha gelme kardeşim” derdi. Ama bunu yapmıyor. Bunu yapmayışı güdümlendiğini gösteriyor.

Öncesinde pusuda bekliyor zaten. Elinde alet hazır. 

- Bu baba ve oğulun kadına defalarca saldırdığını öğrendik. Hiçbir önlem alınmamış. Sanki olayın olması beklenmiş.

Çocuğun 17 yaşında olmasına rağmen altı suç kaydının olması, çoğunlukla bıçakla yaralama şeklinde kaydının bulunması, bir suç makinesi yetiştirildiğinin göstergesi. Babanın hapisteyken maşa olarak kullanabileceği ‘mermi’ gibi bir çocuk yetiştirdiği ortada. Buna rağmen cezaevinden izinli gelmesi, oğluyla oturup belki planlar yapması, onu talimatlandırması, yönlendirmesi ya da doldurması kabul edilemez bir şey.

- Ata, neden kuryelik yapıyordu?  

Temel ihtiyaçları için çalışmaya ihtiyacı yoktu. 

Balıkesir’de okuyup her hafta sonunu İstanbul’da geçiriyordu. Kültürel ve sanatsal faaliyetlerle geçiriyordu. Mesela Carreras’ın konserine gidecekti. 

Arkadaşlarıyla Türkiye turu planlamışlar. Avrupa’yı gezmişti. Dünya turuna çıkma hayalleri vardı. Bu hayallerine katkı sağlamak için bu işe girmiş. Çalışmasına karşı mıyız? Asla değiliz. Karşı olmadığımızı daha önce kendisine söyledik. Kendine katkı sağlamak ve çalışmayı öğrenmek için çalışabilirsin. Sadece bir şey var. Kuryelik tehlikeli bir iş dalı. Buna karşıydık. Yoksa çalışmasına karşı değildik.

- Oğlunuzu biraz anlatabilir misiniz?

Kendisini geliştirmeye; dünyaya, ülkesine ve ailesine faydalı olmaya çalışan sevgi dolu bir çocuk. Hep gülen, bebekliğinden itibaren etrafına gülücük bırakan, büyüdüğünde dokunmasıyla, ilgisiyle, sevgisiyle katkı sağlayan bir çocuk benim oğlum.

Sosyal yönü çok kuvvetli, bir şeyler üretmeye ve geliştirmeye çalışan bir çocuk. Babası olmakla gurur duyduğum bir çocuk. Kimseye zararı olmayan, “Kavgadan kaçınacak kadar akıllıyım, merak etme” diyen bir çocuk.