Çıldıran fiyatlar, ağır geçim şartları halkımızın ruhsal durumunu nasıl etkiliyor?

Acayip bir ülke haline geldik.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) geçtiğimiz günlerde, ülkemizdeki mutlu insanların oranının bir yıl öncesine göre arttığını açıkladı.

Toplum olarak fakirleşiyoruz, işsiz kalanların sayısı artıyor, pahalılıkla boğuşuyoruz, gırtlağa kadar borca gömülmüşüz ama tüm bunlara rağmen Türkiye’de mutluluk oranı yükseliyormuş...

Fakirleştikçe mutlu olmak nasıl bir şey, bilemiyorum...

★★★

Enflasyon coştukça, döviz kurları yükseldikçe, çarşı-pazarda hızla artan fiyatlar dayanılmaz hale geldikçe kendini daha mutlu hissedenlerin oranının artması sizce mantıklı mıdır?

Ülkede hukuk rafa kaldırılmış, anayasa çiğnenmiş, adaletsizlik artmış, demokrasi yaralanmış ama bunları gördükçe insanların mutlulukları artmış, öyle mi?

Gelir dağılımındaki uçurum büyürken, fakirleşen zümreler, bal tutup parmak yalayanları gördükçe “Biz yiyemiyoruz, onlar yesin bari” diye mi mutlu oluyorlar?

Bu işte bir gariplik var!

★★★

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) sık sık çeşitli araştırmaların sonuçlarını açıklıyor ama bunlar genellikle tartışma konusu oluyor.

Sokaktaki 10 kişiye sorsanız, en az 8’i “Ben TÜİK’in rakamlarına inanmam” diyor.

Kurumun bir süre önce açıkladığı “Yaşam Memnuniyet Araştırması” da böyle...

■ 2022 yılında mutlu olduğunu beyan eden 18 yaş ve üzerindeki gençlerin oranı 49.7 iken, 2023’te mutluluk oranı yükselerek yüzde 52.7’ye çıkmış.

■ Mutlu olduğunu belirten yetişkin erkeklerin oranı 2022’de yüzde 46.5 iken, 2023’te artarak yüzde 50.3 olmuş.

■ Kadınlarda ise mutluluk oranı 2022’de yüzde 52.7 iken, 2023’te yüzde 55.1 oranına yükselmiş...

★★★

Araştırmadan (özetle) şu sonuç çıkıyor:

Türkiye’de ters orantılı bir hayat var.

Millet fakirleştikçe mutluluk artıyormuş demek ki...

TÜİK’e göre insanlarımızın yüzde 50’den fazlası memnun ve mutlu...

Yaşanan zor hayat şartları, ağır enflasyon, aşırı pahalılık, demokrasiden uzaklaşmak, hukuksuzluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik, toplumun yarısından çoğunun mutluluğuna engel olmuyormuş!

Ne diyelim, helal olsun!

Mutlu olmak tabii ki güzeldir ama...

Yeryüzünde fakirleştikçe mutlu olan başka bir toplum var mıdır, bilemiyorum!

Beleş hayat, oh ne rahat!

Doğru Parti Eşbaşkanı Rifat Serdaroğlu’ndan mizahi bir eleştiri:

■ Ülkede akıllılar korkudan bir yerlere saklandı, meydan aklı kıt olanlara kaldı.

■  Aklı kıt olanlar da bir türlü tatmin olmuyor, ne verilse doymuyorlar!

■ Böyle beleş yaşanan bir ülke nerede var?

■ Suriyeli diyorsun, her ay cebine harçlık konuluyor, hastane-ilaç-gençlere üniversiteye gitmek sınırsız. 5 üniversitenin kapıları Suriyelilere açık ve beleş!

■ Merkez Bankası Matbaası çalışanları mutlu... Sürekli para basmak için neredeyse 24 saat çalışıp fazla mesai alıyorlar...

■ Bankamatik desen, paraların hepsi gıcır gıcır.

■ O zaman, haydi hep beraber söyleyelim: “Beleş hayat, oh ne rahat, ver oyunu rahat yat!”

İki rakip aday karşılaşınca...

Büyük bir kentte iki rakip partinin belediye başkan adayları tesadüfen karşılaşınca ortam gerilmiş... Adaylardan biri rakibine küçümseyerek bakıp:

“Bir eşekle senin aranda ne fark var yaa?” demiş...

Bu kaba soruya muhatap olan aday hiç kızmamış, aralarındaki mesafeye bakarak şöyle cevap vermiş:

“Merak etme, hemen ölçtüm. Bir eşekle benim aramda sadece iki adım fark var!”

GÜNÜN SÖZÜ

Hayatta her zaman usta bir avcı gibi sabırlı ve sakin olmak gerekir!