Acele israfa yolaçar acele giden ecele gider, çaydanlığa siyah diyen tencere tencere dibin kara seninki benden kara, merak kediyi öldürdü insanın başına ne gelirse meraktan gelir, yavaş ve sakin olan yarışı kazanır yavaş atın çiftesi pek olur... İngilizce’de kullanılan atasözleri ile bizimkiler! Birbirlerine çok benziyorlar değil mi?

Sadece İngilizler mi, dünyanın geri kalanıyla da benziyoruz birbirimize.

Fakat bize özgü atasözlerimiz de var.

Onlardan biri, gelen gideni aratır lafı... Bilen varsa düzeltir benzerini bulamadım.

Olumsuz, umutsuz bakış açısıdır fakat ne yazık tam bizi anlatır. Sağlamasını yapalım... Yaşınız kaç olursa olsun sorun kendinize, gelen gideni aratmadı mı hep!

Ülkeyi yönetenlere bakalım... İnönü, Menderes, Demirel, Ecevit, Özal, Erbakan, Erdoğan ve diğerleri daima aratmadı mı bize Mustafa Kemal Atatürk’ü, O’nun zamanındaki Türkiye’yi?

2024’e giriyoruz, yeni yıl gelmeden neyi konuşmaya başladık? 1 Ocak’tan itibaren canımızı daha da yakacak zamları.

Yani bugünden belli gelenin gideni aratacağı!

Yılın son günü tüy dikmeye niyetim yok, merak etmeyin. İnsanın olduğu yerde umut daima vardır ve ortalıkta gözükmeseler de bu topraklarda iyi insanlar umulandan çok. Zamanlarının gelmesini bekliyorlar herhalde...

Bu millete en çok umut veren, ölümünden sonraki 85 yılda bile dün Suudi Arabistan’da olduğu gibi girdiği her savaştan zaferle çıkmaya devam eden Atatürk’ü arıyorsak hala, O’nunla bitirelim 2023’ü...

Hastalığının ilk aylarında Çankaya’da istirahat eden Atatürk’e ziyarete gelenlerden biri akıl edip Keçiören’deki bir badem ağacının çiçek içinde kalmış dalını hediye etmiş. Çok sevinmiş Atamız, ‘ne güzel bahar geldi artık’ demiş, yorgun yüzüne neşe dolmuş.

Bahar dalına çocuk gibi sevinen Atatürk, ‘hayatımın hatırlayabildiğim en sevinçli dakikaları’ cümlesini ne zaman kurmuştur acaba?

11 Haziran 1937 günü Trabzon’da.

Memleketin dört bir yanında örnek olsun diye kendi parasıyla kurduğu onlarca ziraat ve orman çiftliğini, buralardaki tesisleri, imalathaneleri, fabrikaları, binlerce hayvanı, binlerce dönüm toprağı, aracı, gereci millete verdiği, devir işleminin yasal olarak tamamlandığı ve bu durumu Başbakan İnönü’ye telgrafla bildirdiği, yani Türk milletine hediye ettiği gün!

Telgrafın makbuzunu elinde sıkı sıkı tutarak “Oh oh, ne kadar hafifledim ve ferahladım bilseniz. Hayatımın hatırlayabildiğim en sevinçli dakikalarını yaşıyorum. Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime vermekle ferahlık duyuyorum. Omuzlarımda Uludağ vardı! İnsanın serveti kendi manevi şahsiyetinde olmalıdır. Ben büyük millete daha neler vermek istiyorum” der kendisiyle birlikte o anı paylaşanlara.

Malınız mülkünüz, gemileriniz, kupon arazileriniz, sayısını unuttuğunuz villalarınız, yatlarınız, katlarınız, fabrikalarınız, bankalarda, özel kasalarda paranız, mücevherleriniz varsa ve birilerine hediye etmek isterseniz elinizi tutmayalım... Gelenin gideni aratacağı şimdiden belli olan yeni yıla inat minicik de olsa gönlünüzden kopan bir hediye verin sevdiklerinize. Bir demet Karaburun nergizi alın ne bileyim hiçbir şey alamıyorsanız hediye gibi sarılın.

Hepinizi kucaklarken yeni yılınızı kutlarım. 2024 kalbinizdeki zenginliğe bereket getirsin.