İstanbul'da Nisan ayında perakende fiyatlar, aylık yüzde 4,89; yıllık bazda ise yüzde 78,81 oranında arttı. Cuma günü ise TUİK enflasyonu kuvvetle muhtemel 70’e dayanacak. Zirveyi ise 73/74 ile görüp eğer her şey yolunda giderse yılı 50 civarında bitirecek…

Bu senaryonun gerçekleşmesi için beklenen koşullar nelerdir?

*Cuma günü S&P not artıracak, böylece Türkiye’ye sermaye akışı için bir tür vize çıkacak.

*Türkiye gri listeden (illegal sermayeden uzaklaşma) çıkacak ve sermaye akımları kolaylaşacak.

*Enflasyon ekstra sürpriz yapmayacak, politika faizi olan 50 altına inecek;  böylece pozitif reel faiz verilecek. Bu da yabancı kaynak çekecek.

*AKP dış ve iç politikada gerginlikten, sert üsluptan uzak duracak. Hukuk sisteminde yeni bir kriz çıkmayacak.

Peki bu senaryo gerçek olsa bile bir başarı mıdır? Ya da enflasyon halkı rahatlatacak şekilde neden düşmez?

Hemen cevap verelim: Birincisi yıl sonu enflasyonunun yabancı sermaye girişleri sayesinde yüzde 45/50 arası bir noktada oluşması başarı değildir. Bu rakam 2025’de de halkı ezecek, fakir kılacak ciddi bir orandır.

Zaten Şimşek’in ısrarla söylediği yaz aylarında enflasyon düşecek söylemi matematiksel bir hokus pokustur.

2023 Temmuz ve Ağustos aylarında yüzde 9 üzeri gelen aylık rakam, şimdi bunun altında oluşacağı için rakamsal bir düşüş karşımıza çıkacaktır. Yani 1kg kıyma fiyatı 2023 fiyatına düşmeyecek, kıyma yine yükselecek ama 2023’teki kadar artmadığından sanki et fiyatı gerilemiş gibi gösterilecektir.

Şimdi diğer soruyu cevaplayalım: Enflasyon  neden halkı mutlu edecek şekilde düşmüyor?

Enflasyon sadece parasal bir olay olsa evet Şimşek’in faiz artışları derde deva olurdu. Ama bakın:

1-Gıda, enflasyonda önemli bir yere sahip. 2002 yılında ekili tarım alanı 26,5 milyon hektar. Şimdi ise 23,5 milyon hektar. Yani üretim yapılan toprak alanı gerilemiş.

2-2012 yılında çiftçi sayısı 1 milyon üzerindeyken şimdi 500 binin altına düşmüş.

3-2002 yılında 66 milyon nüfus şimdi 85 milyon olmuş, yetmemiş 10 milyon da göçmen gelmiş; tüketim çok artmış.

4-Son üç yılda tohum, gübre, mazot fiyatları 3-4 kat yükselmiş…

Tarım ve hayvancılıktaki girdiler böyle yükselirse faiz artışı ile gıdadaki enflasyon düşer mi? Tarımda kanunla belirlenmiş çiftçi destekleri bile verilmezken üretim nasıl artsın da fiyatlar düşsün?

Sanayi faslı ise ayrı bir konu…

Çin ve Almanya’dan alınan yarı mamule dayalı üretim, dolar ve euroyu girdi yapmış. Kısacası fabrikalarda ithalat mallar üstünden dolar ve avro yakıyoruz. Bu dövizi bulamayınca daha çok TL vererek elde etmeye çabalıyoruz; dövizin fiyatı böyle yükselince ürettiğiniz mamul fiyatı da artıyor…

Yerli ve milli demekle olmuyor.

Tarım ve sanayi Türkiye’de yerli ve milli değil.

***

Yukarıda enflasyonun neden düşmeyeceğini irdeledik…

Peki kur neden düşmez?

Evet, her şey yolunda gitti ve diyelim ki yabancı sermaye gelmeye başladı. Bu fiziki nakit girişi neden kuru düşürmez?

Cevap basit: Merkez Bankası kuru tutalım derken 200 milyar dolar yaktı. Net rezerv, 60/70 milyar dolar açık veriyor. Türkiye’ye sermaye gelirse ilk önce Merkez rezerv toplayacaktır. Merkez’in bu talebi kurun en iyi ihtimalde bile 29 lira altına gelmesini engeller.

Geçen gün Citi stratejistleri, önümüzdeki birkaç ayda sermaye akışı çekeceği görüşüyle 6 aylık forward işlemleri üzerinden Türk lirasında dolara karşı uzun pozisyon alınmasını önerdi. Yani dolar satın, lira alın dediler. Evet yabancı gelecektir ama yukarıda da dediğimiz gibi gedik o kadar büyük ki, doldurması öyle bir iki yılda mümkün olmayacaktır.

Bu nedenlerle sıkı durun, enflasyon ve kur vatandaşı sallamaya devam edecek…

Bu döngüden patronlar kazançlı çıkıyor da…