İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.

Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma!

Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağla.

Bağırarak sevmez.

Cahil ile dost olma.

Milletine sırt çevirme.

Nereden geldiğini unutma!

En büyük zafer nefsini tanımaktır.

Bilgisiz kılıç ham armut gibidir.

Sen seni bil!

Hal bil, ahval bil, gönül bil.

Kimsenin umudunu kırma...

İnsan bir kere oturdu mu yerinden kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca da laflamaya başlar. Laf dedikoduya döner, dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez.

*

Osmanlı’nın fikir babası, Osmanlı’yı kuran Osman Gazi’nin kayınbabası ve hocası Şeyh Edebali’nin ‘ey oğul’ diye başlayan öğütlerinden seçtim... Her biri Türkler’e özgü güzel değerler!

Değerler nedir peki?

Bilim yargısı doğru-yanlışken değer yargıları iyi-kötü, güzel-çirkin gibi kavramlardır. Bilimsel yargılar objektifken değer yargıları nesneldir. Çünkü iyi-kötü, güzel-çirkin toplumdan topluma değişir.

Türkler değerlerine sahip çıkan, koruyup geliştiren bir ulus mudur?

Soruya uzmanı, araştırmacı felsefe profesörü İbrahim Arslanoğlu yanıt versin: Ne yazık ki olumlu cevap veremiyoruz. Çünkü tarih boyunca Türkler, kendi değerlerine yeterince sahip çıkıp koruyamadı!

Koruyamadığımız değerler mi?

Türk değerleri ile ilgili araştırmalar yapan, kitaplar yazan bir başka profesör Mahmut Tezcan aile, eğitim, ekonomik, dini, siyasal ve boş zamanlar değerleri olmak üzere altı bölümde toplamış değerlerimizi. Olumlu ve olumsuz diye ikiye ayırmış...

Olumlu değerlerimiz: Kahramanlık, yurtseverlik, ahlak, mertlik, dindarlık, kanaatkarlık, şereflilik, ciddilik, ağırbaşlılık, alçakgönüllülük ve iç temizliği!

Olumsuz değerlerimiz: Cahillik, hilekarlık, kurnazlık, saldırganlık, pislik(çevre bakımından), hurafecilik, bencillik, ihmalcilik, tevekkül sahipliği, bağnazlık, uluslararası ilişkilerde gururluluk!

Sıralama dışı bir değer daha var, konuştuğumuz dil. Gelin görün ki 1950’den itibaren Türkiye’de eğitim hızla yabancı dile kaydırıldı.

Kaydı, kaydı değerlerimize nasıl sahip çıkılacağının ilk örneğini veren AKP iktidarının birinci yılında, 2003’te Türkiye Eurovisiona ‘Everyway That I Can’ adlı İngilizce şarkı ile katılıp birinciliği kaptı. Dünya liderimiz Sertap Erener’e görkemli bir karşılama töreni düzenletti, resepsiyon ve üstün hizmet madalyası verdi.

Ve bugün... 1950’den, 2002’den sonra değerlerimize, bize neler olduğu ortada!

Durun, hemen enseyi karartmayın ama. Değerlerimiz için çırpınan AKP iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı var. Düşünüp tartışıp değerlerimizi perişan eden, saygıyı, sevgiyi, ahlak yapımızı zedeleyen, dindar neslin dışındakileri yoldan saptıran ‘milli ve kültürel değerlere aykırı etkinlikleri’ tek tek belirleyip bir yönetmelikle yasakladılar.

Bundan böyle okullarda bizi ne hallere düşüren Noel, Cadılar Bayramı ve Paskalya kutlamaları yapılmayacak...

Şükür, değerlerimiz geç de olsa koruma altında!

Noel, cadılar bayramı ve paskalya kutlamalarından uzaklaşlaacak gençler sayesinde kısa süre sonra çarşı pazarda, siyasette, memleket yönetiminde Türk ahlakı koşa koşa geri gelecek. İnsanımız, idarecimiz alçakgönüllü, ciddi, ağırbaşlı, yasadan anlar, yalandan utanır, kullardan olmasa da Allah’tan korkar hale gelecek. İçimiz tertemiz olacak. Noeli kutlamayan, paskalyayı unutan nesil cahillik, hilekarlık, kurnazlık, bencillik, ihmalcilik, bağnazlık, hurafecilik nedir bilmeyecek.

Birileri Şeyh Edebali’nin öğütlediği gibi paskalya yasağından sonra çok konuşmayacak, boş konuşmayacak, kem konuşmayacak. Memlekette gidenin değil bırakmayanın ardından ağlanacak, baştakiler milletine sırt çevirmeyecek, nereden geldiğini unutmayacak, yetki sahipleri nefsine hakim olacak, hal bilecek, ahval bilecek, gönül bilecek. Dedikoduya başlayınca gayri iflah etmem diyerek bundan böyle bayram harçlığına muhtaç emeklinin, işçinin, memurun, öğrencinin, garibanın yani kimsenin umudunu kırmayacak.

Ne diyelim? İyi ki 23 yıldır değerlerimizi koruyan iktidarımız, değerlerimize her daim sahip çıkan dünya liderimiz, iyi ki değerlerimiz için göğsünü siper edip paskalyayı, noeli yasaklayan değerli yöneticilerimiz var. Yoksa AKP öncesi neslin gidişi gidiş değildi!