Trafik cezaları aldı başını gidiyor diyorlar ama bence hâlâ yeterli değil. Denetlemeler hiç yeterli değil. Arada ağa kim düşerse. Şöyle bir bakalım 2024 trafik cezalarına:

Ehliyetsiz araç kullanma: 12.978 TL

Alkollü araç kullanma: İlk yakalanmada 6.440 TL, ikinci yakalanmada 8.075 TL, üçüncü ve sonraki yakalanmalarda 12.978 TL

Emniyet kemeri takmama: 691 TL

Hız sınırını aşma: %10-%30 aşımında 1.508 TL, %30-%50 aşımında 3.136 TL, %50'den fazla aşımında 6.440 TL

Kırmızı ışıkta geçme: 1.507 TL

Seyir halinde cep telefonu kullanma: 1.507 TL

Çakar veya siren kullanma: 6.440 TL

Uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi altında araç kullanma: 33.240 TL

Gördüğünüz gibi, ceza miktarları aslında hiç fena değil. Ama her gün trafikte telefonla konuşan insanlar görüyorum. Demek ki denetlemeler yeterli değil!

Engelliler için ayrılmış yere park etme cezası 1.383 TL. Eminim çoğu vatandaş bunun bir cezası dahi olduğunu bilmiyor. Halkımızda zaten en öne, kapıya en yakın yere park etme hastalığı var. Engelli yerlerine park etmeyenlere enayi gözüyle bakıyorlar.

Geçenlerde bir AVM otoparkında engelli yerine park eden arabadan bir baba oğul indi. Adam oğluna, "Biraz topallayarak yürüyeyim bari de bir şey demesinler" dedi. Oysa, engelli bireylerin bu özel park yerlerini kullanabilmeleri için, yetkili kurumlar tarafından verilen ve aracın ön camında görünür bir şekilde yerleştirilmiş engelli park kartına sahip olmaları gerekiyor. Engelli park yerleri, yalnızca fiziksel engeli bulunan ve bu durumu resmi olarak belgelendirmiş bireyler tarafından kullanılabilir. Öyle topallıyorsun diye arabanı engelli yerine park edemezsin.

Çakar veya siren kullanma cezası da var, ama trafikte neredeyse çakarsız araç yok! İnternette baktım, çakarların fiyatları 400-800 TL arası, neredeyse bedava! Bir ara denetleniyordu ama bu denetlemeler sadece "bir ara" olunca yaptırımı olmuyor doğal olarak. Şimdi trafiğe çıkın, Sarıyer'den Beşiktaş’a giderken en az 10 tane görürsünüz. Hele iş çıkışlarında daha fazla. Başa bela almamak için bunlara bir şey de söyleyemiyorsunuz. Öylece kuzu gibi yol verip, içinizden şişiyorsunuz.

Bir de şu hız sınırı meselesi var. Mesela, şehirler arası yolculuklarda paralı yoldan gitmiyorsanız tam bir eziyet. Otobanda 120 ile giderken bir bakıyorsunuz hız sınırı birden 90’a iniyor, sonra 70 oluyor. Doksana ineyim derken aniden frene basıyorsunuz, bir bakıyorsunuz 50 olmuş. Sağa sola bakıyorsunuz bir şey mi var diye, ama hiçbir şey yok, sadece tarla. Peki bu 50 kilometrelik sınır nerede bitiyor? Bunun da bir işareti yok. Yanınızdan giden araçlar hızlanınca, siz de hızlanıyorsunuz. Özellikle Çanakkale Ezine bölgesi bir felaket. 50 kilometreye sabitlenmiş. Bu hız limitlerini büyük ihtimalle masa başında oturan, hiç araba kullanmamış insanlar belirliyor.

Bir başka konu da ara sokaklardan araba çekme meselesi. Eğer arabanız trafiğin ortasında bozulursa kendi imkanlarınızla çektirmeye çalışıyorsunuz, trafik ilgilenmiyor. Ama arabanızı trafiği engellemeyecek şekilde bir ara sokağa veya geniş bir yere park ederseniz, döndüğünüzde yerinde bulamama şansınız var. Mesela ben çalıştığım okulun yan sokağına bırakmıştım arabamı, bir çıktım araba yok! Çalındı mı? Çekildi mi? Çekildiyse nereye çekildi? Oradaki esnafa ya da taksi durağına sorup öğreniyorsunuz! Yanınızda oraya gidecek kadar para var mı? Bulabilecek misiniz? Arabada önemli, acil kullanılması gereken bir şey var mı? Kimsenin umurunda değil.

Bunun bir uygulaması var, e-Devlet'ten giriyorsun, araban nereye çekilmiş öğrenebiliyorsun dediler. Girdim, plakamı yazdım, hiçbir araba çekilme bilgisi yok. Acaba çalındı mı diye düşünmeye başladım. Neyse, atladım bir taksiye gittim o civarda çekilen araçların götürüldüğü otoparka. Arabamı benden izinsiz bir şekilde çektikleri için, çekici; ayrıca otoparka koydukları için otopark parası öderken öyle bir gürültü duyduk ki! Yeni araba getiren çekici, arabayı indirirken arkadaki araca çarpmış. Hiç umursamadılar bile. Biraz öne geldi çekici, çektiği aracı lang diye bıraktı gitti. "Siz arabaları böyle mi çekip, bırakıyorsunuz?" dedim, sadece ters ters baktı. Cevap bile vermedi. "Otopark parasını nakit alıyoruz" dedi. Trafik cezası ve puanı bunlardan ayrı tabii.

İzinsiz araba çekilmesi, birçok kişi tarafından insan haklarına aykırı olarak değerlendiriliyor. Bir araba alabilmek için insanlar yıllarca çalışıyor ve sen onu gayet lakayt bir şekilde kaldırıp çekiyorsun, sonra da dikkat etmeden bir otoparka atıyorsun ve hiçbir bildirim de bırakmıyorsun!

Avrupa'da da benzer uygulamalar mevcut, ancak genellikle daha düzenli ve bilgilendirici bir şekilde yapılıyor. Örneğin araç çekildiğinde, sürücüye araç çekme işlemi hakkında anında bilgi verilir. Bu genellikle aracın çekildiği yerin yakınlarına bırakılan bir not veya doğrudan SMS/e-posta ile yapılır. Buna ek olarak, araçları çekilen sürücüler, herhangi bir haksızlık veya zarar durumunda şikâyet edebilir ve tazminat talep edebilirler. Burada kimi kime şikâyet edeceksin?

Ayrıca, bu duyarlılık hep uygulansa amenna. Ben bir daha oraya arabamı park etmedim ama aynı sokakta okulumuzun otopark girişine her gün neredeyse iki araç park ediyor. Bir keresinde okulun girişinin önüne park etmiş adama "Buraya park edemezsiniz" dedim, "Park etmedim ki, içindeyim, manyak mısın?" dedi. Bir başkası "Buradan geçersin, geri sağ yap" dedi. Çoğu zaman da bırakıp gitmiş oluyorlar tabii… Biz trafiği aradık, şikâyet ettik, bir gün gelip çekmediler. "Resim çekip yollayın bize" dediler. Demek bu da kısmet meselesi. Benden sonra hiç araç çekildiğini görmedim!

***

Gelelim motosikletlere… Trafikte onca arabanın üst üste olduğu yetmezmiş gibi, bir de hiçbir kural tanımayan motosikletler yok mu? Güya motosiklet ve scooterlar, diğer motorlu taşıtlarla aynı trafik kurallarına uymak zorunda. Tam biraz yol açılmış, efendi efendi giderken birden nereden çıktığı belli olmayan bir şey önünüze atlayıveriyor! Kaç kere öyle panik olup frene bastım, az daha kaza yapacaktım. Sağdan soldan fırlayıp deli gibi gidiyorlar. Ters yönden gideni var, girilmezden gireni var… Sadece arabalara değil, yayalara da terör estiriyor bunlar! Kaldırımda yürürken arkanızdan veya yanınızdan ansızın bir motosikletli çıkıp, üzerinize doğru gelebiliyor! Yollar da onların, kaldırımlar da... Kafalarına göre takılıyorlar!

 Yurt dışında yollarda asla kedi köpek göremezseniz diye yırtınıyorlar ya! İşte aynı yurtdışında yaya kaldırımında giden bir motosikletli görmeniz de imkânsız.

"Türkiye'de motosiklet ve scooterlar, diğer motorlu taşıtlarla aynı trafik kurallarına tabidir" diye yazıyor kanunda. Ama uygulamada bu kurallara uyan pek yok. İstedikleri yerden gidip, istedikleri yerden dönüyorlar. İki sene önce ters yönden gelen bir motosiklet elimdeki torbaya takıldı ve beni sürükledi. Omzumda oluşan iki yırtık nedeniyle ameliyat olmak zorunda kaldım ve aylarca acısını çektim.

Motosiklet ve benzeri araçlar kullanmak için de ehliyet gerekiyor. Motorun büyüklüğüne ve gücüne göre yaş sınırlaması değişiyor. Ama ben eminim ki kullananların çoğunda ehliyet yok. 2024 yılında ehliyetsiz motosiklet kullanan sürücülere 12.978 TL para cezası uygulanıyormuş.

"Motosiklet ve scooter kullanıcıları için kask kullanımı zorunlu. Motosikletlerde ve scooterlarda, sürücü dışında sadece bir yolcu taşınabilir ve yolcunun da kask takması zorunludur. Kask takmayan sürücüler 951 TL para cezasına çarptırılır." Kural bu! Şaka gibi, kasksız, çoluk çocuk biniyorlar, her gün onlarcasını görüyoruz. Hele arkada oturanların çoğu kask takmıyor!

Motosiklet ve scooterlar için kırmızı ışıkta geçmenin cezası 1.507 TL. Duranı görmedim henüz!

Motosiklet ve scooterlar için yanlış yere park etme cezası 1.507 TL. Valla her yere park ediyorlar. Tam da orta yere. Yer bulamazlarsa arabaların önüne arkasına bir yere sıkışıyorlar. Parktan çıkamıyorsun.

Karayolları Trafik Kanunu: "Yayaların güvenliğini sağlamak amacıyla kaldırımlar ve yayalara ayrılmış bölgelerde motorlu araç kullanımı yasaktır. Bu yasağa uymayan sürücüler trafik cezası ile karşı karşıya kalır" diyor. Uygulanıyor mu? Kim denetliyor? Bodrum’da sadece yayalara ait yürüyüş yolunda kaç kere kavga ettik. Şikâyet ettik. Kimsenin umurunda olmadı.

İstanbul’da da durum farklı değil. Mutlaka denk gelmişsinizdir. Daha dün Fatih Altaylı, kaldırımda yürürken bir motosikletin çarptığını anlattı. Utanmadan bir de üzerine küfretmiş. Kaldırımda ve yayalara ait bölgelerde araç kullanma cezası, 2024 yılı itibarıyla 1.508 TL. Ancak, bu cezaların caydırıcı olmadığı veya yeterince uygulanmadığı ortada.

Aslında motosikletli kuryelere hem kızıyor hem de üzülüyorum. Herhangi bir kaza anında dikkatsizliklerinin bedelini canlarıyla ödüyorlar. Karşı tarafı da hayat boyu çekecekleri vicdan azabıyla bırakıyorlar! İki tarafa da yazık!

Özellikle kuryeler bu çarpık düzenin kurbanları. Ekmek parası kazanacağım diye kelle koltukta bir şeyleri bir yerlere yetiştirmeye çalışıyorlar. Çoğunun sigortası bile yok! Çalıştıkları iş yerleri onları kısıtlı sürelerde bir yerlerde olmaları için zorluyor. Cezalarsa sadece kazayı yapanı bağlıyor. Oysa bu durumdan şirketler de sorumlu olsa ve ciddi cezalar ödeseler, durum böyle mi olur!

Mutlaka yeni düzenlemeler ve sıkı denetimler yapılmalı. Trafikte güvenlik ve düzen sağlanmalı. Unutmayalım ki her kural ihlali bir insanın hayatına, bir ailenin huzuruna mal olabilir. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Bu yüzden trafik denetimlerinin hakkıyla ve sık yapılması şart.