Kör noktaya geri döndük. Oysa o kör noktayı kanırta, kandıra, sevine, oynaya yaşamıştık. Bugünkü beklentimiz gibi dışarıdan dolarlar gelecekti. 2004- 2005- 2006 yıllarından 2015’e kadar yağmur olup gökten sıcak para yağmıştı.

18 yıl önceydi.

O yıllarda Başbakan Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, Ekonomiden Sorumlu Bakan Ali Babacan’dı!

Ne günlerdi!

Destancı olmuşlar.

Destan yazıyorlardı.

Kemal Derviş’in Türk ekonomisi için kurup yapılandırdığı IMF destekli “dışarıdan dolar çekme” ortamından sonra akmaya başlayan dolarları (sıcak para ve soğuk para) çekiç yapmışlardı. İçeride diklenmeye kalkan doların başına vurup sindirmişlerdi.

Kur teslim alınmıştı.

TL değerleniyordu.

★★★

Neredeyse 1 dolar = 1 TL noktasına geliyordu. Başbakan Tayyip Erdoğan, “dünya lider görsün havasına” işte Kemal Derviş’in hazırladığı bu zokkalı ortamda girmişti. O günlerin Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti,  “enflasyonu tek haneye indiren ilk başkan olarak tarihe geçmeyi kendine” hedef koymuştu. O günlerin ekonomiden sorumlu bakanı Ali Babacan da “Türk lirasından 6 sıfır atıp yeni banknotlar dönemi açmanın” şanını, şöhretini, şerefini kendine yazacak hazırlığa girmişti.

Dışarıdan aktı dolar.

Kur geriledi.

TL’den 6 sıfır atıldı.

Destan yazılma görüntüleri, törenleri, fotoğrafları, TV çekimleri, gazete manşetleri, öğünüp kabarmalar dünyaya gösterildi.

★★★

Başarı sarhoşu olup kendilerinden o kadar geçtiler ki, dışarıdan sıcak para olup akan dolarların tamamını piyasaya sürdüler. Bu borç dolarların Türk halkına maliyeti korkunçtu. Dış para sahipleri dolar bazında yüzde 40-42 oranında faiz geliri karşılığında paralarını Türkiye’ye getirmişlerdi. Cumhuriyet’in kurup geliştirdiği ne kadar değerli devlet fabrikası, limanı, mülkü, devlet imtiyazı varsa özelleştirme yoluyla yabancıya satıyorlardı. Dışarıdan gelen dolar bolluğu öyle bir baş dönmesi yarattı ki, Merkez Bankası’nda rezerv tutmak gibi “temel önlemi” bile hoyratça ıskaladılar.

Enflasyon patladı.

★★★

Serdengeçti, geçti gitti. Ali Babacan, “Saray darbecisi” durumuna düştü, düşürüldü, Tayyip Erdoğan’dan ayrıldı, ayrı parti kurdu. Nice bakan değişti, değiştirildi. Merkez Bankası başkanlarının biri geldi, öbürü gitti.

Döndü devran...

Değişti kervan.

Sonrasını biliyorsunuz.

‘Faiz sebeptir’ dendi.

Döviz bitti.

Dolar fırladı.

1 dolar = 1 TL olacak günlerden bugün 1 dolar = 30 TL oldu, olacak günlere gelip dayandık. Hafize Gaye Erkan Amerika’dan, Mehmet Şimşek İngiltere’den; tıpkı Kemal Derviş’in kurup hazırladığı ortamın aynısını mayalayıp tuttursunlar diye çağrıldı.

★★★

Akacaktı dolarlar.

Yine çekiç yapılacaktı.

İçeride yükselen doların başına vurulacak. Kurlar gerileyecek. Kurlar gerileyince enflasyon gerileyecekti. Bunun adını da orijinal bir buluş yapılıyor havası yaratsın diye “dezenflasyon süreci” koymuşlardı. Yeni bir destan yazılacak ve halk da “krizi yine Tayyip çözdü...” diye düşünüp; “Kocamdır sever de döver de...” tekerlemesine uygun davranış kalıbıyla oyları belediye seçimlerinde de iktidara akıtacaktı.

Umulan buydu.

Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan, Türkiye’yi dışarıya pazarlayıp dolar bulmak üzere getirilmişlerdi. Şimdi Mehmet Şimşek, “Yurt dışından para aramıyoruz. Türkiye’nin paraya ihtiyacı yok” diyor. Sormalı: İhtiyaç yoksa siz niçin çağrıldınız? Siz taşa tohum ekmeye mi geldiniz?

1 dolar:

1 TL’ye inecekti.

30 TL’ye dayandı.

Faiz:

Yüzde 4’e inecekti.

Maşallah 42.5 oldu.

Mevduat faizi ise yüzde 53-54’ü gördü. Kredi faizi yüzde 60’ı çoktan aştı. Faiz, 100’e gidiyor. Kör noktaya geri döndük. En korkunç kör, görmek istemeyendir!

Doktorlardan sonra işadamları da Türkiye’den gidiyor!

Dışarıdan soğuk para yani yatırım beklerken tersi oldu. Doktorlardan sonra işadamları da Türkiye’den gitmeye başladı. Bu yılın ilk 10 ayı verilerine göre yurt dışına giden yatırımlar, yurt dışından Türkiye’ye gelen yatırımları ilk defa geçti. 10 ayda Türkiye’ye dışarıdan gelen yatırım 4 milyar 129 milyon dolar, Türkiye’den yurt dışına giden yatırım ise 4 milyar 555 milyon dolar oldu. Giden yatırımların gelenlerden fazla olduğu sektörler; tekstil, konaklama, tarım ve madencilik gibi Türkiye’nin mukayeseli üstünlüğü olan dallar oldu. Türkiye’nin dış yatırım çekmek için elinde sadece orman alanlarını, İzmir gibi stratejik önemde limanlarını özelleştirip satma kozu kaldı.