İki yıl önce ‘Bedel’ dizisinde izlediğimiz Perihan Savaş, “Çok özledim” dediği kamerayla ‘Çukur’ adlı diziyle yeniden buluştu. Reşadiye’deki sette ziyaret ettiğimiz Savaş’la oyunculuk aşkını, yeni dizisini, çocuklarını ve “Çekmeden ölürsem gözlerim açık gider” dediği hayalindeki filmi konuştuk. 1-5 - ‘Çukur’ projesini ilk okuduğunda üzerinde nasıl bir etki bıraktı? Bodrum’dayken yolladılar projenin senaryosunu ve bir solukta okudum. Canlandırdığım Sultan Koçovalı karakterini çok sevdim. - Bu karakterin en çok hangi özelliğini sevdin? En başta güçlü bir kadın karakter olmasını çok sevdim. Evde sözü geçen, söyledikleri kanun sayılan, hayatını ailesine adamış biri... - Tıpkı Perihan Savaş gibi... (Gülüyor) Evet. Fedakarlığıyla, ailesine, çocuklarına düşkünlüğüyle benim gibi biri Sultan. Ayrıca bende olmayan sert tavırları var. Öyle yetişmiş çünkü. Ailesinin dışında mahalleliye de yardımcı oluyor. Herkes ona güvendiği için dimdik ayakta durmak zorunda. - Sultan Koçovalı için ‘Türk kadınına örnek olacak bir karakter’ diyebilir miyiz? Güçlü olma konusunda Türk kadınına örnek olan bir karakter. Bu önemli çünkü kadın isterse her şeyi yapabilir. Artık kadınımız gücünü göstermeli ve hissettirmeli. Kadına uygulanan şiddet ve zulüm de artık sona ermeli. - Son dönemde siyasette de bir kadın zorlu bir mücadeleye başladı; Meral Akşener. Bu konuda ne söyleyeceksin? Türk kadını siyasete de girmeli, mücadele de etmeli. Ben oyuncuyum ve siyasete girmeyi hiç düşünmedim. Meral Akşener’e başarılar diliyorum. fft5_mf34184

İçimdeki oyunculuk ateşini ilk Suna Pekuysal yaktı

- Oyunculukta yarım asrı çoktan tamamladın. Bu nasıl bir his? 1960’ta, Şehir Tiyatroları’na girdiğim zaman 5 yaşındaydım. Oyunculuk benim hayatım oldu. - Yüreğindeki bu ateşi ilk kim yaktı? Allah rahmet eylesin, bendeki oyunculuk ışığını ilk hisseden ve bu ateşi yakan kişi Suna Pekuysal oldu. Kendisi annemin arkadaşıydı. O zaman Laleli’de oturuyorduk. Beni alıp tiyatroya götürdü ve 5 yaşımdan beri oyuncuyum. 1-10

Seyircinin alkışı paha biçilemez bir hazine

- Peki ilk kamera önüne geçişin hangi filmle oldu? Kamerayla ilk tanışmam 1971 yılında, ‘Şehzade Sinbad Kafdağı’nda adlı filmle oldu. Kameralar benim 46 yıllık aşkımdır. - İlk filmle ödül de aldın… 1973 yılında ‘Altın Kelebek’ ödülü benim oldu. 1974’te ise ‘Bedrana’ filmindeki rolümle Antalya Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Altın Portakal’ı kazandım. - Ödül dendiğinde aklına ilk ne geliyor? Oyunculuğumun en büyük ödülü seyircimin acı günlerimde de yanımda olmasıdır. Onların desteği ve alkışı paha biçilmez bir hazinedir benim için. - Pek çok sanatçı hayatını anlattığı bir kitap yazıyor. Sen de yazacak mısın? Elbette. Benim hayatım roman ve anılarımı bir kitapta toplayacağım.

Evlendiğimde 13 yaşındaydım

- Gelelim özel hayata. Çok erken evlendin… (Gülüyor) 13 yaşımdaydım. İnce çorap giyebilmek ve makyaj yapabilmek için evliliğe evet dedim. - Perihan Savaş dendiğinde ilk akla gelen kavramlardan biri de fedakarlık. Sen fedakar bir anne ve eşsin… Hayatın türlü sürprizleri oluyor. Dik durmayı her zaman başardım sanıyorum. Kızım Melek Zübeyde, oğlum Savaş ve iki torunumla mutluyum. yilmaz_zafer

Savaş da babası gibi mutfakta olmayı seviyor

- Oğlun Savaş neler yapıyor? Savaş gastronomi okuyor… Sen çok iyi bilirsin ki babası Yılmaz (Zafer) da yemek yapmayı çok severdi. Yeni tatlar, soslar hazırlamaya bayılırdı. Savaş da tıpkı babası gibi. Mutfakta olmayı seviyor, yeni lezzetler keşfetmeye bayılıyor. - Savaş oyunculuğu da denedi… ‘Ben Onu Çok Sevdim’ adlı dizide Mehmet Aslantuğ’un oynadığı Adnan Menderes’in ortanca oğlu Mutlu Menderes karakterini canlandırmıştı. İlk denemesiydi ve bana göre başarılıydı. - Peki oyunculuğa devam etmeyi düşünüyor mu? Gastronomi eğitimini tamamladıktan sonra oyunculuk da yapmak istiyor. Bir ara Şehir Tiyatroları’na devam etti; genlerinde oyunculuk var. 1-6

Engin Akyürek’i Yılmaz Zafer’e çok benzetiyorum

- Bir film çekmek istiyordun ve bu senin en büyük hayalindi... Yılmaz Zafer’in hastalandıktan sonraki sürecini film yapmak istiyorum. Türkiye’de yaşayan pek çok sanatçının hastalandıktan sonra yaşadığı o zor süreci kamera önüne taşımak amacındayım. Yılmaz belli bir zaman sonra zaten neler olup bittiğini anlamadı ama ben sonuna kadar yaşadım, anladım. Her şey çok zordu. - Bu filmin oyuncuları çok önemli... Yılmaz’ı Engin Akyürek’in oynaması güzel olur. Engin’i Yılmaz’a çok benzetiyorum. Beni belki Bergüzar Korel ya da Fahriye Evcen canlandırabilir.