Yaz tatili başladı, yazlığa geldiniz. Hava inanılmaz sıcak, adeta kaynıyor... Başınıza gelebilecek en kötü şeylerden biri nedir dersiniz? Buzdolabının çalışmaması! Daha yeni almıştık diye düşünüyorsunuz; fakat bir bakıyorsunuz ki 12 yıl olmuş. Zaman gerçekten hızlı geçiyor. Neyse ki evde çok eski bir buzdolabı daha var, 38 yıllık ve gayet güzel çalışıyor. Servis çağırıyorsunuz ve sonuç: Yeni dediğiniz buzdolabı çöp!
Peki, garanti süreleri bitince bu aletler neden bozuluyor? Adeta kendi kendilerini imha ediyorlar. Cevap; plânlı eskitme (planlı eskitme ya da tasarlanmış eskitme olarak da biliniyor). Plânlı eskitme, bir ürünün belirli bir süre sonunda kullanım ömrünü doldurması ve işlevini yitirmesi için bilinçli olarak tasarlanmasıdır. Bu durum, özellikle beyaz eşya, elektronik eşyalar, otomobiller ve hatta moda ürünlerinde yaygın olarak görülüyor.
Ürünlerin kasıtlı olarak kısa ömürlü tasarlanması anlamına gelen bu strateji, tüketicileri sık sık yeni ürünler satın almaya zorlamak için kullanılıyor. Bu da hem ekonomik hem de çevresel açıdan olumsuz etkiler yaratıyor.
***
Birçok ülkede tüketici haklarını korumak için çeşitli yasalar var. Bu yasalar, ürünlerin bilinçli olarak kısa ömürlü yapılmasının haksız bir uygulama olduğunu belirtiyor. Şirketlerin, tüketicilere dürüst ve açık davranmaları gerektiğini öngören bu kanunlar, plânlı eskitmenin, yani ürünlerin belirli bir süre sonra bozulması için tasarlanmasının, tüketici haklarına aykırı olduğunu vurguluyor.
Diyelim ki en sevdiğiniz kahve makineniz, üretici firma tarafından sadece birkaç yıl dayanacak şekilde yapılmış. Kahve makineniz bozulunca, yenisini almak zorunda kalırsınız. Oysa eski model kahve makineniz yıllar boyunca sorunsuz çalışmıştı. Bu durum, haksız ve adil olmayan bir ticari uygulamadır ve modern cihazların bilinçli olarak daha kısa ömürlü yapıldığının bir göstergesidir. Plânlı eskitme, tıpkı bu örnekteki gibi, insanların sürekli yeni şeyler almasını sağlar.
Ancak insan haklarının önemli olduğu ülkeler bu durumla başa çıkabilmek ve vatandaşlarının haklarını koruyabilmek için çeşitli tedbirler alıyorlar.
Örneğin, plânlı eskitme uygulamalarının resmen yasa dışı olduğu Fransa’da, 2015 parlamentosu tarafından kabul edilen yasaya göre, plânlı eskitme uygulayan firmalara 2 yıl hapis ve 300.000 euro tazminat cezası veriliyor.
***
Sanırım bu konuya en güzel örnek Apple’ın iPhone satışlarını arttırmak için uyguladığı plânlı eskitme politikası. Eski model iPhone’ları yavaşlattığını kabul eden Apple, Fransa, ABD ve İsrail’de dava edilmiştir.
Benzer şekilde, İtalya'da da Apple'a karşı açılan davalarda şirket 10 milyon euro para cezasına çarptırılmıştır. Bu davalar, Avrupa'daki diğer tüketici koruma grupları tarafından desteklenmiş ve benzer davalar Belçika, Portekiz ve İspanya'da açılmıştır. Şili'de ise yaklaşık 150,000 iPhone kullanıcısı Apple'a karşı plânlı eskitme iddialarıyla dava açmış ve Apple bu dava sonunda 3,4 milyon dolar ödemeyi kabul etmiştir.
Gizli kısa ömür stratejisi sadece teknoloji sektöründe değil, beyaz eşya sektöründe de yaygın bir sorundur. Örneğin, Whirlpool, LG, Samsung, Electrolux ve Bosch gibi büyük beyaz eşya üreticileri, ürün ömürlerini kasıtlı olarak kısalttıkları iddialarıyla çeşitli davalarla karşı karşıya kalmışlardır.
Plânlı eskitme sorunu, sadece tüketicileri ve rakipleri finansal olarak rahatsız etmekle kalmaz, aynı zamanda endüstriyel atık miktarını artırdığı için çevreye de büyük zarar verir. Ürünlerin onarımı imkânsız ya da çok pahalı hale geldiğinde, tüketiciler yenilerini almak zorunda kalır ve eski ürünler çöpe gider.
Bu, özellikle elektronik atıklar söz konusu olduğunda müthiş bir çevresel kirlilik yaratmaktadır. Örneğin, eskiyen ve bozulan telefonlar, bilgisayarlar ve diğer elektronik eşyalar, çöp yığınlarına dönüşür. Bu çöp yığınları, doğaya çok büyük zarar verir ve çevreyi kirletir.
Maalesef az gelişmiş ülkeler bu elektronik atıkların hedef noktasıdır.
Türkiye son yıllarda Avrupa'nın en büyük atık ithalatçılarından biri haline gelmiştir. 2023 Yılında AB ülkelerinden 12,4 milyon ton atık ithal ederek Avrupa'nın en büyük atık müşterisi olmuştur.
Çevresel kuruluş Greenpeace, Türkiye'nin Avrupa'nın en büyük atık çöplüğü haline geldiğini vurgulamaktadır. Türkiye'nin kendi çöpüyle baş edemezken başka ülkelerden atık ithal etmesinin çok ciddi çevresel sorunlara yol açacağını belirtmiştir.
Plânlı eskitme stratejileri hem ekonomik hem de çevresel maliyetler yaratmaktadır. Tüketiciler, bu tür uygulamalara karşı daha bilinçli hale geldikçe ve yasal düzenlemeler sıkılaştıkça, üreticilerin daha dayanıklı ve tamir edilebilir ürünler sunma zorunluluğu artacaktır. Bu yüzden, biz tüketicilere düşen en önemli görevlerden biri, satın aldığımız ürünlerin ömrü ve tamir edilebilirliği konusunda bilinçli olmak ve haklarımızı korumak için gereken adımları atmaktır.