Bayram; yenilenme, eksikleri, kusurları görme, başkalarına kulak verme umutları ile geldi. Öylesine güzel, ak- pak bir bayram temizliği oldu ki, son 22 yılın bayramlarında yaşadığımız; “İnanan ve İnanmayan- Onlar ve Biz- Melek ve Şeytan- Laik- İslamcı- Yerli ve Yabancı- Milli ve Milli olmayan” türünden ayırımlar bu bayramda kalktı. Bayrama “karşı tarafı da anlayalım” duygusunun yükseldiği bir yenilenme ile girdik.

★★★

Bayramda:.

Ego sıfırlanır.

Gürültü sonlanır.

Patırtı kesilir.

Benliğin, bencilliğin, gürültünün, patırtının yerini dostluk, kardeşlik, eşitlik alır. Benim siz okurlara filozofluk satacak halim yok. Ayrıca size bilgiçlik taslamak için yazıyorum da saymayın. Aklıma geldiği ve yüreğimden döküldüğü gibi yazıyorum: İster dini, ister milli olsun tüm bayramlar, “başkalarına kulak vermek, onları dinlemek, sevinçlerini paylaşmak için” bulunmuş olmalı.

Bayramınız kutlu olsun.

★★★

Bayramın bir hafta öncesinde halk sandıkta “beyaz ihtilal” yaptı. Halk ozanımız Karacaoğlan’ın dediği; “Yaz gelir de Arap atlar yarışır/Bayram gelir kanlı kinli barışır...” duygusuyla bayrama kavuştuk.

Şahane oldu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Bayram’a “özeleştirimi yapacağım” sözleriyle girdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı yeniden kazanan Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu ise; “Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan ile birlikte sosyal projeler geliştirebiliriz” teklifi yaparak; “yeni sayfa açma” mesajı verdi. Kutuplaşmadan beslenenlerin kozunu ellerinden alma arayışlarının yükseldiği bir yeni havayla bayrama girdik.

★★★

Demek istiyorum ki; halkın demokratik seçimi sandıkta; sabırlı ve sevecen bir bayram havası hazırlardı. Sandıktan birinci parti olarak ve partisine birincilik kazandıran lider olarak çıkan Özgür Özel de; “Bayramlar unutmak için var olmalı” dercesine ülkemizde seçim sonrası esmeye başlayan; “bağışla rüzgarına” kapı aralayan sözlerle bayrama giriş yaptı. İktidar gazetesinde iktidar gazetecisine; “Bayram günü sayın cumhurbaşkanını arayacağım. Bayramını tebrik edeceğim... Eskisi gibi ‘ben senin yanına gelmem’ yok. Nerede randevu verirse orada görüşeceğim...” açıklaması yaptı. Bu bayrama; 22 yıllık iktidar gazetesi ve 22 yıl iktidar için yazmış gazetecisinde bile “büyüklenmenin, kibrin, yüksek egonun sıfırlandığı” bir havayla girdik. CHP liderinin sözlerini iktidar gazetesi ilk kez birinci sayfadan manşet haber yaptı.

Az şey mi!

★★★

Bayram fırsatı yine kapı araladı; 4 günlük bayramlar neredeyse son 20 yıldan beri çoğunlukla 9 günlük resmi tatile döndü. İmkanı olanlar, borç bulanlar, kredi çekenler, kredi kartlarına “hayat kısa... yaşayacaksan dört dörtlük yaşa...” diyerek aşırı yüklenmeyi göze alanlar bu bayramda da 9 günlük tatile başladılar.

Göze alamayanlar!

Şehirlerinde kaldı.

Şehirde kalanlar her bayramda olduğu gibi çok pahalı geldiği için çikolata yerine şeker, baklava yerine Sütlü Nuriye almak zorunda kaldı.

★★★

Bunu kim söylemiş, unuttum. Aklımda bayramlarla ilgili şu tanımlama kalmış. Sizinle paylaşayım:

“Yıllar geçiyor.

Geçecek.

Bayramlar geliyor.

Gelecek.

Sabırlı ol.

Sevecen ol.

Erdemini yitirme.

Bayramlar şunun için: Olduğun gibi görün. Ve göründüğün gibi ol. Sevmiyorsan. Sever gibi yapma. Yalana batma. Çalım atma. Tafra savurma. Hükmetmeye kalkma.”

★★★

Tekrar yazayım.

Bu bayram kutuplaşmayı temizleyerek geldi. Bayramınız kutlu olsun!

Her gün haykırmalı!

Başyazarımız Rahmi Turan’ın dün köşesinde “Hapisteki komutanlar için acı bir bayram” başlığıyla; “unutmamamız ve her gün haykırıp hatırlatmamız gereken bir gerçeği” yazdı.  Aynen aktarıyorum: “Cezaevindeki emekli komutanlar 979 gündür cezaevinde yaşam savaşı veriyorlar: E. Orgeneral Çetin Doğan (84 yaşında) E. Orgeneral Fevzi Türkeri (84 yaşında) E. Tümgeneral Temel Özkaynak (80 yaşında) E. Korgeneral Yıldırım Türker (80 yaşında) E. Tümgeneral Erol Özkasnak (79 yaşında) Hepsinin, kalp ve damar hastalıkları, yüksek tansiyon, prostat büyümesi, bel fıtığı gibi ölümcül rahatsızlıkları var. Adli Tıp Kurumu, Çetin Doğan Fevzi Türkeri, Temel Özkaynak paşalara “Kocama hali” raporu da vermiş bulunuyor. Emekli generallerin böyle bir durumda hâlâ cezaevinde tutulmaları gerçekten vicdanları sızlatıyor. E. Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan: Bugün ailem adına sesleniyorum. Ülkemizde idam cezası bundan 20 sene önce kaldırıldı. Ancak, adil olmayan ve siyasal nedenlerle yürütülen yargılama neticesinde eşim aleyhine verilen müebbet hapis cezası, fiilen idam cezasına dönmüş durumdadır. Anayasa’nın cumhurbaşkanına verdiği görev ve yetkiler kapsamında bir karar alınmadığı takdirde, hasta olan eşim, bir kriz anında hastaneye yetiştirilemeyeceği için, idam cezasının infazı hücresinde gerçekleşecektir!’ diyor”. Bu yazıdaki gerçekleri her gün unutmadan haykırmalı.