Tarih, hafızanın aynasıdır.

ABD’nin, Filistin’e bombalar yağdıran, çocukları katleden İsrail’e 26 milyar dolar yardımda bulunması Türkiye’de az yankı buldu. Aylardır Gazze vahşetini manşetten veren iktidar medyası bile suskunluğu tercih etti!

Erdoğan’ın 9 Mayıs’a planlanan ABD gezisini iptal edip etmeyeceği polemik konusu oldu.

Odatv, “gitmeyecek” dedi.

Hürriyet, “gidecek” dedi.

Erdoğan gider mi gitmez mi, bilemem ama sizi yıllar öncesine götüreyim. Ki Erdoğan’ın gidip gitmeme kararı da tarihe düşülecek önemli not olacaktır.

Başlayayım: 1950’ler başı...

Müslüman Kardeşler/ İhvan’ın yayın organı aylık Al-Dawa, Türkiye için başlık attı: “İkinci İsrail!”

Türkiye’de muhafazakâr çevreler Başbakan Menderes’e -Türkçe ezana son vermesi gibi dini reformlar sebebiyle- çok sempati duydu, neredeyse “kutsallık” bahşetti!

Ya DP/Menderes’in dış politikası? İhvan’ın Türkiye’ye “İkinci İsrail” demesinin sebebi neydi?

Sorunun yanıtı bulunmadan Erdoğan’ın ABD’ye yönelik tavrı anlaşılamaz!

★★★

 Türkiye’nin Arap dünyasıyla siyasal ilişkisini hatırlatarak başlamalıyım:

Ne Tanzimat modernizasyonu ile başlayan sürece Arap ulemasının tepkisine gideyim...

Ne de -Erdoğan’ın siyasi kahramanı- İkinci Abdülhamit’in başarısız olan Panislamizm politikalarına gideyim...

Birinci Dünya Savaşı Filistin Cephesi’nde Arap Bedevilerin 1916’da yaralı Mehmetçik dahil Türk Ordusu’na yönelik büyük katliam yapmasını Türkiye Cumhuriyeti kurucu unsuru subaylar hiç unutmadı.

Türk ve Arap arasına şüphe, güvensizlik girmişti.

Müslüman dünyasında Mısır’da Nasır’dan Bangladeş’te Rahman’a kadar liderler ve özellikle genç kuşaklar arasında emperyalizmi yenen Atatürk’e büyük hayranlık duyulsa da Türkiye, Arap dünyasıyla pek siyasi ilişkiye girmedi. Başta Filistin sorunu olmak üzere Ortadoğu politikalarında göreli tarafsız kaldı...

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İsrail’in kurulması Türkiye’nin denge politikasını değiştirdi. İsrail tanındı ve bu ülkeye ilk Müslüman elçiyi 1952’de Türkiye gönderdi.

NATO’ya katılım “hediyesi” ile ödüllendirildi Türkiye...

İktidardaki Demokrat Parti/ Menderes, Ortadoğu’da Batı/ ABD politikalarına salt uyum sağlamadı, başat rol oynadı! İsrail’in Ortadoğu’daki “koruyucusu” oldu.

İşte... Bu politikalar sonucu İhvan, Türkiye’ye “İkinci İsrail” yakıştırması yaptı!

-Bağdat Paktı kurulması gibi- ABD’nin Ortadoğu politikalarının “azgın savunucusu” Menderes’in ilk gerginlik yaşadığı ülke Mısır oldu. Bunu Suriye takip etti. Suriye ile sınırda askeri çatışma bile yaşandı.

Lübnan’da Menderes aleyhine gösteriler yapıldı. Heyhat! Menderes ile Irak Başbakanı General Nuri Es Sait ABD’nin “gözüne girmek” için birbiriyle yarışmayı sürdürdü.

Bağlantısız üçüncü dünya ülkelerin oluşturduğu Bandung Konferansı’nda Türkiye dışlandı. Vs. Vs.

★★★

Soldan İslam’a Ortadoğu’da anti emperyalist mücadele büyüdükçe Türkiye dış politikasına tepki arttı.

Kıbrıs sorunu ortaya çıktığında Arapların çoğunun Rumların lideri Başpiskopos Makarios’un tarafını tutması şaşırtıcı değildi; şaşırtıcı olan İsrail’in Kıbrıs konusunda Türkiye’nin yanında durmamasıydı!

Hayat, Türkiye’ye gerçekleri dayatıyordu!

Gerek Sovyetler Birliği ve gerekse Arap dünyasıyla ilişkileri kim yoluna koyup normalleştirdi dersiniz: Başbakan Demirel! Ticaret artmaya, Arap turistler Türkiye’ye gelmeye başladı. Ki, NATO’cu askerlerin 12 Mart 1971’de Demirel’e darbe yapmasını bu gelişmeler ışığında değerlendirin!

Tarih bilinmeden dış politikayı analiz etmek mümkün değil.

Gazze’yi yıkan, binlerce sivili öldüren İsrail’e 26 milyar dolar yardım yapması ABD’nin dış politikası ile tezat oluşturmuyor.

Tezat olan Türk dış politikasının her on yılda bir değişmesidir!

Erdoğan, ABD’ye gidecek mi, yoksa “one minute” diyecek mi, göreceğiz...