Soğuk havalar bastırınca “Eskiden insanlar bu kadar üşümezdi” cümlesi yeniden gündeme geliyor. Gerçekten de geçmişte kışlar bugünkünden daha mı sıcaktı? Uzmanlara göre cevap hayır. Hava aynıydı ama insanların soğuğa yaklaşımı tamamen farklıydı.

Eskiden evler bugünkü gibi 24–25 dereceye ayarlanmazdı. Sobalı evlerde yaşam alanları genellikle 16–18 derece civarındaydı. Bu nedenle dışarı çıkıldığında vücut ani bir sıcaklık şoku yaşamaz, içeriyle dışarısı arasındaki fark daha az hissedilirdi.

YÜN ÇORAP VE KAT KAT GİYİNME ALIŞKANLIĞI VARDI

Giyim anlayışı tamamen sıcak kalmaya odaklıydı. Yün içlikler, kalın kazaklar, yelekler ve paltolar birlikte kullanılırdı. Özellikle yün çorap, ayakların sıcak kalmasını sağlayarak vücudun genel ısı dengesini koruyan en önemli parçalardan biriydi.

DIŞARIDA SÜREKLİ HAREKET EDİLİYORDU: BAŞ, BOYUN VE ELLER HEP KAPALIYDI

Günlük yaşam çok daha aktiftir. İnsanlar dışarıda beklemek yerine yürür, çalışır, taşır ve hareket ederdi. Bu fiziksel tempo, vücudun kendi ısısını üretmesini sağlıyor, soğuğun etkisini azaltıyordu.

Eskiden kışın bere, atkı ve eldivensiz dışarı çıkmak neredeyse düşünülmezdi. Isı kaybının en fazla olduğu bu bölgeler korunduğu için soğuk hava daha katlanılabilir hale geliyordu.

SOĞUK HAYATIN NORMAL PARÇASIYDI

Tüm bunların yanında psikolojik bir etken de vardı. Soğuk, hayatın doğal bir parçası olarak kabul ediliyordu. Bugün olduğu gibi her ortamın sıcak olması beklentisi yoktu. Vücut ve zihin, soğukla yaşamaya alışkındı.

Bugün sıcak evlerden soğuk sokağa ani geçişler yaşanıyor. Hareketsizlik, ince giyim ve sürekli sıcak ortam beklentisi, üşüme hissini artırıyor.