İndi uçak. Kalktı uçak. Beyaz Fil sahibinin üstüne kayıtlıydı uçak. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’nı bindirdi, Almanya’nın Leipzig kentine taşıdı bu uçak. Leipzig’de Uluslararası
Ulaştırma Formu zirve toplantısı vardı.

Altyapı Bakanı!

Üstyapı kibri.

Üstyapı egosu.

Üstyapı büyüklenmesine tavan yaptırdı; “hayırlı yolculuklar efendim” uğurlamasıyla beyaz fil uçağına yerleşti.

★★★

Aynı saatlerde İstanbul Üsküdar’ın yeni seçilmiş Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, midesine sancılar girmiş kıvranıyordu.

Psikolojikti sancı.

Üsküdar’da aylık geliri net asgari ücretin 3’te birinden az geliri (5.567 TL)  olan hanelerde yaşayan 60 yaş üstü yoksul emekliler için bir yardım kampanyası başlatmıştı. Onlara 5.000 TL pazar desteği veriyordu.

Tutmuştu sözünü.

★★★

Kampanya Altyapı Bakanı’nın özel jet uçağıyla Almanya’ya gittiği gün 24 Mayıs’ta doluyordu. Emekliler Üsküdar’da ve bütün Türkiye’de zor durumdaydılar. Bu yüzden “5.000 TL pazar desteği” büyük ilgi görmüş, uzatılması isteniyordu. Belediye bütçesine yüktü. Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, mide sancıları altında kampanyayı uzatma kararı aldı. Emeklileri bu duruma özel jet uçaklarının sahibi Beyaz Filciler ile onun uçağına binen üstyapı kibirli altyapı bakanlarının iktidarı
getirmişti.

★★★

Beyaz Fil: 

Çoğunlukla halktan toplanan vergi gelirleri, bol bulamaç harcanarak çok pahalıya mâl edilen verimsiz yatırımlara deniyor. Bu ihaleleri de hep eş- dost- partiye yakın işadamlarının şirketleri alıyor. Beyaz Fil yatırımlarının ihalesini alan müteahhitler çok zenginleşiyor, özel jet uçağı sahibi oluyorlar, fakat o ülkede 60 yaş üstü emekliler, belediyenin 5.000 TL pazar desteği dilencisi durumuna düşüyorlar.

★★★

Özel jet uçağının sahibi de son 22 yılda devletten Beyaz Fil yatırımları ihalesi alan bir işadamıydı. Bursa, Adana, Elazığ, Yozgat yurt çapında şehir hastaneleri, arazisi devletten ve
hasta garantili olarak çoğunlukla ona veriliyordu. En son Yeşilköy Havalimanı kapatılınca karşısındaki Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) arazisinin üstüne 1000 odalı tek katlı hastane yapma ihalesi de bu uçağın sahibi işadamının şirketine ihale edilmişti.

★★★

Filciler korundu.

Kollandı, kayırıldı.

Şehir hastanelerinin ihale belgeleri ile yatırım ve işletme dönemine ait sözleşmeler Sayıştay’dan gizlendi. Şehir hastaneleri işleticisine ödemeler kayıt dışı kaldı. Hastanelerin yapımı için alınan dış borçlar halkın dikkatinden kaçırıldı. Şehir hastaneleri işleticisi ile ihaleyi veren devlet arasında bir anlaşmazlık çıkarsa “Türk Mahkemeleri değil Londra’daki tahkim mahkemeleri” yetkili kılındı.

★★★

Hastaneyi yapmayı ve işletmeyi alan özel patron (beyaz filci) sözleşme hükümlerini yerine getirmezse tazminatı yine Sağlık Bakanlığı’nın (yani devlet ve dolasıyla halk) ödemesi yoluna gidildi. Hastane patronları, eksik, kullanışsız, kalitesiz tıbbi cihazları şehir hastanelerine kökleyince kabul komisyonları tutanak tutmadı. Anahtar teslimi hastane projelerinde yapım gecikmesi olunca patrona ceza ödetilmedi. Yapımdaki gecikme de işletme süresinden düşülmedi.

★★★

Ben, yukarıda yazdığım bu bilgileri gizli bir kaynaktan almadım, hepsi gazetelerde bölük- pörçük haber oldu. Ankara’daki 1130 odalı Cumhurbaşkanlığı Külliye Sarayı ile Marmaris Okluk Yerleşke Sarayı’nı, Yargıtay’ın hizmet binasından, Kuzey Marmara Otoyolu’na kadar yüzlerce kalem devlet ihaleli yatırımı da bu özel jetin sahibi beyaz filcinin şirketi alıp yaptı. Beyaz filci, Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) modeliyle 25 yıllığına üstelendiği 5 şehir hastanesinin işletmesini Danimarka kökenli ISS firmasına sattı. Büyük Millet Meclisi’nde; “Bu hastanelerin yapımında 25 liralık iş için devletin bütçesinden 100 lira çıktığı doğru mudur?” sorusu soruldu. Bu soru da geçiştirildi.

★★★

Kalktı uçak.

Bakanlık bütçesinden kiralanmış mıydı? Yoksa “bu uçak senin yoluna feda olsun bakanımız” diye ikram mı edilmişti?

Açıklanmadı.

Emekliler başta olmak üzere yoksul halkın altında ezildiği yüksek enflasyonun artış hızını keseceği sözünü veren Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, “devlet de tasarruf yapacak, özel uçak kiralamalara son verilecek” sözü yere düşmüş çiğ yumurta gibi dağıldı.

Patron ile bakan da tutuklanmazsa sömürge madenciliği bitmez!

Erzincan’da altın madeninde siyanürlü dağ kayınca; “iktidar siyasetçisi- yüksek makam sahibi bürokrat- yabancı şirkete ortak edilmiş iktidara yakın işadamı” yapısının sömürge tipi madenciliği koruyup kolladığı ve bu koruma sonucunda felaketin yaşandığı ortaya çıkmıştı. Mahkeme başladı. Bilirkişi raporları istendi. Tutuklamalar oldu. Yeni bir bilirkişi raporu daha istendi ve bu rapora göre şirketin yerli genel müdürü de tutuklandı. Şirketin yerli ve yabancı patronları ile Erzincan’ın o toprağında “siyanürle altın arama izni veren” tüm bakanlar tutuklanmazsa Türkiye’de sömürge tipi madencilik bitmez. Yabancı ve yerli patronlu şirket, ne kadar altın çıkardı? Türkiye’ye ne ödedi? Vergisini hangi ülkelere verdi? Deprem fay hattı üzerine kurduğu siyanürle altın arama maden ocağının yeri, fay hatları haritasından kimin emriyle silindi? Daha önce siyanür havuzu borusu patladığı halde bu şirkete yeniden kapasite artırım izni kolayca neden ve kimlerin oluruyla verildi? Altıncı şirketin devlete olan 7.2 milyon dolarlık vergi borcunun silinmesinde kim etkili oldu? Şirketin sahipleri ile yerli ortağı patron sorguya niçin çağrılmadı? Bu sorular cevap bekliyor.