Atatürk’ün 85. ölüm yıldönümü Cuma gününe rastladı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı 1924’te kuran Gazi Mustafa Kemal ve şehitlerimize cuma hutbesinde Fatiha okunur diye bekledim.  Cumayı beklemeden, hutbe metnini aldım. Okudum ama yine Atatürk yoktu.

Diyanet İşleri Başkanlığı, camilerde Atatürk’ün adını anmamayı Mehmet Görmez döneminde başlattı, Prof. Dr. Ali Erbaş da devam ettiriyor. Gerekçe olarak Gazi Mustafa Kemal ve bakanların imzasını taşıyan 5 Mart 1340 yani 1924 tarihli kararname gösteriliyor. Kararnamede şunlar yazılı: “Bundan sonra Camilerde Hutbelerde şahıs ismi söylemeksizin ‘Millet ve Cumhuriyetin Kurtuluşu için’ dua edilmesi karar kılınmış ve bu kararların bütün vilayetlere İçişleri Bakanlığınca tebliğ edilmesi için havale edilmiştir. 05/03/1924.”

TARİHÇİLERİN BAKIŞI

Başkan Ali Erbaş’ın bu kararnameyle ilgili yorumu şöyle: “Hutbelerde isim anılmasını merhumun kendisi istememiş. Daha sonraki süreçte de hiç hutbelerde yazılmamış. Gazi hazretleri, hutbenin namazın bir parçası olduğunu bildiğinden dolayı böyle bir karar aldırmış olabilir. Cumhuriyet tarihi boyunca bu karara hep uyulmuş. Biz her vesileyle anıp, duamızı yapıyoruz.”

Başkan böyle diyor ama camiye gidenler bilir. Atatürk ve silah arkadaşları hep anılırdı. Nitekim dün de SÖZCÜ’de eski yıllara ait Atatürk’ün de adının geçtiği cuma hutbesi belgesi yayımlandı. Hutbelerde isim geçmemesinin gerekçesini Diyanet kararnameyi dayanak yaparken, Tarihçi Sinan Meydan da belgeler ışığında, Başkan Erbaş’ın açıklamalarına karşı şunları söyledi:

“İki farklı konu birbirine karıştırılmak isteniyor. Önceleri her cuma günü hutbelerde sultan/halifenin adının okunması ile belli özel günlerde hutbelerde devlet büyüklerinin adının anılması çok başka şeyler...

Birincisi: Osmanlı’da hutbelerde sultan/halifenin adı okunurdu. 3 Mart 1924’te halifelik kaldırılınca, 5 Mart 1924 tarihli kararnameyle -çok doğal olarak- olmayan halifenin adına hutbe okutulmasına son verildi.

İkincisi: Kurtuluş Savaşı’nın başkomutanı ve Cumhuriyetin kurucu önderi Atatürk’ün 18 Martlar, 19 Mayıslar, 23 Nisanlar, 30 Ağustoslar gibi özel günlerde camilerde hutbelerde anılmasını yasaklayan hiçbir yasal düzenleme yok.

KASTEDİLEN ATATÜRK DEĞİL

Diyanet İşleri Başkanı, Cumhurbaşkanı Atatürk’ün, 5 Mart 1924 tarihli bir kararnameyle hutbelerde kendi adının anılmasını istemediğini söylüyor. Ancak o karada ‘Hutbelerde isim zikredilmeksizin’ denilirken kastedilen isim ATATÜRK’ün ismi değil, HALİFENİN ismidir. Şöyle ki:

3 Mart 1924’te halifelik kaldırıldı. Halifelik kaldırıldıktan ve halifenin yurtdışına sürgün edilmesine karar verildikten sonra artık olmayan halifenin adının hutbelerde anılması da söz konusu olamazdı. Bu nedenle 5 Mart 1924’te Gazi Mustafa Kemal imzalı Bakanlar Kurulu kararnamesiyle ‘Bundan böyle hutbelerde isim zikredilmeden milletin ve Cumhuriyetin selamet ve saadetine dua edilmesi’ kararı alındı. Bu kararla hutbelerde ‘Halifenin isminin zikredilmemesine’ karar verildi. İşte, Diyanet İşleri Başkanı’nın “Belgesi de var! Atatürk hutbelerde kendi isminin anılmasını istememiş!” dediği belge bu...

Ancak bu belgedeki 5 Mart 1924 tarihli Bakanlar Kurulu kararı, hutbelerde bundan böyle ‘Halifenin isminin geçmemesi için’ alınmıştır. Bu kararın camilerde ‘Atatürk’ün isminin anılmamasıyla’ hiçbir ilgisi yoktur.

İŞTE KESİN KANITLAR

Her ne kadar Diyanet İşleri Başkanı halka açıklamasa da 5 Mart 1924 tarihli kararda ‘Hutbelerde isim zikredilmesin’ denilirken söz konusu ismin HALİFENİN İSMİ olduğunu açıkça kanıtlayan başka belgeler Cumhuriyet Arşivi’ndedir. İşte Diyanet İşleri Başkanı’nın halka açıklamadığı o belgelerden biri:

“Diyanet, 5 Mart 1924 tarihli kararnameyi yanlış yorumluyor”


5 Mart 1924 tarihli Bakanlar Kurulu kararının ardından, 6 Mart 1924’te Diyanet İşleri Başkanlığı ‘Halife ve hilafet mevcut olmadığından hutbelerde millet ve cumhuriyetin selamet ve saadetine dua edilmesinin ilgililere tebliğini’ istiyor.

6 Mart 1924’de millet ve cumhuriyetin selameti için dua genelgesi gönderildi.


Bu belgede açıkça görüldüğü gibi hutbelerde adı anılmaması istenen kişi ATATÜRK değil, kaldırılan, HALİFE ABDÜLMECİD EFENDİ’dir. Cumhuriyet Arşivinde buna benzer başka belgeler de var. Örneğin, 7 Mart 1924 tarihli başka bir belgede de “Halifenin durumu ve halifelik makamının kaldırılması dolayısıyla hutbelerde millet ve cumhuriyetin selamet ve saadetine dair dua edilmesi” isteniyor. Yani Diyanet İşleri Başkanı’nın iddia ettiği gibi konunun Atatürk’le bir ilgisi yok; konu kaldırılan halifelik yani Abdülmecid Efendi ile ilgili.”

ATATÜRK’Ü YASAKLAYAN KARAR YOK

Sinan Meydan’a Atatürk’ün anılmasını yasaklayan bir kararname olup olmadığını sordum. Şunları anlattı:

“Tabi ki hutbelerde halifenin isminin yerine Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün isminin okunması da söz konusu değil. Nitekim 5 Mart 1924 tarihli ve Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal imzalı Bakanlar Kurulu kararında, bundan sonra hutbelerde ‘Millet ve Cumhuriyetin selamet ve saadetine dua edilmesi’ isteniyor. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki özel günlerdeki hutbelerde ‘Cumhuriyetin selamet ve saadetine dua edilirken’ o Cumhuriyetin kurucusu Cumhurbaşkanı Atatürk’ün adını anmayı yasaklayan hiçbir karar, kararname ve yasa yoktur.

Hutbelerde ad okunması saltanat/hilafet döneminin adetiydi. Atatürk, saltanat ve hilafeti kaldırıp laik bir devlet kurdu. Halifeliği kaldırdıktan sonra da ‘Her cuma hutbesinde halifenin adı yerine benim adımı anın!’ da demedi. Tabi ki bugün, saltanat/hilafet dönemlerindeki gibi her cuma hutbesinde Atatürk’ün adı anılmıyor. Ancak 10 Kasım, 29 Ekim, 30 Ağustos gibi özel günlerde hutbelerde Atatürk’ün adının anılmasının önünde de hiçbir engel yok.

3 Mart 1924’te halifelik kaldırılınca 5 Mart 1924’te ‘Artık hutbelerde isim zikredilmeyecek’ denilerek Halifenin isminin anılmasını yasaklayan kararı çarpıtıp, bugün özel günlerde camilerde Atatürk’ün adının anılmaması için paravan yapmaya kalkmak çok yanlış.”


İlahiyatçı Cemil Kılıç da aynı konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “5 Mart 1924 tarihli genelgeden ötürü İslamcılar Türkiye’yi Dârülharp gördükleri için yıllarca cuma namazını boykot ettiler. ‘Halifenin adının anılmadığı hutbe ve cuma namazı batıldır’ dediler. Konunun Atatürk’ün anılmasıyla hiçbir ilgisi yok. Genelgede ‘Millete dua edilsin’ denildi. Atatürk, ‘Camilerde kimsenin adı anılmasın’ derken halife ve sultanın adının anılmamasını kastetti. Çünkü o genelgeden 2 gün önce halifelik kaldırılmıştı. Hutbede halifenin adı anılıyordu. Bu yasaklandı.”