Boş bir tuval gibi olmaya çalıştım
Dün vizyona giren ve ‘En İyi Kostüm Tasarımı’ dalında Oscar Ödülü’ne layık görülen ‘Phantom Thread’, modadan romantizme içinde pek çok unsur barındırıyor. Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmde başrolleri, üç kez Oscar ödülü almış oyuncu Daniel Day-Lewis ve Vicky Krieps paylaşıyor. Tasarım dünyasının ilginç bir bakış açısıyla ele alındığı filmle ilgili Vicky Krieps’den bilgi aldık…
Röportaj: Birgan BİLEKE
- Oyuncu olmak istediğinize nasıl karar verdiniz?
Ben Lüksemburg’da yetiştiğim ve orada büyüdüğüm için oyuncu olmak istediğimi bir türlü kendime itiraf edemedim çünkü cesaretli değildim. Bu fikir bana çok uzak ve çılgıncaydı... Fakat lisede tiyatro yapmıştım ama hiç kimsenin istemediği rollerdeydim. Hiçbir repliği olmayan tek kişi genellikle ben olurdum. Çocukken ve gençken çok hayalperesttim.
- Ailenizde sizden başka oyuncu olan kimse var mı?
Ailemde çok fazla avukat var. Ben de bu yüzden önce avukat olmam gerektiğini düşünmüştüm. Fakat daha sonra oyuncu olmak istediğime Afrika’da sosyal hizmet verirken ve seyahat ederken kararlaştırdım.
- Filmde çok itibarlı bir adam olan Reynolds (Daniel Day-Lewis) ile onun hayatına giren genç Amara’nın hikayesiyle, bir oyuncu olarak sizin Daniel gibi itibarlı bir oyuncuyla birlikte çalışmanız arasında bir benzerlik var mı?
Evet, var. Sanırım rolü de bu yüzden kabul ettim çünkü bu durumumuzun anlatılan hikayeye uygun olacağını düşündüm. Alma’yı oynarken boş, beyaz bir tuval gibi olmaya çalıştım.