Meseleleri, salt Cumhuriyet devrimlerine muhalefet yapmak değildi. Kemalizm’in halkçılık, milliyetçilik, devrimcilik içeren tam bağımsızlık ilkelerini tasfiye etmek isteyen Batı’nın tam yörüngesine girmekti!

Komünizmle Mücadele Dernekleri bunun sembolü oldu.

MİT Müsteşarı Fuat Doğu, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yaşar Tunagür ve Fethullah Gülen gibi Gladio aparatları bu planın uygulayıcısı oldu. “Soğuk Savaş dini” yarattılar! Tek hedefleri vardı; “dinsiz solculara” karşı cihat yapmak!

Benzerini Vatikan eliyle dünyada da yaptılar!

-İlk Müslümanlar gibi- ilk Hıristiyanlar da devrimciydi. Zamanla Hıristiyanlık devlet tarafından gasp edildi ve egemenlerin yoksulları ezme aracına dönüştürüldü.

Din bilgini rahip T. Müntzer gibi köylü ayaklanmaları liderlerinden, Hıristiyan anarşist W. Weitling’e kadar düşünürler, devrimci dini diriltmek için mücadele verdiler.  

Buna XIII. Leo gibi papalar karşı çıktı. “Fakirlerin zenginlere imrenmesini istismara uğratan sosyalistler, özel mülkiyeti yok etmeye çalışıyor.”

Vatikan bu anlayışla -Papa XII. Pius gibi- Hitler ve Mussolini’yi destekledi. Nazi ölüm kamplarına sessiz kaldı...

★★★

Soğuk Savaş’ın kullanışlı din kurumlarının oyunlarını bozanlar da yok değil.

Latin Amerika’da 1960’larda ortaya çıkan Kurtuluş teolojisi, yoksulluğa ve sosyal adaletsizliğe karşı mücadeleyi esas aldı.

Solun ve Hıristiyanlığın kendilerine ait toplumsal değer ve taleplerinin ortak potada eritilmesiyle oluşan Kurtuluş teolojisi, iki grubu ortak paydada buluşturdu. Bu nasıl oldu? Şöyle:

ABD arka bahçesi Latin Amerika’da Soğuk Savaş başlangıcında birçok askeri darbe yaptı. Darbelere kimi kiliseler destek verirken, kimisi muhalif oldu. İşte bu süreçte sol ve bazı kiliseler arasında yakınlaşma gerçekleşti. Hele... Küba Devrimi Latin Amerika’da Kurtuluş teolojisini büyüttü.  

Parantez açayım:

Fidel Castro dine karşı uzlaşmaz tavır yerine ılımlı anlayışa sahipti. Hatta Türkiye’ye geldiğinde Havana’da din adamlarıyla sık yemek yediğini anlattı ve ekledi: “İncil’i okudum ve ondan birçok ders aldım. Hıristiyan düşünceyle Marksist düşünce arasında yakınlıklar buldum.”

Keza: Fidel Castro’nun yakın dostu olan Brezilyalı rahip Frei Betto yazdığı “Fidel ve Din” kitabında, Küba devletinin insanların dini ritüellerini yerine getirilmesine olanak sunduğu ve bunu halkın kültürel zenginliği olarak gördüğünü belirtti...

Sadece Küba değil:

★★★

Nikaragua’daki devrimci Sandinistalar arasında rahipler de vardı. Mesela, devrimden sonra Ernesto Cardenal, 1979’dan 1987’e kadar kültür bakanlığı yaptı. Kuşkusuz Papa II. Pavlus tarafından aforoz edildi!

Peder Lavinia, Sandinistlere neden destek verdiğini şöyle özetledi:

- “Katolik kilisesine inancım ve üyeliğim beni FSLN (Sandinist Ulusal Kurtuluş Cephesi) saflarında devrimci sürece katılmaya yükümlü kılıyor. Çünkü ezilen bir halkın kurtuluşu, İsa aracılığı ile toptan kurtuluşun ayrılmaz bir parçasıdır. Benim bu sürece aktif katılımım, ezilenlerle ve onların kurtuluşu için savaşanlarla Hıristiyan dayanışmasının bir ifadesidir.”

Çok din adamı var; Perulu Cizvit rahip Gustavo Gutierrez dini yoksullara acıma ve merhametin nesnesi olarak değil, tersine kendi kurtuluşlarının öznesi olarak gördü...

Teolog Clovis Boff, Vatikan’ın emperyalizmle işbirlikçiliğine karşı Marksizm ve Hıristiyanlık sentezi yaptı...

Kurtuluş teolojisini benimseyen Peder Jean Bertrand Aristide Haiti halk oyuyla devlet başkanlığına seçildi. Ve hemen CIA darbesiyle indirildi.

Toparlarsam:

Ülkemizde de “Soğuk Savaş dinine” karşı devrimci İslam’a sarılmak elzem. Yoksa... İçeriği boş helalleşme sadece yüzeysel popülist siyaset yapmaktır!