Son resmi bilgiler de yayınlandı. Bu iktidar döneminde Türkiye’de dünyanın parmak ısıracağı yönetim becerisi(!) ortaya çıktı. Çocuk doğumu azaldı. Çocukları okutacak öğretmenler içinde de “atanamayan öğretmen sayısı” patlama yaptı.

Mucize planlama.
Pırlanta yönetim.
Kusursuz kalkınma.
Bu iktidar başardı(!)

★★★

22 yıldır yargı, yasama, yürütme, basın, ordu, polis, din, diyanet, sermaye, bürokratik oligarşi, bütün güçleri, tek elde toplamış iktidar: Cumhuriyet dönemi kurulanlar dahil her şeyi yabancılara sattı, yetmedi dış borcu da büyüttü; harcadı, savurdu, kendi zenginlerini peydahladı; iç soygun yapan talan düzeni kurdu, Avrupa’da en adaletsiz servet ve gelir dağılımının Türkiye’de olduğu ortaya çıktı; bu yönetim yüksek yapışkan enflasyon ile yüksek yapışkan cari açık yarattı.

★★★

Öbür yandan da doğan çocuklar okul yaşına gelince onları eğitecek öğretmen sayısını planlayamadı. Çocuk doğumu azaldı. İşsiz öğretmen çoğaldı.

Anneyi mi suçlamalı.
Babayı mı kınamalı.

Atama isteyen öğretmenleri, zaten meydanlarda polislere dövdürüyorlar. Albert Einstein’ in bir sözü var: “Öğretmen ihmal edildiğinde o ülke intihar ediyor demektir”

★★★

Dün de Ankara’da yine Milli Eğitim Bakanlığı’na yürüyen öğretmenler; “asgari ücretle çalışmak istemiyoruz” diye bağırdılar. Polis, öğretmenlere müdahale etti. Öte yandan, “atanmayan öğretmenler sayısı da” her geçen yıl büyüdü. 22 yılı boyunca 9 Bakan değişti. 9 Bakanın, bazıları döneminde eğitim sistemini 2-3 kez sil baştan yeniledi. Bir sonra gelen bakan, bir öncekinin modelini sildi attı; 17 kez eğitim sistemi değişti. Öğretmen yetiştiren okulların her yıl mezun edecekleri öğretmen sayısı ile okulların öğretmene duyacağı ihtiyaç arasında uyum bir türlü sağlanamadı

★★★

Öğretmen, fakat işsiz!

Haklı olarak şöyle bağırıyorlar: “Bizler atanamayan değil atanmayan öğretmenleriz. Madem atama yapamayacaktınız neden diploma verdiniz?” Eğitim Fakülteleri’nde okuyan yaklaşık 200.000 öğrenci, öğretmen diploması aldığında atanmazsa ne iş yapacağını bilemiyor. Atanmayan öğretmen sayısının 1.000.000 olduğunu dile getirenler bile var.

Tam sayı nedir?
Bilen söylesin.

★★★

Öte yandan “doğurganlık oranında kırmızı alarm veren ülkeler” arasına Türkiye’de girdi. Doğurganlık hızının 2023 yılında 1.5’a kadar indiği açıklandı. Bir ülkede doğurganlık; nüfusun kendini yineleme eşiği sayılan  2.1’in altına inerse o ülke için kırmızı alarm sayılıyor.  Türkiye’de bir yandan da boşanma hızı tavan yapıp o da kırmızıya dönüştü.

Kırmızılar alev aldı.
Aile tehlikede.
Çocuk doğumu azaldı.
İşsiz öğretmen çoğaldı.
Eğitim de tehlikede

★★★

Geçen ay Milli Eğitim Bakanlığı; “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” başlığıyla 900 sayfalık bir metin yayınlamıştı. Bu metnin bir “Eğitim Şurası” süzgecinden geçirmeden tamamen iktidar partisi ideolojisine uygun insan yetiştirme amacıyla yazıldığı ortaya çıktı. Ciddi eğitimciler 900 sayfayı okudular ve “Taş kafa maarif modeli” diye tanımladılar. Ve “Milli Eğitim’e parti siyaseti neden sokuluyor?” diye özellikle sordular.

Cevap veren olmadı.

★★★

900 sayfa; iktidar propagandasının eğitim modeline vidalanmasıydı. Bu vidalanma içinde; yapay zekanın dünyada yeni bir çağ açarak sunduğu yeni teknolojik hızlı değişimi yakalayacak bir eğitim planlaması ve “Türkiye’yi ileri taşıyacak verimli bir  kalkınmayı hedefleyen akıllı uzmanlaşma” arayışı da yoktu.

Ekonominin ateşinde bankaların Araplara satışı pişiyor!

Dün emekliler de Tandoğan Meydanı’nı doldurdu ve ellerinde “Onurlu Yaşamak ve Hakça Paylaşım İstiyoruz- Bıçak Kemiğe Dayandı- Krizin Bedelini Biz Ödemeyeceğiz” yazılı pankartlar ve dövizler taşıdılar. Ekonomideki yangın sürüyor. Ekonominin ateşinde bazı köklü bankaların Arap sermayesine satışı da pişmeye başladı. Finansbank, Denizbank, Odeo Bank, Alternatif Bank, Arap finans sermayesine geçmişti şimdi Yapı Kredi Bankası’nın da Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyük bankası First Abu Dhabi Bank tarafından alınacağı haber oldu. Yapı Kredi’nin satışını, aynı büyüklükte  başka özel bankalar da izleyebilir haberleri dolaşmaya başladı. Bu satışlarla Türkiye’ye ekonomik krizi geçici olarak atlatacak yüklü dolar girişi bekleniyor, fakat bankaları satın alan dış sermaye de Türkiye’nin sanayi, tarım, hizmetler sektörlerini kontrol eder duruma geliyor. Yapı Kredi de satılırsa Arap finans sermayesi, Türk finans istihbaratının içinde iyice olacak. İstedikleri şirketleri ve sektörleri arzu ettikleri kıvama sokabilecek ve el değiştirebilir pozisyona getirebilecek imkana kavuşacaklar. Size bir soru: Bankasını satan ülkenin mi ekonomisi güçlü, bankayı alan ülkenin mi?