İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı, Şehir Plancısı Buğra Gökce, kamuoyunda kentsel dönüşüm yasası olarak bilinen ve kasım ayı başında yasalaşarak özellikle rezerv alanlarla ilgili kaygı yaratan yasanın İBB olarak beklentilerini karşılamadığını söyledi.
Gökce, Reuters ile yaptığı söyleşide deprem riskinin yüksek olduğu İstanbul için ayrı bir kentsel dönüşüm yasası olması gerektiğini belirtti.
En az 50 bin kişinin hayatını kaybettiği Kahramanmaraş merkezli deprem uzun yıllardır deprem riski ile karşı karşıya olduğu bilinen İstanbul halkını bir yandan büyük felaketin acısıyla, diğer yandan beklenen depreme dayanıksız konutlarda yaşadıkları gerçeği ile yüzleşmek zorunda bırakmıştı.
İMAR AFFI SORUNU
Özellikle İstanbul gibi deprem riski olan bir şehirde imar affı çıkan sorunlu binaların dönüşümünü geciktiren engellerin kalkması gerektiğini vurgulayan Gökce, bu konuda yapılması gereken daha acil düzenlemeler varken onların yerine, rezerv alanlarla ilgili yapılan düzenleme ile kamuoyunda soru işareti oluştuğuna dikkat çekti.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Kasım ayı başında TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
Kamuoyunda kentsel dönüşüm yasası olarak bilinen kanun teklifi riskli alanların dönüştürülme sürecini hızlandırmayı amaçlayan yasanın rezerv alanlara ilişkin maddeleri "mülkiyet hakkının ihlali" gerekçesiyle eleştirileri de beraberinde getirdi.
Eleştirilerin odağında ise, meskun alanların maliklerin rızası aranmadan rezerv alanı ilan edilebilecek olmasının yanı sıra, rezerv alan olarak belirlenen yerlerdeki ev sahiplerine eski konutlarının yerine daha düşük kıymetli bölgelerden konut verilebilecek olması yer alıyor.
'İSTANBUL İÇİN YOĞUN MESAİYE İHTİYAÇ VAR'
"İstanbul kentini 6 Şubat depremlerinden sonra depreme ve afetlere hazırlamak anlamında daha yoğun bir mesaiye ihtiyacımız var" diyen Gökce bakanlıktan ne gibi talepleri olduğunu anlattığı söyleşide şunları söyledi:
"Biz İstanbul İmar Yönetmeliği'nde bazı değişiklikler getirmeyi öngördük. Ancak bunlar, özellikle güçlendirmeye yönelik yönetmelik önerilerimiz maalesef merkezi idarenin genele ilişkin yönetmelik düzenlemelerinde yeri ve karşılığı olmadığı için hukuken hayata geçemiyor. Biz istiyoruz ki artık binalar kısmen de güçlendirilsin. Maalesef imar affı uygulamaları, binaları güçlendirme olanağını yok ediyor. Kısmen güçlendirme şansını ise imkansız kılıyor. Örneğin adam kaçak yapı yapmış, iki kat fazla yapmış ellerine siz de imar affıyla yapı belgesi vermişsiniz. Bu bina tamamen yıkılıp yeniden yaptığında eski imar durumuna göre iki kat eksik yapıldığı için yıkıp yapmak istemiyor."
Gökce, bina depremde hasar alsa bile kısmi güçlendirmenin hayat kurtaracağını, bu nedenle de önemli olduğunu söyledi.
İstanbul'un artık büyümemesi gerektiğini söyleyen Gökce, "İstanbul'un daha fazla büyümeye tahammülü yok. İstanbul, su kaynaklarını, doğal kaynaklarını tüketti. İstanbul'a suyu doğudan batıdan kilometrelerce 250 km uzaktan getirmek zorundayız ve bu elektrik parası demek. Bu kamunun sırtına yük demek. Bu kenti daha fazla zorlamanın gereği yok."
DÜZENLEMENİN TALEPLERLE İLGİSİ YOK
Şehircilik Bakanlığı altında Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kurulduğunu ve arkasından da 6306 sayılı kanunla kamuoyunun "mülkiyet gaspı" diye kodladığı şekilde rahatsızlık yaratan bir yasa değişikliği geldiğine dikkat çeken Gökce, yeni düzenlemenin bakanlığa ilettikleri talepler ile ilgisi olmadığını söyledi.
Gökce, "Biz bakanlığa İstanbul'un kentsel gelişimi durdurulmalıdır dedik. Artık yeni rezerv alan ilan ilanları yapılmamalıdır. Yapılacak ise mevcut riskli konutların yerine, afete dirençli ve güvenli konutların nereye yapılacağı birebir eşleştirilerek belirlenmesi. Ayrıca belediyelerin rızası alınmadan rezerv alan ilan edilmesin dedik. Ama bunlara benzeyen maddeler olmadı yeni yasal düzenlemede, rezerv konut alanlarının meskun alanlara da genişletilmesi yönünde bir karar oldu" diye konuştu ve bunun da vatandaşın evlerinin rezerv alan ilan edilmesi durumunda ne yaşayacakları konusunda endişelendiğini söyledi.
Kamuoyunda "mülkiyet gaspı" olarak bilinen kavramın 10 yıldır var olduğunu, bu yasanın yeni olmadığını hatırlatan Gökce, yeni olan kısmın meskun alanlara da rezerv alanları genişletme kararı olduğunun altını çizdi.
Normalde kanunun böyle yorumlanmaması gerektiğini ama bunların aksi yönünde bir hüküm de içermediğini söyleyen Gökce, "Bakanlık bundan önceki uygulamalarda dağa taşa üst gelir grubu konutları yapıldığı, bazı gecekondu mahallelerinde polis marifetiyle tahliyeler yapıldığı yönünde bir karne olduğu için vatandaş bu endişeleri haklı olarak duymaya başladı" dedi.
BÜTÜNLÜKLÜ BİR DEPREM STRATEJİSİ
Kendi taleplerinin bütünlüklü olarak bir deprem ve konut stratejisi, barınma krizine de çözecek bir stratejiyle aşama aşama ilerlenmesi olduğunu ifade eden Gökce, bakanlığın ise tüm yetkiyi kendisinde toplayıp bahsettiği hususların tamamına yakınını dikkate almadığı bir çerçeve kurduğunu kaydetti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şubat ayındaki Kahramanmaraş depreminin ardından Mart ayında yaptığı bir toplantıda İstanbul'un depreme dirençli bir kent haline getirilmesi için "Deprem Bilim Üst Kurulu"nun önerileri doğrultusunda seferberlik başlattıklarını açıklamış ve devletin tüm kurumları da dahil olmak üzere bütün kesimlere Marmara Deprem Konseyi kurulması çağrısında bulunmuştu. (REUTERS)