MİLLİ (!) vasfını 22 yıl önce yitiren Eğitim Bakanlığı’nın izniyle okullarda yine öğrenci kefenlenip, defnedilmeye baş­landı. Devlet okul­larında öğrenciler kefenlenip, imanlı fasulye gibi projelerle ödüllendirilirken, özel okullardaki burslu öğren­ciler, bilimsel projeleriyle MIT, Harvard, Stanford, Oxford gibi dünyanın en iyi üniver­sitelerinden, milyonlarca lira tam burs ve kabul kazandı. Altından değerli 18’indeki işçi, pazarcı, memur, öğret­men, eczacı çocukları bu gençlerin başarısını, ellerimiz patlarcasına alkışlayalım. Özel okullardaki burslu okuyan bu gençler, uluslararası başarıla­rıyla Eğitim Bakanlığı’nın ba­şarısızlığını kanıtladı. AKP’nin ideoloji merkezi gibi hareket eden MEB, eğitimsizlik acziyle sınıfta kaldı.

TRİLYONLUK ZULÜM

Bilimsel gerçeklere sırtını dönen AKP’nin gayretiyle çok başarılı devlet okullarının sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek azınlığa düşü­rüldü. Milletin çocuklarına nitelikli eğitim vermediği tescillenen MEB, Hazine’den yıllık 1 trilyon 90 milyar 229 milyon lira bütçe de almasın! Para dışında hedefi olmayan apartman kolejlerinin, acil kapatılması gerektiği için bugünlük inceleme konumuz dışında bıraktım. Peki, özel okul öğrencilerinin gururlan­dıran küresel başarılarının perde arkasında ne var? İnanın ki; ne para, ne pul! Atatürkçü, bilimsel eğitime inanmış kurucular, idealist öğretmenler, üstün zekalı tam burslu öğrenciler ve çocukla­rına aydınlık bir gelecek için çırpınan anne babalar...

DEVLETTEN KAÇIYOR

Okullarda derse kimin gireceğinden endişeli aileler, çocuklarını ideolojik, dini, siyasi baskısından korumak için Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi devlet okullarından kaçı­rıyor. Aileler; laik, demokratik, bilimsel eğitimle barışık özel okullara sığınıp, MEB’in şer­rinden çocuklarını korumaya çalışıyor. MEB ve Diyanet’in 3 yıl önce el ele verip, “Çevre­me Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” diye bir proje uydurduğunu bi­liyorsunuz. Anayasaya aykırı, Danıştay’da davalık bu sözde projeyle Kuran kursu hocaları, imamlar, vaizler, cübbeli sa­rıklı, çarşaflı, peçeli, adli sicili belirsiz tarikatçılar okullara dolduruldu. Atatürk düşman­ları, iktidar imamları, şeyhler, şıhlar devlet okullarında bilime düşman vaazlar verirken, öğretmenler cezalı gibi sınıfta ayaküstü bekletiliyor.

TİYATRO OYNANIYOR

Devlet okullarının akademik başarısızlığının sorumlusu ne öğrenci, ne öğretmen! İktidar, iktidar! Çevreymiş, değermiş! Dindar kindar nesil güdümlü bu projeyle öğrencilere derste neler öğretiliyor neler? Kars’ta ortaokulda sınıfta mezar maketi kurup, 11 yaşındaki öksüz öğrenciyi seçip, maket başında ağıt yaktırıp, iki gözü iki çeşme ağlatmanın nesi eği­tim? Isparta’daki ortaokulda ellerine bıçak verilen çocuk­lara, oynamaları gereken oyuncak kuzuyu kurban gibi kestirdiklerini unuttunuz mu? Filistinlilerin öldürülmesini canlandırmaları için Yozgat’ta el kadar ortaokul öğrencile­rinin, ellerini kelepçeleyip, üste bir de ölüme gülümse­meleri istenip, güldürdüler. Kars, Yozgat, Isparta derken vahşetin son adresi, eğitimin başkenti İstanbul oldu.

MEB’İN EMRİ VAR

Küçükköy Anadolu İHL’de 5 öğrenci yere yatırılıp, üstleri kefenle örtüldü, kefenle! Bu ilk kefenli gösteri miydi? Hayır. Birçok ilde, yıllardır ve sayısız kez yapıldı. Bu tiyatro oyununun yönetmeni kim? Filistin’de yaşanan savaşın tüm okullarda, canlandırmalı tiyatro gösterisi yapılması için resmi yazılı emir veren MEB! Şaşırdık mı? Hayır. Kefenli, ağıtlı, kılıçlı, savaşlı, mezarlı, gözyaşlı bu görüntüler ne ilk, ne de son olacak. Okullarda, pedagojik cinayet işleniyor. MEB, çocukların taze zihinleri­ni öldürüp, kefenliyor. Vicdan­sız eğitimin hangi kitapta yeri var? Devlet okullarına asılan RTE fotoğrafı bile milletin parasıyla alınırken, okumak dışında kurtuluşu olmayan yoksul, gariban çocukları, kur­ban kesme, mezarlık, kefenle­me gibi mevzuata aykırı öteki dünya işleriyle uğraştırılıp, militanlaştırılıyor.

GENÇLER KURTARACAK

İlahiyat mezunu olmayan bir öğretmen, ülkedeki 90 bin caminin birinin bile mihrabına çıkıp, “Kız çocuklarınızı oku­tun” demesi yasaksa eğitim fakültesi mezunu olmayan imamlar, hacı, hocalar da devletin 57 bin devlet okulun­da vaaz veremez. Diyarbakır, İstanbul, İzmir derken öğ­retmen, işçi, memur çocuğu uluslararası gururumuz Gül Karel Açe, Sıla Nur Yorul­maz, Zeynep Nur Kablan, İnci Karaaslan, Alara Urunga, Arman Aydın, Mert Geyikte­pe, Irmak Ersöz, Aslı Saner, Hazal Bulut gibi binlerce gen­cimiz var. Harvard, Oxford, MIT, Stanford gibi dünya devi üniversitelerden, on milyon­larca lira burs kazandılar. Ba­şarılarını, Atatürk’ün temelini attığı bilimsel eğitime borçlu olduklarını çok iyi biliyorlar. Atatürk’ün 1 asır önce dediği gibi kıvılcım olarak gidip, alev olarak geri dönecekler!