28 ŞUBAT DAVASIYLA İLGİLİ İLK KEZ OKUYACAKSINIZ

“... Meğerse Tamer Tatar, yaklaşık üç yıldır, İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 2021/181 sayılı dosyada FETÖ’den yargılanıyormuş. Yapılan soruşturmada, FETÖ mensuplarıyla düzenli toplantıları tespit edilmiş. FETÖ lideri Gülen’in çağrısının hemen ardından binlerce lirayı Bank Asya’ya yatırmış. Tatar, FETÖ’nün Kimse Yok Mu Derneği’nin uluslararası çalışmalarında görev alıyormuş. FETÖ’nün kapatılan dernekleriyle ABD’de ‘malum’ ziyaretler gerçekleştirmiş. Tatar hakkında, 28 Şubat davası bittikten sonra, 26 Nisan 2021’de, FETÖ üyeliği suçlamasıyla, sessiz sedasız dava açılmış.”

Bu bilgiyi Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, 8 Ocak’ta köşesinden paylaşmış ve mahkemenin, 11 Ekim 2023’te, Tatar’a “örgüte (FETÖ) bilerek ve isteyerek yardım” suçundan ceza verdiği ortaya çıkmıştı. Beş yıl alan Tatar’ın cezası, 2 yıl 1 aya indirildi. Cezası kesinleşene kadar da yurtdışı yasağı konuldu.

Evet... “Hayatı belirleyen bilinç değil, bilinci belirleyen hayattır. Bilinç yalnız belirlenmiş değil aynı zamanda tarihin somut akışı içinde belirleyicidir ve dolayısıyla tarihsel yaşama kök salmıştır” dedi Karl Marks.

Biz de “somut”, “yaşanmış” ve “hakikat” üzerinden anlatalım.

84 yaşındaki Doğan’ın sağlık durumu da iyi değil.

Dün yazdım, aylar önce yazdım, iki yıl önce yazdım. 28 Şubat soruşturmasının dayanağı olarak gösterilen ve Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “delil” olarak kabul ettiği 5 No’lu CD, DVD ve belgeler, Ahmet Yılmaz isimli bir kişi tarafından 19 Aralık 2011’de Fetullahçı olduğu iddiasıyla TSK’dan ihraç edilen göz doktoru Tamer Tatar’a kargo ile gönderildi. Tatar, 20 Aralık 2011’de kargoyu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Savcı Hüseyin Ayar’a iletti. Ayar da bu belgeleri şimdi FETÖ’den firari olan eski Başsavcıvekili Fikret Seçen’e teslim etti. Seçen de 21 Aralık 2012’de belgeleri Özel Yetkili Savcı Mustafa Bilgili’ye özel kurye ile gönderdi. Sonra da bu sahte CD üzerinden yargılamalar yapıldı, hüküm verildi. Bilirkişi raporları, 5 No’lu CD’nin sahteliğine hükmetmesine rağmen oldu yaşananlar.

Çetin Paşa’nın mesajı ve savunması

Dün... Çetin Doğan Paşa’nın eşi Nilgül Doğan’dan şu mesajı aldım:

“Bu arada Tamer Tatar hakkında kamuoyuna pek yansımayan bilgi ve gelişmeyi de size iletmek istedim: Çetin, TSK’dan Gülen mensubiyeti nedeniyle ihraç edilen Tamer Tatar’ın 2007-2014 yıllarına ait iletişim kayıtlarının tespit edilmesi için mahkemeye başvurdu ve isteği reddedildi. Tamer Tatar, silahlı terör örgütüne üye olmamakla beraber, bu örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan yargılandığı İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından beş yıl hapisle cezalandırıldı. Söz konusu kararda Tatar’ın FETÖ’cü kurum ve kişilerle iletişim bilgilerinin tamamı da yer almış.”

Evet... 32. Ağır Ceza Mahkemesi Tatar hakkında, 28 Şubat davası bittikten sonra, 26 Nisan 2021’de, FETÖ üyeliği suçlamasıyla, sessiz sedasız dava açtı. 11 Ekim 2023’te, Tatar’a “örgüte (FETÖ) bilerek ve isteyerek yardım” suçundan ceza verdi. Ancak; Çetin Paşa, 28 Şubat davasının görüldüğü Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nden “Tamer Tatar’ın 2007-2014 yıllarına ait iletişim kayıtlarının tespit edilmesini” 2018’de istedi. Mahkemeyse bu talebi reddetti. Eğer o günlerde mahkeme bunu kabul etseydi 28 Şubat davasının Fetullah eliyle kurgulanmış bir dava olduğu ortaya çıkacaktı.

O zaman dört yıl öncesine dönelim.

Tarih 14 Şubat 2018.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 28 Şubat davasının 99’uncu celsesinde savunma veren Çetin Doğan, 116 sayfalık yazılı savunmasında delillerdeki sahtelikleri belgeledi. “28 Şubat davasındaki sahte deliller ve bunların gerçek belgelerle harmanlanma biçimi, Balyoz kumpas davasına çok benzerdir” diyen Doğan, “Balyoz Kumpas davasında Mehmet Baransu’nun oynadığı rolü, “Batı Çalışma Grubu-28 Şubat” iddianamesi ile açılan davada, Fethullah Gülen Cemaati mensubiyeti sabit olduğu için TSK’dan ilişiği kesilen Tamer Tatar üstlenmiştir” ifadelerini kullandı.

Çetin Paşa dedi ki:

28 Şubat iddianamesindeki sahte delillerin ayrıntılarına girmeden önce bu delillerin ortak özelliklerini ortaya koymak istiyorum:

Balyoz davasının kurgusunda kullanılan 11 numaralı sahte CD’nin yerini 28 Şubat davasında Genelkurmay antetli 5 numaralı CD almıştır. Tamamı ıslak imzasız olan ve de yetkili makam tarafından onaylı suretleri bulunmayan suç unsuru sahte belgeler, tümüyle bir CD’ye kayıt edilmiş dijitallerden oluşmaktadır.

Sanık avukatlarınca söz konusu CD’nin seri numarası üzerinden yapılan araştırma sonucunda, bu Genelkurmay antetli CD’nin boş olarak Haziran 2007 tarihinde Genelkurmay Muhabere Bilgi Sistemler Başkanlığı deposundan çalındığı ortaya çıkmıştır. CD’nin kim tarafından çalınarak dışarıya çıkartıldığı konusunda Genelkurmay Başkanlığınca araştırma başlatılmış, ancak araştırma sonucu öğrenilememiştir.

Balyoz davasında da olduğu gibi söz konusu CD’ye sahte belgelerle birlikte suç unsuru olmayan gerçek belgeler de taranarak yüklenmiş, bu suretle sahte belgeler için gerçek sanısı uyandırılmak istenmiştir.

Balyoz Kumpas davasında Mehmet Baransu’nun oynadığı rolü, “Batı Çalışma Grubu-28 Şubat” iddianamesi ile açılan davada, Fethullah Gülen Cemaati mensubiyeti sabit olduğu için TSK’dan ilişiği kesilen Tamer Tatar üstlenmiştir.

Balyoz davasında olduğu gibi sahte delilleri esas alarak iddianameyi hazırlayan, davayı açan, sanıkların tutuklanmalarına ve tutukluluklarının devamına karar veren toplam 5 savcı ve 12 hakim, şu anda ya meslekten ihraç edilmiştir, ya tutuklu olarak bulunmaktadır, ya da firardadır.

Eski savcı Mustafa Bilgili’nin Genelkurmay antetli 5 numaralı CD’yi ‘usulen’ inceletmek için tayin ettiği TÜBİTAK üyesi üç bilirkişi de meslekten ihraç edilmiştir. Bu meyanda sanıkların ortak talepleri doğrultusunda Mahkemenizce tayin edilen Bilirkişi Heyeti ise CD’de manipülatif bulgular saptayarak CD’deki belgelerin hukuki açıdan delil niteliği bulunmadığı yönünde rapor vermiştir.

Savcılık 28 Şubat Davasının kotarılmasında Genelkurmay Başkanlığı Karargahının belli birimlerinde görevli personel ile aktif iş birliği yapmıştır.

Dava soruşturmasının yapıldığı 2011-2013 döneminde eski savcı Mustafa Bilgili ile iş birliğinde bulunan personelin tümü, 15 Temmuz darbe girişimi ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantılı oldukları için TSK’den ihraç edilmişlerdir. Bunlar soruşturma döneminde Genelkurmay Adli Müşavirliği, Genel Sekreterliği ve Personel Başkanlığında görev yapan personeldir.

“Balyoz kumpasına çok benzer bir dava”

Çetin Doğan savunmasında şu tespitlerine de yer verdi:

“Sonuç olarak, 28 Şubat davasındaki sahte deliller ve bunların gerçek belgelerle harmanlanma biçimi, Balyoz kumpas davasına çok benzerdir. Davanın kotarılmasında TSK içinden ve TÜBİTAK gibi kurumlardan seçme personelle yapılan iş birliğine de yine Balyoz davasından aşinayız. İddianamenin altında imzası olan eski savcı Mustafa Bilgili’nin ‘seçmece’ bilirkişiler ataması, iddianamede gerçekleri çarpıtması, lehte olan delilleri hariç tutması, aleni yalan beyanda bulunması gibi hukuk dışı davranış ve tutumları, Balyoz iddianamesini hazırlayan savcılarınınki ile birebir aynıdır. Neticede, bu iddianamenin mimarı olan bu kişi, meslekten ihraç edilmiştir ve de FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu bulunmaktadır...”

SONUÇ: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 28 Şubat hükümlülerinin ya da sanıklarının “Tamer Tatar’ı araştırın” talebini inceleseydi bugün davanın seyri bambaşka olabilirdi.