BİZİM Mahalle hâlâ se­çim travmasını üzerin­den atabilmiş değil.

Kimse, Kılıçdaroğlu adını işitmek istemiyor...

Kimse, siyaset konuşmak istemiyor...

Kimse, yerel seçimde sandığa gitmeyi düşünmü­yor...

Bu arkadaşlara diyo­rum ki:

-“Görmüyor musunuz; Erdoğan kaybetti, Kılıçda­roğlu kazandı!”

Şaşırıyorlar.

Evet bugün, CHP ikti­dardadır!

Evet bugün Ali Babacan ekonomi politikalarının dümenindedir!

Ve evet bugün, Erdo­ğan kaybetmiştir, yenil­miştir, düşürülmüştür...

Ne demek istediğimi açayım:

CHP seçimi kazansa ekonomi politikası ne olacaktı?

Ali Babacan ekonominin başında olsa ne kararlar alacaktı?

Belli: Yüksek faiz, düşük kur! İthalat rejimine de­vam...

AKP’li Mehmet Şim­şek’in bugün Ali Baba­can’dan farkı var mı? Faik Öztrak’tan farkı var mı? Bilge Yılmaz’dan farkı var mı?

Şimşek, Babacan, Özt­rak, Yılmaz benzerdir ve hepsi Kemal Derviş’in “paltosundan” çıkmadır! Ki bu “IMF reçeteleri” yazan gruba sosyal medya­daki pop-iktisatçıları da ekleyebilirsiniz. Hiçbiri öz­gün değildir, tercüme ik­tisatçılarıdır... Dillerinden düşürmedikleri “iktisat bilimi” safsatadan ibaret­tir. Bilim, görünmeyeni görmenin, duyulmayanı duymanın aracıdır. Burada saklı olan ne ki? Her şey/ gerçekler/ bulgular çok açık...

★★★

Hatırlayınız:

6’lı Masa aylarca toplandı ve 2 bin 300’den fazla düzenleme içeren Or­tak Politikalar Mutabakat Metni açıkladı. Mesela de­diler ki:

-Enflasyon 2 yıl içinde tek haneye kalıcı biçimde indirilecek...

-TL’nin değerine itibar ve istikrar kazandırılacak...

-Kur Korumalı Mevduat/ KKM durdurulacak...

-Mali disiplinin kalıcı olması için “mali kural” uy­gulamasının başlatılacak...

Peki, bunlar nasıl ola­caktı? Metinde yoktu. Ama, iktisat restoras­yonun nasıl olacağını işte bugün Mehmet Şimşek hayata geçiriyor!

Hep derim ki:

Kişilere/ liderlere takılıp kalmayın, ekonomi poli­tik çizgilerine bakın.

Erdoğan, 2018 yılından itibaren iktisat politikalarını değiştirdi, yüksek fai­ze savaş açtı. Neler dedi neler... Neler yaptı neler...

Sonuç, “iktidardan” düşürüldü; Mehmet Şim­şek’e/ küresel finans çevrelerine teslim oldu.

Evet, iktidarda Kılıçda­roğlu-Babacan olduğunu görmek için “gözlük” lazım.

Niçin düş kırıklığı yaşı­yorsunuz ki?

★★★

Ekonomi politikaların­da...

Aslında ne AKP iktidar­da...

Aslında ne CHP iktidar­da...

Aslında ne de Özal, Çiller, Derviş, Babacan, Şimşek iktidardaydı...

İpler kimin elinde” sorusu, kafasız düşüncenin coğrafyasında hep “komp­lo teorisi” olarak açıklanır!

“Lozan’ın gizli madde­leri” olduğuna inananlara, Atatürk’ün kapitülasyonla­ra karşı çıkan mücadelesini öğretmek zor...

Emperyalizm, İkinci Dünya Savaşı’ndan itiba­ren bağımsız Türkiye’yi teslim aldı. Osmanlı’nın son elli yılına benzedik!

Bu bağımlılığı/ yapısal sömürü düzenini yen­mek Erdoğan’ın yaptı­ğı (veya Abdülaziz vs gibi) salt lafla olmaz, üretim gücünüz gerekir, kuvvetli paranız gerekir. Vs.

Teorisiz, pusulasız kurtuluş olmaz. Ah! Kime karşı baş kaldırılacağı/ mücadele verileceği bilinmez hale getirildi ülkemizde. Ayrı partilerde olduğunu sananların kaçı aslında aynı partide oldu­ğunu fark edebiliyor?

Kılıçdaroğlu kazan­saydı; Ali Babacan/Meh­met Şimşek’in politikala­rını uygulayacaktı. Ve size bu küresel projeler üstün­körü “bilim” diye yutturula­caktı. Bu kaçıncı benzer­lerin aynı oyunu?

Kim aldatıyor?

Kim aldanıyor?

Osmanlı münevverleri bu gerçekle yüzleşmedi, sonuç yıkım oldu.

Her topalın bir kör alıcısı var ve bize, ne “topal”, ne “kör” lazım; bu alım-satıma artık son vermek gerek. Bize kurta­rıcılar lazım.

Bugün CHP, Lozan’ın ışığında yürümelidir.

Bugün CHP, içinde­ki karşısındaki uzantı­lardan kurtulmalıdır.

Bugün CHP, özeleştiri yapmak zorundadır. Ki neye benzediğinin farkında olsun!

Umutsuzluğa, yüreksiz­liğe, yenilgiye son vermek için CHP değişmelidir.