Milli Eğitim Bakanlığı tarikatlar, cemaatler, STK’larla protokol imzalıyor, öğretmenlikle ilgisi olmayanlar okullara geliyor, hatta ve hatta sınıflarda ders veriyor. Karaman Lisesi’nde de, kısa adı ÇEDES olan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesi kapsamında Karaman Müftülüğü’nde görevli vaiz A.Y, okulun bir edebiyat öğretmeninin daveti üzerine derse girdi. O derslerde, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırasına hakaret edildiği öne sürüldü. Karaman Milli Eğitim Müdürü Mehmet Çalışkan ve Karaman Lisesi Müdürü Murat Baysal ile ilgili okula davet edilen din görevlisi hakkında Eğitim İş Sendikası tarafından C. Savcılığına suç duyurusunda bulunuldu.

Vaiz sınıfa girip ÇEDES projesini tanıtacakmış. Ancak, bu kişinin söylediği öne sürülen ve okul yönetimine aktarılan şikayetler üzerine, okul müdürü Murat Baysal, üç yardımcısı ile birlikte öğrencilerle görüşüyor ve olup bitenler hakkında bilgi alıyor, bunu da İl Müdürü Mehmet Çalışkan’a aktarıyor.  İddiaları araştırmak için müfettiş görevlendirildi. Onlar çalışmalarını henüz sonuçlandırmadı. C. Savcısı Mustafa Aksakallı, iddia konusu suçlamalarla ilgili “İşleme konulmama” kararı verdi. Kararı okuyoruz

ARAŞTIRMAYA BAŞLANMIŞSA DA...

“Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası vekilinin dilekçesinde; ÇEDES protokolü kapsamında Karaman Lisesine manevi danışman olarak atanan din görevlisinin adı geçen lisede derse girerek Atatürk’ün bir put olduğunu, Çanakkale Zaferi’nde katkısının bulunmadığını söylediğini, böylece Kamu Görevini Usulsüz Üstlenme ve Atatürk’ün Hatırasına Hakaret suçlarını işlediğini, buna müsaade edenlerin de görevi kötüye kullanma suçunu işlediklerini belirtmesi üzerine her ne kadar araştırmaya başlanmışsa da;

TCK’nın 262. maddesinin gerekçesinin ‘Madde metninde, bir kamu görevinin hukuka aykırı bir şekilde üstlenilmesi, suç olarak tanımlanmıştır. Söz konusu suç, hukuka aykırı olarak, kamu görevini yerine getirmeye teşebbüs etmek veya bu görevden ayrılması kendisine bildirilmiş olduğu hâlde, görevi sürdürmeye çalışmak suretiyle oluşmaktadır. Suçun oluşması için göz önünde bulundurulması gereken husus, kişinin kamu görevinin verdiği yetkileri kullanmaya teşebbüs etmesidir’ şeklinde olduğu, şikayet edilen din görevlisinin hukuka aykırı bir şekilde kamu görevi üstlendiğinden bahsedilemez. Çünkü şikayet edilen din görevlisinin ÇEDES protokolü çerçevesinde Karaman Lisesi’nde derse girdiği, buna bağlı olarak şikayet edilenler Karaman Lisesi Müdürü ve Karaman İl Milli Eğitim Müdürü’nün de görevlerini kötüye kullandıklarından bahsedilemez.

SINIFTA SÖYLENİRSE

“Atatürk’ün Hatırasına Hakaret” suçunun oluşabilmesi için hakaret içeren söylemlerin belirsiz sayıda kişinin duyabileceği bir ortamda söylenmesinin gerekli olduğu, şikayete konu sözlerin bir sınıfta söylenmesi halinde aleniyet unsuru gerçekleşmeyeceğinden atılı suçun da yasal unsurları gerçekleşmez.

TCK’nın 112.maddesinin ise ‘Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine, kişinin eğitim ve öğretim hakkını kullanmasına, öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına, engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur’ şeklinde olduğu, şikayet dilekçesinde şüphelilerin eğitim öğretim hakkının kullanılmasını engellediklerine dair iddia bulunmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle evrakın işleme konulmamasına, içtihat gereğince kanun yolu kapalı olmak üzere karar verildi.

İŞTE BELGESİ

SENDİKA NE DİYOR?

Savcılık 13 Aralık 2023’de bu kararı verdi. Şikayette bulunan Eğitim-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Kadem Özbay, savcılığın bu kararıyla ilgili olarak şunları söyledi:

Eğitimi gericileştirmede son ve en tehlikeli araç olan ÇEDES, gerçek yüzünü Karaman’da göstermiştir. Sendikamızın ortaya çıkardığı bu skandallar silsilesine dair hiçbir adım atılamaması da hadiselerin münferit değil sistemli ve planlı olduğunun kanıtı olmuştur. Milli Eğitim Bakanı’nın ‘ÇEDES’ te din görevlileri derse girmeyecek’ demesine rağmen Karaman’da birçok lisede din görevlilerinin derslere girdiği, Karaman Lisesi’nde bir din görevlisinin edebiyat dersine girerek Atatürk’e ve Cumhuriyet’e hakaret ettiği sendikamız tarafından duyurulmuştu. Bu skandalın ardından Bakan’ın sessiz kalması yetmezmiş gibi sendikamızın yaptığı suç duyurusuna da skandal bir yanıt verilmiştir.

HANİ DERSE GİRMEYECEKTİ

Karaman Cumhuriyet Savcısı, ‘Şikayet edilen din görevlisinin hukuka aykırı bir şekilde kamu görevi üstlendiğinden bahsedilemeyeceği, çünkü şikayet edilen din görevlisinin ÇEDES protokolü çerçevesinde Karaman Lisesi’nde derse girdiği’ ifadesiyle Bakanlığın ‘ÇEDES’ te din görevlileri derse girmeyecek’ söyleminin gerçek olmadığını kanıtlamıştır.

‘Atatürk’ün Hatırasına Hakaret suçunun oluşabilmesi için hakaret içeren söylemlerin belirsiz sayıda kişinin duyabileceği bir ortamda söylenmesinin gerekli olduğu, şikâyet konu sözlerin bir sınıfta söylenmesi halinde aleniyet unsuru gerçekleşmeyeceğinden atılı suçun da yasal unsurlarının gerçekleşmediği’ şeklinde izah edilemeyecek bir gerekçeyle de savcılık suç duyurumuzu reddetmiştir.

Yani savcılık, ülkemizin kurucusuna hakaret edilirken sayısı ve yapısı belli olmayan bir kalabalığın buna şahit olması gerektiğini ileri sürüyor. Bu cevap, ister istemez bazı soruları akıllara düşürmektedir: Bu durumda -tıpkı sınıf örneğindeki gibi- belli bir amaçla ve belirli sayıda insanı topladığınız herhangi bir konferans salonunda dilediğinize hakaret edebilir misiniz? Başöğretmenin eğitim neferleri olarak, Eğitim-İş olarak bu karanlığa karşı aydınlanma mücadelemiz kesintisiz olarak devam edecektir.”

Evet, Karaman Lisesi’nde olan durum bazı öğretmenlerin, öğrencilerin cesaretiyle en azından gündeme getirildi. ÇEDES projesi kapsamında din görevlilerinin derse girmeyeceği açıklanmasına rağmen girdikleri ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanı’nın bu olanlardan ya haberi yok, ya da kendisini dinleyen yok. Başka ne denilir?