Gazetecilikte 25 yılı geride bırakıyorum. 

Meslek hayatımda ilk kez, Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM’de resepsiyona davet ediliyorum. 

Aslında ilk davet geçen yıl ekim ayında TBMM’nin açılış resepsiyonu için gelmişti. O gün katılmadım.

Ancak önceki gün, belki bu fırsat bir daha ele gelmez diyerek, TBMM’nin gedikli gazetecilerinden Deniz Zeyrek’le resepsiyona gittim.

‘Numan Hoca’yı yalnızca tebrik etmedim.

Selefleri gibi, ayrımcılık yapmayıp davet ettiği için kendisine teşekkür ettim.

Bu sayede tarihi bir buluşmaya şahitlik etmiş oldum.

İLK YÜZ YÜZE TEMAS        

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılışının 104. Yılı ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla gerçekleştirilen resepsiyonu, öncekilerden farklı kılan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP lideri Özgür Özel arasında 31 Mart’tan sonraki ilk yüz yüze temasa vesile yaratmış ve yer temin etmiş olmasıydı.

Bahçeli yoktu.

Liderini temsilen Celal Adan hazır bulundu.

Akşener de katılmadı.

İyi Parti’den Kürşad Zorlu ve Ayyüce Türkeş’i gördüm.

DEM Partililer zaten gelmiyordu. 

En geniş katılımı AK Partili ve CHP’li milletvekilleri gösterdi. 

Yeniden Refah lideri Fatih Erbakan, Gelecek lideri Ahmet Davutoğlu, DEVA lideri Ali Babacan, Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek hazır bulundu.

‘AYAKÜSTÜ OLMAZ’

Salona ilkin Özel geldi. 

Önayak olmam üzerine biz gazetecilerin Erdoğan’la yapacakları görüşmeye dair sorularımızı yanıtladı. 

Yaklaşık 15 dakika sonra Erdoğan, etrafındaki kalabalıkla içeriye girdi. 

Erdoğan ile Özel arasında en çok iki-üç metrelik mesafe vardı. İki liderin yan yana gelip tokalaşmasını bekledik. Belki bu anları fotoğraflayabilir ve demeç alabilirdik.

Özel, sorularımızı yanıtlarken; Erdoğan da bulunduğu noktada gazetecilere yanıt veriyordu. 

Erdoğan, Özel ile görüşmesine ilişkin “Görüşme talepleri oldu. İnşallah en kısa zamanda bir araya gelişi de gerçekleştirebiliriz. Böyle ayaküstü olmaz” dedi.

ERBAKAN DAVET EDİLMEDİ

“En kısa zaman” derken, görüşmenin birkaç dakika sonra gerçekleşeceğini kimse tahmin edemezdi.

Çünkü Erdoğan ve heyeti topluca salondan ayrıldı. 

Herkes gittiklerini düşündü.

Meğer çay içmek için salona geçmişler.

AK Parti Grup Başkanvekili Muhammed Emin Akbaşoğlu, Özel’in yanına gelerek, Erdoğan’ın çaya davet ettiğini haber verdi. 

CHP lideri “Olur” dedi.

Ancak görüşmenin baş başa olduğunu düşünerek, yanına CHP Grup Başkanvekili Murat Emir’i aldı.

Özel ve Emir, içeriye girdiğinde Fatih Erbakan hariç liderlerin odada olduğunu gördü. HÜDA PAR’ın lideri Zekeriya Yapıcıoğlu, DSP lideri Önder Aksakal ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan odadaydı. 

Babacan ve Davutoğlu, o sırada resepsiyondan ayrılmıştı. Hoş, içeride olsalardı bile çaya davet edilmezlerdi diye düşünüyorum. Çünkü Erbakan, çağrılmadı. 

‘SAYIN GENEL BAŞKAN’

Özel ve Emir, kanepede yer açan Kurtulmuş’un her iki yanına oturdu. 

Sıkışık bir manzara oluştu.

Bu fotoğraftan ötürü kimi CHP’lilerin Özel’i eleştirdiğini ifade edeyim. 

Erdoğan, CHP liderine “Sayın genel başkan” şeklinde, Özel de “Sayın Cumhurbaşkanı” diye hitap etti.  

Erdoğan, ana muhalefet liderinin sağlığını ve geçirdiği ameliyatı sordu. Özel, göz ameliyatını doktor ve hukukçu olan Emir’in gerçekleştirdiğini söyledi.

Daha sonra Erdoğan, “Önümüzdeki hafta uygunsanız, buluşma planlayabiliriz” dedi.

Özel de uygun olduğunu kaydetti.

TELEFON TRAFİĞİ KURULACAK

Şimdi Beştepe ile CHP’nin özel kalemleri arasında buluşmanın tarihi ve yeri için telefon trafiğinin kurulması bekleniyor. CHP’liler gelecek salı günü Özel ile Kurtulmuş’un görüşeceğini, ziyaretin 2-3 Mayıs’ta perşembe veya cuma günü olabileceğini ifade ediyor.

Özgür Özel: Kapıları kapatmayacağız

CHP lideri Özgür Özel, resepsiyona 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i ziyaretinden sonra geldi.

Resepsiyonda, gazetecilere bu teşekkür ziyaretten söz ederken, Erdoğan’a mesaj verdi.

Özel, şöyle dedi: 

“Türkiye Cumhuriyeti’nin son tarafsız cumhurbaşkanıydı. Sayın Cumhurbaşkanımıza yapacağım ziyaret öncesinde benim (Sezer’e) sormam gerekenler vardı. Onları sordum.”

Özel, neler sorduğunu söylemedi.

ÇALIŞMA ZİYARETİ

Erdoğan ile yapacakları görüşmenin nezaket değil, “İki tarafın önem atfettiği bir çalışma ziyareti” olduğunu söyledi. 

“İkimizin de gündemleri var. O gündemleri takip edeceğiz” dedi.

Ancak elini çok açmadı. 

Şöyle devam etti:

“Sayın Erdoğan’a açık mektup gibi olur şimdi benim gündemi ilan etmem. Nüfusun yüzde 65’ini CHP’li belediyeler yönetiyor. Milli gelirin yüzde 78’i CHP’li belediyelerin yönettiği yerlerde. CHP’nin belediyelerin coğrafyası verginin yüzde 87’sini ödüyor. Bir yandan, yürütme ilişkin yetkileri elinde tutan Erdoğan var.
Bu şartlar altında, seçmen bize birbiriyle konuşmayan, kavga ve polemik yapan iki lider olma görevi vermedi. Birbirimizi dinleyeceğiz, anlayacağız ve seçmenin verdiği görevleri yapacağız. 

Bizim ana muhalefet görevimiz var. İlk genel seçimlere kadar bu görevimiz sürüyor. Yerel yönetimde çok güçlü bir iktidar görevimiz var. Yerel seçim sonuçlarına saygılı dil bekleriz. Dengeli ve doğru bir iletişim olursa millet kazanır. Yok, gerginliğe döner ve tartışırsak millet kaybeder ama daha sonra millet kendine kaybettirene de kaybettirir.

‘ANAYASAYA UYARSA KONUŞABİLİRİZ’ 

Özel’e şu soruyu yönelttim:

“Anayasa değişikliği Erdoğan tarafından masaya getirilecek. Sizin yaklaşımınız nedir?”
Şöyle dedi:

“Elbette Erdoğan’ı dinlemeden müzakerelere kapıyı kapamam.

Ama kırmızı çizgiden ziyade bir başlangıç hattının olması lazım. Anayasalar uyulmamak için değil uyulmak için yapılır. Son anayasa Sayın Erdoğan için yapıldı. Bu anayasaya uyuyor mu? AİHM kararlarına uymadığını biliyorum. AYM kararlarını, Can Atalay örneğinde tanımıyor. 1 Mayıs’ta Taksim’in açılmasıyla ilgili AYM kararına uymuyor. Anayasaya uyan bir Erdoğan, bizimle geleceğe dönük anayasa konuşabilir. Ama mevcut anayasaya uyulmamasını doğru bulmuyorum. Madem uymayacağız, niye değiştiriyoruz? Değiştirirsek uyacak mıyız? 

O zaman güven arttırıcı adımlara ihtiyaç var. Bu adımları görüşebilirim kendisiyle. Karşılıklı iyi niyet ve anayasaya tam sadakat noktasına Cumhurbaşkanı yaklaşırsa kendisiyle müzakereye yaklaşabiliriz.”

‘GİTMEM’ DEMEM

Özel’e İyi Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta’nın parlamenter sisteme dönüş halinde anayasa değişikliğine evet diyebileceklerine dair açıklamasını hatırlattım. “Sizin böyle bir yaklaşımınız var mı?” diye sordum. 

Özeli, şu yanıtı verdi:

“Yeni anayasa yapılacaksa geniş bir toplumsal mutabakat lazım. Bu toplumsal mutabakatı görmeden, ki benim oy aldığım çok önemli bir seçmen grubu anayasa ilahileri ve adaletin tecelli etmemesinden rahatsız... O yüzden önce iyi niyeti ve somut adımları görmemiz gerekir. 

Ama şöyle bir şey demiyorum; ‘Anayasa konuşacaksa cumhurbaşkanına gitmem.’ Müzakereleri kapatan, kapıları kapatan bir anlayışımız olmayacak. 

Anayasa son derece hassas bir konudur. Durumun hassasiyetine ve geniş toplumsal mutabakata bakmak gerekir ve anayasa konuşmak için anayasaya uymak gerekir. Kapıları kapatmayacağız.”

‘ERKEN SEÇİM ÇAĞRIM YOK’

Bir gazeteci, erken seçim istemediği için Özel’in eleştirildiğini ifade ederek, “Biraz önce saydığınız sorunlar yerine getirilmezse erken seçimi gündeme taşır mısınız?” diye sordu.

Özel, 31 Mart’tan önce seçmenden iktidara sarı kart göstermelerini istediğini ve bu sayede AK Partililer ve MHP’lilerden oy aldıklarını anlatarak, şöyle dedi:

“Şimdi ben 1 Nisan günü hadi erken seçim dersem bu seçmene saygısızlık olur. Biz milletin verdiği görevi yapacağız. Ama milletin mesajını okumak lazım. Emekliyi duymazsan, asgari ücrete zam yapmayacağım dersen, mülakatı kaldıracağım deyip seçimden sonra mülakata devam dersen, sarı kartı yersin. Sarı kartta hâlâ ders almıyorsa millet kırmızı kart göstermek üzere erken seçim ister.

Ben seçimde verdiğim söze bağlıyım. Erken seçim çağrım yok. 31 Mart’ın sonucunu böyle okumuyorum. Ama yarın hâlâ yanlışlar yapılır ve millet talep ederse ben erken seçimi en çok isteyecek kişiyim. Çünkü bir an önce iktidar olmak istiyoruz.
Ama millet istemeden ben istemeyeceğim.” 

Özel’e soruldu:

“Cumhurbaşkanıyla görüşmeden sonra daha sık sık yan yana sizi görebilir miyiz?”

Özel:“Siyasette iki taraf da görüşmeden memnunsa, insanların yüzü güldüyse, yüz güldürmek siyasetçilerin işi. Ama beyhude bir çabaysa o zaman tekrarlanmaz. Ben tekrarının olabileceği, sonuç alabileceğimiz bir görüşme temenni ediyorum.”

Erbakan: Biz değil, MHP kaybettirdi

Erdoğan ve Özel ile diğer davetliler çay içerken, Fatih Erbakan davet edilmedi.

Salonda ne Erdoğan ile el sıkıştılar...

Ne de merhabalaştılar.

AK Partililerin çok kullandığı ve sevdiği benzetmeyle “Sultan Abdülhamit’in yalnızlığına terk edildi.”

Birkaç partiliyle bir masa etrafında ayakta duruyordu. 

Erbakan’ın yanına gittim.

Sordum:

- AK Parti’ye siz mi kaybettirdiniz? 31 Mart’ın haritasına baktığınızda ne görüyorsunuz?

Biz kaybettirmedik. Ona özellikle ben de baktım. Aradaki puan farkı bizim oyumuzun çok daha üzerinde. Hatta bazı yerlerde MHP, AK Parti’ye kaybettirmiş oldu. Mesela Yozgat’ta, Kilis’te, Adıyaman’da...

Cumhurbaşkanı geldiğinde karşılaştınız mı?

Yok, karşılaşmadık. Zaten kısa durdular. Hemen çıktılar. Etrafı kalabalıktı.

Seçimden bu yana hiç karşılaştınız mı?

Yok, görüşmedik.

Şu an Cumhur İttifakı’nda mısınız?

Değiliz herhalde onların söylediğine göre. Onlar öyle söylüyor. Biz hep Milli Görüş’tük. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyorduk. Yine aynısını yaptık. Yapmaya da devam edeceğiz. O taraf biraz “Yanlışa da yanlış demeyin. Her şeye doğru deyin” noktasında olunca biraz anlaşamadık. 

- Seçim sonucu nasıl açıklıyorsunuz?

Ekonominin çok büyük etkisi oldu. Genel seçim havasındaydı. Vatandaşa hak veriyoruz. Bu şartlarda yaşamak çok zor. Onun yanında Gazze konusunun büyük etkisi var. Milletimizin büyük bir hassasiyeti var. Bunların birikmesi, böyle bir sonucu ortaya çıkartıyor.

- Gazze’de amacınıza ulaşabildiniz mi? Bitti mi ticaret?

Yani, gene de bu adım, olumlu bir adım. Hiç yapılmamasındansa... Kürecik Radar Üssü ile ilgili de itirazımız var. Oradan alınan istihbaratların Amerika ve İngiltere üzerinden İsrail’e fayda sağlayacak şekilde kullanılması... Kürecik’i kapatalım. “Neden istihbarat sağlayacağız?” diye soruyoruz. Gidip savaşamıyorsak bile bu yaptırımları uygulamamız lazım. Ticaretin kısıtlanması bir adımdır. Ama Kürecik de öyle. Biz bağımsız ve egemen bir devletiz. Niye onlara istihbarat verelim? Bu kadar katliam ve vahşet gözümüzün önündeyken bunun da kapatılmasını istiyoruz.

Resepsiyonda tasarruflu yemek servisi

TBMM resepsiyonuna giderken, ne yalan diyeyim, en çok da yemek mönüsünü merak ediyordum.

Daha birkaç ay önce AK Partili milletvekilleri bütçe görüşmeleri sırasında meclis bahçesinde mangal partisi yapmıştı.

Ayrıca Beştepe’nin ligi meyvesi eşliğinde efulisi, chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smootthie’si meşhurdu.

Ömürde bir kez TBMM’de resepsiyona davet edildim, onda da oldukça sade bir ikramla karşılaştım. 

Duyduğuma göre...

TBMM Başkanı Kurtulmuş, tasarruf kararlarına resepsiyonda uyulmasını istediği için bu yıl et ve pilavdan vazgeçilmiş. Yalnızca çocuklara köfte ekmek ikram edilmiş.

Davetlilere hafif ancak oldukça lezzetli bir mönü hazırlanmış.

Mönü şu şekilde:

- Yiyecekler:

Krem peynirli fesleğenli kanepe

Zeytinyağlı kuru patlıcan dolması

Zeytinyağlı enginar kalbi

Mercimek köfte

Cevizli ekmek üzerinde tulum peyniri, incir marmelatı

Mini paçanga böreği

Zencefilli tavuk topları, ballı hardal sos ile

Patlıcanlı muska böreği

Mini içli köfte

- Tatlılar:

Çikolatalı brownie

Meyveli pötibör çeşitleri

Fıstıklı midye

- İçecekler:

Reyhan ve hindiba şerbeti

Gecenin sonunda TBMM’nin mutfak ekibiyle hatıra fotoğrafı çektirdik.