Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımızın olduğu bu günlerde, diye başlayacağım yine... Vergi arttıkça, tüm halk olarak sıkıntıları paylaşma oranımız artar. Bak ne şahane...

Kim istemez ki parasından büyük bir dilimin vergi adı altında toplanıp sarayın uçaklarına, korumalarına, yüksek duvarlarına harcanmasın? O ise hiçbir giderini kuruş azaltmasın.

★★★

Milletin kesesinden 500 milyar lira toplanması hedefleniyor ama maalesef yine de yetmiyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın haziran-ağustos dönemi üç aylık iç borçlanma programının tutarı bile 670 milyar lira... Yeni vergi paketi tam olarak çıksa bile 170 milyar lira daha fazla...

Mesele, vergilerin nereye harcandığından çok, kimin için harcandığına dönmüş durumda...

★★★

Artık her yeni vergi paketi duyurusu, sadece mali bir haber değil, aynı zamanda sosyal bir çalkantının habercisi...

Bu, yalnızca bir ekonomi meselesi değil, aynı zamanda bir adalet meselesi... Çünkü vergi adaleti, toplumsal adaletin temel taşlarından biri... “Adalet kavramı” bu toprakları terk edeli çok oldu gerçi...

★★★

İşe yarar mı?

İktidarın göstermelik tasarruf tedbirlerinden sonra vergi paketleriyle istikrar sağlanacağına ikna çabası, günü kurtarmanın ötesinde bir şey değil...

Filmi başa saralım... Neden bütün bunlara ihtiyaç duyuluyor, ona bakalım. Koca bir ülke için bir kişinin karar vermesidir bütün bunların sebebi... Kendisine sorsan ekonomistti!

★★★

Son beş yılda dört Hazine ve Maliye Bakanı, beş Merkez Bankası Başkanı, yedi TÜİK Başkanı değişikliğiyle açıklanan plan ve programlardan geriye ağır bir ekonomik enkaz kaldı.

Sadece bir kişi aynı... Onun da ismi bende saklı... Hayatta tahmin edemezsiniz... Hayır söylemeyeceğim ama hadi bir ipucu vereyim. İsminin baş harfleri R, T ve E...

Ben batırdım Mehmet sıvadı!

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Mayıs 2024 Borçlanma İhalelerinin verilerine göre geçen ay gerçekleştirilen borçlanmalarda ortalama faiz yüzde 38.68 seviyesine ulaştı.

Bu oran 2003 yılının temmuz ayındaki yüzde 40 rekor faizle borçlanmadan 21 yıl sonra gelinen en yüksek borçlanma faizi rekoru...

Tablo şu... Merkezi yönetim borç stoku sadece bir ayda 149 milyar lira daha artarak mayıs ayında 7 trilyon 641 milyar liraya ulaştı.

Esas işin fena tarafı borç stokunun 2 trilyon 997 milyar lira tutarındaki kısmı Türk Lirası, 4 trilyon 644 milyar lira tutarındaki kısmı ise döviz cinsinden...

Bunca aklın alamayacağı devasa sayıları neden yazdım bu satırlara? Durum çok fena, onu anla...

★★★

Sağduyumuzun sesi, özgürlüğümüzün nişanesi, adaletimizin simgesi... Bu durumu sorunca “Ekonomi iyi yolda, aman kimse taş koymaya kalkmasın” deyip geçmesi o kadar normal ki...

Ne diyecek başka? Ben batırdım, Mehmet sıvadı mı? Sonuçta onu bu halk seçti. Yaşananları hak etti. Tek üzüldüğüm ülkenin gençleri... Onların suçları neydi?

Yürümez bu gemi!

Enflasyonun yüzde 75’e ulaştığı süreçte yatırımlardaki gerilemenin yüzde 50’ye yaklaşması ciddi bir kötüleşmeye işaret ediyor. Bunun anlamı ne yerli ne yabancı ülkeye çivi çakıyor.

Mehmet Şimşek’ten geçtim, Erdoğan’ın bizzat söz aldığı Birleşik Arap Emirlikleri Abu Dabi Fonu’ndan yaklaşık 52 milyar dolar yatırım vaadi ile ilgili herhangi bir somut adım bir yıl geçmesine rağmen gelmedi.

Suudi Arabistan, Katar da gömdüler başlarını kuma...

★★★

Haliyle asker Mehmet yine yollarda... Londra’da... Babamızın oğlu değiller ya... Kim bilir ne sözler veriliyor para yollamaları karşılığında...

Çiftçinin anasını ağlattık, asgari ücrete zam yapmadık, kallavi bir vergi paketi hazırladık, size sağlayacağımız yüksek ve risksiz kazanç için ortamı hazırladık. Paranızı garantiye aldık.

Geldi mi tanıdık? Yahu IMF işte... O ne yapacaksa onu yaptık.

★★★

Malı götürdükten sonra diyecekleri belli... “Gidiyorum ben, sen hoşça kal...” Haliyle bugünlerin yarınları var. Zamanla yalnızlık başlar... Yola çıkar pişmanlıklar...

Nitekim bu manzarada, zaten kırılgan olan ekonomik yapı, adeta bir kum saati gibi sürekli üstüne eklenen yüklerle daha da zorlanıyor.

★★★

Bir yanda yüksek enflasyon, diğer yanda yatırımlarda ciddi düşüşler... Ekonomik istikrar arayışı içindeyken, her geçen gün umutlarımız biraz daha tükeniyor.

Ve bu tükeniş, ne yazık ki sadece rakamlarla sınırlı kalmıyor. Bu, sadece bir bekleme oyunu mu, yoksa daha büyük bir hayal kırıklığı mı? Bence “b” şıkkı...