DİSK ‘gelirde adalet, vergide adalet’ için İstanbul’dan Ankara’ya yürüdü. Amaç, vergi yükü omuzlarına yüklenen işçinin, emeklinin, yoksulun yani milyonların sesini duyurabilmekti.

Kafaya göre at koşturanlar duydu mu? Hiç sanmıyorum. Onlara bu sesler vızıltı gibi geliyor çünkü!

Fakat seslere kulak verenlerin hazırladığı bir rapor var, ‘zenginsever’ idarecileri olan ülkelere ayna tutuyor. Bakın, durumumuzu görün...

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) üyeyiz. İşte bu örgüte göre ‘en adaletsiz vergi sistemine’ sahip ülke Türkiye!

Bizdeki sistem sermayeye çalışıyor! Mesela devlet zengin fakir falan gözetmeden herkesten tükettikleri üzerinden KDV ve ÖTV yani dolaylı vergi kesiyor. Vergi gelirleri içindeki dolaylı vergilerin payında da birinci yine Türkiye!

İyice anlaşılması için başka örnek vereyim... Gelir vergisi, şirket karları ve sermaye gelirlerinden alınan doğrudan vergiler OECD genelinde yüzde 12 iken Türkiye’de sadece yüzde 5.5!

Gayet açık aslında... Bizdekiler para babalarını desteklerken, bütçe açıklarını milyonlarca sıradan yurttaştan aldığı vergilerle kapatmayı tercih ediyor.

Tercih mühim!

Ülkeler tercihleri ile kaderlerini belirliyor.

OECD üyesi Türkiye’de yüzde 5.5 olan doğrudan vergi oranı Norveç’te ise yüzde 20.4! Tercihini zenginden daha çok, geliri düşük olandan daha az vergi almaktan yana kullanan Norveç, vergi sistemi en adil ülke...

Norveç gibi olalım demiyoruz ama bari elinizi vicdanınıza koyup adil olun!

Türkiye’yi yönetenler yapar mı?

Bunca yıldır yapmadı, bundan sonra da yapmayacak.

Nereden mi biliyorum?

2002’den itibaren gelir vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki oranı düzenli olarak azaldı da oradan! Düşüre düşüre gelir vergisinin toplam vergiler içindeki payını yüzde 13’e kadar indirdiler. Buna karşılık vergiyi fakiri fukarası, işsizi emeklisi tüketiciye yüklediler. Böylece vergi toplamak için mükellefin peşinden koşmayı da, para harcamayı da bıraktılar.

Bakın 2002’de devlet 100 liralık vergi toplamak için 72 kuruş harcıyordu. 2022 yılında aynı tutarda vergi için sadece 34 kuruş harcanıyor artık! Çünkü yağ alıyorsun vergi, ekmek alıyorsun vergi, bebek bezi alıyorsun vergi, çay içiyorsun vergi, külüstür arabana benzin alıyorsun vergi, o aracı yanlış yerde park edersen ceza ödüyorsun vergi...

Dünya Eşitsizlik Raporu’na göre Türkiye’de en zengin yüzde 10, tüm gelirin yüzde 54’ünü alıyor. En yoksul yüzde 50’nin payı mı? Sadece yüzde 12!

Bizdeki gibi yapmayan, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alan, yükü dar gelirlinin sırtına vurmayan ülkelerden biri de Belçika.

Diyeceksin ki kardeşim Norveç, Belçika gibi zengin ülkelerden örnek verme bize.

Ama zenginlikle alakası yok. İşin özünde ahlak var!

Belçika’da 700 milyon euro servete sahip ülkenin en zenginlerinden biri olan iş insanı Guido Dumarey ‘para bende ..k gibi, istediğimi yaparım’ diye düşünmüş olacak ki trafik suçları ve inşaat kurallarını ihlalden defalarca ceza yemiş ve ödememiş. Dava açılmış tabi. Savcı cezaların toplamı olarak 10 bin euro hesap çıkarmış.

Dumarey’in avukatları bu paraya bile itiraz ederken, Belçika’nın Gent şehrindeki bir yargıç ‘dur bakalım yok öyle yağma’ diyerek 10 binin 16 kat fazlası 160 bin euro istedi!

Yargıç gerekçesinde, “Sanık yıllık 20 milyon euro geliri olduğunu belirtti. Bu onun cesaretini açıklıyor ama bizi bağlamaz. Cezayı 10 binden 160 bin euroya yükselttim” dedi.

Diyebildi çünkü sadece Belçika’da değil Almanya, İspanya, İsviçre, Fransa, Portekiz gibi ülkelerde durum bu... Yargıçlar, tıpkı ülkeyi yöneten hükümetler gibi geliri düşük olanlardan az, yüksek olanlardan daha çok almayı tercih ediyor. Finlandiya mesela ‘gelire bağlı vergi ve ceza sistemini’ ilk uygulayan ülke. 1921’den günümüze trafik cezalarında gelir durumu dikkate alınıyor.

Bu ülkelerde olan ama bizde olmayan şey?

Çok basit, adalet!

Dün DİSK yürüdü, yarın kim bilir kimler yürüyecek Ankara’ya. Tercihlerini gözden geçirmezse bu millet, değil 450 kilometre ötedeki Ankara’ya 4 bin kilometre uzaktaki Fizan’a yürüse kaç yazar?