Türkiye İstatistik Kurumu, 2023 yılına ait “Gelir Dağılımı İstatistikleri”ni yayımladı. Göze çarpan ilk sonuç GINI katsayısının bir yıl içinde 1.2 puan artarak O.445’e yükselmiş olmasıdır. GINI katsayısı “0”a yaklaştıkça gelir dağılımı daha eşitlikçi, “1”e yaklaştıkça daha az eşitlikçi anlamına gelen bir ölçme yöntemidir. 2023 yılında nüfusun en yüksek gelir elde eden %20’si, milli gelirin %49.8’ini almış. Bu 2022’deki payından 1.8 puan fazladır. En alt %20’nin payı ise 0.1 puan azalarak %5.9’a inmiş. Dolayısıyla ortadaki %60’lık gelir gurubunun payı da 1.7 puan azalmış. Bu kümeye Turgut Özal “orta direk” derdi. Orta direk çadır benzeri yapılarda bulunur. Orta direk sakatlanırsa yapı da dayanıksız hale gelir. Turgut Özal sosyal yapıyı çadıra benzetip bu kümenin milli gelirden aldığı payın azalmaması gerektiğini vurgulamak istiyordu. Milli gelir dağılımı “birincil” ve “ikincil” olmak üzere iki aşamada irdelenir. Birincisine “devletsiz dağılım” ikincisine “devletli dağılım” denebilir. Söz buraya gelince “devlet niçin vergi toplar?” sorusunu yanıtlamak şart oldu. Devlet;

1. Sadece kendisinin üretebileceği, başta savunma, güvenlik ve adalet olmak üzere belli hizmetleri (mesela eğitim ve sağlık) üretebilmek ve doğrudan getirisi düşük altyapı yatırımlarını finanse edebilmek,

2. Milli gelir dağılımında alta düşmüş olanlara “canlarının çıkmamasını temin amacıyla” gelir aktarmak (bütçede yer alan transfer harcamaları budur),

3. Teşvik, destek veya vergisel kösteklerle tarımcı ve sanayicilerin üretim ve yatırımlarını yönlendirmek ve halkın tüketim kalıplarını değiştirmek için, vergi toplar.

GELİR DAĞILIMI NİÇİN DEĞİŞİYOR

Bilimsel yaklaşım “ne, ne zaman oldu?”dan kalkarak “ne, niçin oldu?” sorusuna cevap aramaktır. Bunun için “eşzamanlı olarak değişen şeyler” arasında bir ilgileşim olup olmadığına bakılır. Soru: Acaba GINI ile neler eşzamanlı dalgalanıyor? Türkiye’de GINI katsayısı oldum olası yüksektir ve çok dalgalanır. Bu katsayı 1973’te 0.51, 1987’de 0.43, 1994’te 0.49 olmuştur. 2002-2023 yılları arasında Türkiye’de GINI katsayısı önce ciddi oranda düşmüş, sonra tekrar yükselmiştir. Mesela 2002’de GINI 0.44 dolayında iken, 2005’te 0.38’e kadar gerilemiştir. Daha sonra dalgalı bir seyirle yükselmiştir. 2023’te bu katsayı 0.445 olarak hesaplanmıştır. Yani 2002 düzeyine geri gelmiştir. 2002 yılı 2001 devalüasyon (1 dolar 0.69 TL’den 1.33TL’ye) krizinin etkilerinin henüz ortadan kalkmadığı bir senedir. 2023’te de devalüasyon %152 (1 dolar 7.43 TL’den, 18.78’TL’ye yükseldi) olmuştur. Bu veriler bize Türkiye’de gelir dağılımı değişmesi (bozulması) ile TL’nin değer kaybı arasında bir ilgileşim olduğunu göstermektedir.

 DEVALÜASYON SERVET DAĞILIMINI BOZUYOR

Dolar fiyatının artması, menkul ve gayri menkul varlıkların ve stokların TL cinsinden fiyatlarının artması sonucunu doğurmaktadır. 1989 Ağustos ayında Türkiye yurt içinden dışına ve yurt dışından içeriye “servet transferlerini” serbest bıraktı. Bu tam konvertibilite demekti. O tarihten sonra yurt içi yerleşikler “ne olur ne olmaz diye” parasal tasarruflarını mümkün mertebe dövize çevirdi. Bugüne kadar da (zaman zaman realize edilemeyen zararlara uğradılarsa da) neticede bu işten kârlı çıktılar. Cari açık vermek dışa dövizle borçlanmak demektir. Borç büyüdükçe faizi de yükselir. (CDS) Bu furyada sadece yabancılar değil, Türk vatandaşları da dövize dönüştürdükleri paralarını Türk firma, banka ve devletine yüksek faizle ödünç verir oldu. Böylece hem servetlerini korudular hem de gelirlerini çoğalttılar. Bu da servet sahiplerinin milli gelirden aldığı payın yükselmesine sebep oldu. 

SON SÖZ: Servetin çoksa, gelirin de çoktur.