Önceki gün...
Partisinin grup toplantısında Erdoğan’ı dinliyorum. Netanyahu hakkındaki sözlerini alkışlarken, her “İsrail” dediğinde içimden “acaba” sorusu geçti!
Bir ülke yerine acaba salt sorumluları hedef alsa doğru olmaz mı? Bugün, (içinde 1,5 milyonu Filistinli yaklaşık 10 milyonluk) İsrail halkının çoğunluğu Netanyahu’ya karşı çünkü...
Erdoğan’ın dinlerken aklıma sürekli “Generalin Oğlu” geldi...
Önce “General” kim onu tanıtayım:
Mattityahu (Matti) Peled (1923-1995)...
Hayfa’da doğdu, Kudüs’te büyüdü.
Sosyalist Siyonist gençlik örgütünde yer aldı.
Nazi işgaline direnmek için kurulan Yahudi paramiliter savunma örgütü Palmach’a katıldı. Burada yakın arkadaşı (geleceğin İsrail başbakanı) İzak Rabin idi.
İkinci Dünya Savaşı ardından Londra’da hukuk okurken Filistin bölünmesi ardından çıkan iç savaşta yer almak için Kudüs’e döndü.
1948 Arap-İsrail Savaşı’nda Savunma Kuvvetlerinin omurgası milis subaylarına katıldı. Ardından profesyonel askerliği geldi:
★★★
1950’ler başında, (yanında yine Rabin vardı) Kurmay ve Komuta Koleji’ne eğitim almak üzere İngiltere’ye gönderildi...
İsrail’in 1956’daki Gazze işgali sırasında bölgenin askeri komutanı ve valisi olarak görev yaptı. Bu dönem noktası oldu; Filistinliler hakkında hiçbir ilgisi, bilgisi ve ilişkisi yoktu, ilk olarak Arapça öğrendi...
1967’deki Arap-İsrail 6 Gün Savaşı’nda Tümgeneral olarak görev yaptı. “Şahin” idi. Ordunun legal-illegal lojistik alımlarıyla uğraştı. İki yıl sonra emekli oldu. Büyük bir kahraman olarak uğurlandı. Ama askerlikten kopmadı:
-Vietnam’da Amerikan askerlerini eğitti...
-Kongo’da solcu Lumumba’ya karşı diktatör Mobutu Seko askerlerini eğitti...
-İran’da Musaddık’a karşı Şah Pehlevi askerlerini eğitti...
Ardından...
Amerikan UCLA üniversitesinde (ileride dost olacağı) Mısırlı Nobel Ödülü sahibi Necib Mahfuz üzerine tez yazdı. Tel Aviv Üniversitesi’nde Arap Edebiyatı bölümünü kurdu, başkanlığını yürüttü. Arapça birçok eseri İbraniceye çevirdi.
Son süreçte Peled, siyasi görüşlerini sorgulamaya başladı. Bir dönem üyesi olduğu İşçi Partisi’ne sert eleştiriler yöneltti...
Ve:
★★★
Yıl 1975:
Peled, İsrail-Filistin Barış Konseyi (ICIPP) kurucularından oldu. İsrail’in 1967’de işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve bu topraklarda bağımsız Filistin devleti kurulması ve Kudüs’ün aralarında paylaşılması çağrısında bulundu. Yani, “iki devletli” çözüm taraftarıydı...
Peled, FKÖ/ Arafat ile ilişki kurdu. (İlişkiyi sağlayan FKÖ’lü Dr. Sartavi ve Mısırlı Yahudi komünist H. Curiel suikasta kurban gitti.)
Bu ilişkileri ve basında yazdıkları sebebiyle Peled arkadaşları tarafından “işbirlikçi” görülmeye başlandı. Yılmadı. 1977’de “Beyaz Güvercin” İsrail Sol Kamp Parti milletvekili seçildi...
Arkadaşı Rabin’i Oslo barış görüşmesine ikna etti. Ancak Rabin’e, işgal altındaki topraklardaki ciddi insan hakları ihlalleri nedeniyle sert eleştirilerde de bulunmaktan geri durmadı. İlişkileri koptu...
1982’de Birinci Lübnan Savaşı sırasında kurulan Yesh Gvul hareketinin düzenlediği savaşta yer almayı reddeden yedek askerleri destekledi. (Bunlardan 200 kişi hapse atıldı.)
Peled, bir dönem savaştığı arkadaşlarını “sivil halkı bombalayan savaş suçlusu” ilan etti. Hayat, Peled’i nereden nereye getirmişti...
1995’te ölen Peled, İsrail’de halen çok saygı görüyor. Ki:
Kızı Prof. Nurit Peled-Elhanan, 14 yaşındaki kızı Smadar’ı 1997’de Kudüs’te canlı bomba intihar saldırısında kaybetti!
Buna rağmen... Peled’in oğlu (İsrail- Filistin tek devlet” yanlısı, Siyonizm karşıtı) Miko Peled, babasının ve kendinin barışçıl mücadelesini yazdı: “Generalin Oğlu”...
Keşke Erdoğan okusa... Belagat, barış sağlamıyor çünkü...