Tarih 6 Haziran 2017...
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, 15 Temmuz’dan önce Ahmet Zeki Üçok ile görüştüğünü, TSK içerisindeki en güçlü grubun halen “FETÖ” olduğunu ve koşullar gerçekleşirse darbe olabileceğini söylediğini yazdı. Ahmet Hakan “FETÖ 15 Haziran’da darbe yapabilir mi?” başlıklı yazısında “15 Haziran’da darbe olabilir” iddiaları ile ilgili yine Ahmet Zeki Üçok’un görüşlerini aldığını aktardı. Üçok, Ahmet Hakan’ın “FETÖ bugün de darbe yapacak potansiyele sahip mi? Beli kırılmadı mı? 15 Haziran’da darbe... Olabilir mi böyle bir şey?” sorularına şu yanıtları vermiş: “Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki en güçlü grup halen FETÖ’dür. Koşullar gerçekleşirse... TSK darbe yapabilir. Darbe için (Cumhurbaşkanı’na suikast) falan gibi gerekçeler ileri sürebilirler. Böyle bir darbede en güçlü, en etkin grup FETÖ olur. Ama darbe yapacak hiçbir grup tarih vermez. Bu adamın uyarılarını 15 Temmuz’dan önce kimse dikkate almamıştı. Bari 15 Haziran’dan önce dikkate alınsın.”
Neden Üçok’la başladım? Çünkü; bu perşembe günü Meclis’te Milli Savunma Komisyonu gündemine gelmesi beklenen 60 maddeden oluşan torba kanun önemli. 60 maddenin ikinci maddesinde deniyor ki: “Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kadrolarında görev yaptıktan sonra emekli olanların askerlik mesleğinde elde ettikleri rütbe ve unvanları kullanarak MSB görev sahasına ilişkin açıklama yapmak için MSB’den izin almaları...”
Konuyu CHP Genel Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda emekli bir subay olan Yankı Bağcıoğlu’na sordum. Bağcıoğlu dedi ki: “Değişiklik ile 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 95’nci maddesi 3’ncü fıkrasında değişiklik yapılmasını içermektedir. Yani halihazırda 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu zaten görevde olan bir askeri personelin izin almadan açıklama yapmasını hapis cezası ile cezalandıracak şekilde düzenlenmiştir. Değişiklikteki amaç ‘emekli olmuş ve artık askerlik mesleği ile ilişiği kalmamış’ kişilerin de bu madde kapsamına alınmasıdır. Düzenleme ile artık sivil olan şahısların Askeri Ceza Kanunu’na tabi olarak ceza almasına neden olacaktır. İktidar, AB uyum yasaları ve demokratikleşme gerekleriyle sivil şahısların Askeri Ceza Kanunu’na göre yargılanmasına son verdiğini övünerek ifade ederken şimdi tekrar sivil şahısların Askeri Ceza Kanunu’na göre yargılanmasının yolunu açan bir düzenleme yapmaktadır.”
“Zaten gerekli ceza sınırları var”
Yankı Bağcıoğlu’na göre, bu düzenlemenin asıl amacı bir sansür yasasının da devreye girmesi. Nasıl mı? Emekli Tümamiral Bağcıoğlu’ndan dinleyelim: “Son günlerde sıkça tartışılan ‘Etki Ajanlığı’ düzenlemesinin ilk uygulaması emekli askerler ya da emekli askeri akademisyenler için uygulanmaya çalışılmaktadır. Elbette ki emekli askerlerin çeşitli basın yayın organlarında ‘Harekat emniyeti, istihbarata karşı koyma, TSK birliklerinin bekası, tertiplenmesi, teşkilat yapısı ve harekat planları gibi’ gizlilik içeren konularda önceki meslekleri itibariyle vakıf oldukları bilgileri paylaşması kabul edilemez. Zaten böyle bir paylaşım yapılması durumunda mevcut kanuni düzenlemelere göre bu kişiler hakkında gerekli adli ve idari tedbirler alınmaktadır. Yani TCK’nın 258, 301 ve 336’ncı maddeleri yapmış oldukları açıklamalarla gizli bilgileri açıklayan y ada hakaret/aşağılama içeren eylemleri cezalandırmaktadır. Ayrıca 2531 sayılı Kamu Görevinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkındaki Kanun da bu konudaki gerekli ceza sınırlarını zaten belirlenmiştir.”
Bir konunun altını çiziyor Yankı Bağcıoğlu:
“Zira emekli asker şahısların yapmış olduğu açıklamaları ile bu maddeyi ihlalleri durumunda TSK İç Hizmet Yönetmeliğinin ilgili hükümleri (Madde 128 ve madde 664) gereğince askeri sosyal tesislere girişleri yasaklanmaktadır. Yine geçmiş döneminde Montrö Sözleşmesine ilişkin açıklamaları sebebiyle çok sayıda amiral hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, askeri tesislere girişleri yasaklanmıştır. Ancak yapılan yargılamalarda beraat ettikleri gibi askeri tesislere giriş yasakları da muhtelif idare mahkemelerince ‘ifade özgürlüğüne’ aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Emekli asker şahıslar hakkında yapılması planlanan bu düzenleme basın ve ifade özgürlüğü, sansür yasağı gibi Anayasal hakların ihlali anlamına gelecek ve kanun teklifi yasalaşsa dahi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilecektir.”
“İktidara yakın askerlere ses çıkarılmıyor”
Yankı Bağcıoğlu’na göre; bu düzenlemenin kabulü yakın gelecekte örneğin emekli büyükelçilerin dış politikaya, emekli profesörlerin çalışma alanlarına ilişkin açıklama yapmasının Dışişleri Bakanlığı ya da YÖK müsaadesine bağlı olması gibi düzenlemelerin yapılmasına da neden olabilir: “Üstelik madde sadece açıklama yapmayı değil aynı zamanda beyanat vermek, yazı yazmak ve sair suretle açıklamada bulunmak gibi geniş bir kısıtlamaya neden olacağından bu alanda yapılacak akademik çalışmaların da MSB iznine bağlı olması sonucunu doğuracak, bu alana ilişkin akademik özgürlük sona erecektir.”
Peki burada amaç ne?
CHP’de siyaset yapan emekli komutan diyor ki:
Düzenleme ile TSK’da yıllarca görev yapmış ve belli rütbelere ulaşmış komutanların bu rütbe ve unvanlarını kullanmalarının önüne geçilmesi, yapacakları her türlü görüş açıklaması öncesinde MSB’de izin istemeleri, eylemleri ile suç işlemeseler dahi sürekli sırf izin almadan açıklama yaptıkları için ceza tehdidi altında kalmaları ve tedirginlik yaşamaları amaçlanmaktadır. Diğer yandan iktidara yakın görüşte olan ya da iktidarın istediği yönde yayın, beyan, açıklama ve yazı yazan emekli askerler bu faaliyetlerini sürdürmeye devam ederken en ufak bir eleştiri getiren emekli askerler yargılanma ve hapis cezası alma tehdidi altında kalacak, böylelikle muhalif tüm sesler susturulacak.”