TBMM Başkanı Prof. Numan Kurtulmuş, Yeni Anayasa çalışmalarını SÖZCÜ’ye anlattı...

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un gündemindeki önemli konulardan birisi, 42 yıldır konuşulan 1982 Anayasası’nda değişiklik yapılması. Bunu yaparken, siyasi partiler arasında uzlaşmaya büyük önem veriyor. Bugün tartışılan konulardan birisi, anayasanın değiştirilmesi bile teklif edilemeyecek ilk 4 maddesine dokunulup dokunulmayacağı. Kurtulmuş, bu maddelere dokunulmaması konusunda genel bir görüş olduğunu hatırlatıyor. 

Kurtulmuş’a göre anayasa değişikliği çalışmalarının başlangıcında siyasi partiler arasında iyi bir iklim var. Liderlerin karşılıklı ziyaretleri, CHP’nin gölge bakanlarının, bakanlarla görüşmeye başlaması da olumlu gelişme. Nasıl bir anayasa isteniyor? Kurtulmuş, anayasanın kısa, net, anlaşılır, dilinin günümüz Türkçesine uygun, temel konulara odaklanan, TBMM’nin, Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri,  yargı sistematiği, yargının sadece bağımsızlığı değil, yargının kendi arasındaki yönetimi ile ilgili da açık ifadeler yer alması gerektiğini belirtiyor.

DEĞİŞİKLİĞE ENGEL BİR ŞEY YOK

Kurtulmuş, yapılacak değişikliklerin Türkiye demokrasisi için önemli bir başarı olacağını belirtti ve SÖZCÜ’nün sorularını şöyle cevaplandırdı: 

“Yapılacak değişikliklerin Türkiye’ye faydası olacağını düşüyorum. Kurumların özellikle sivil siyaset üzerinde yeri geldiği zaman baskı kurmasına zemin sağlayacak bir şey var. Bunların bir şekilde değiştirilmesinin Türkiye’ye faydası olacağını düşünüyorum.  Daha da önemlisi maalesef bu süreçte ‘Kurucu Meclis olmadığı için bugünkü Meclis’le anayasa yapılmaz’ gibi bir görüş ileri sürülüyor. Saygıyla karşılıyorum ama siyasi olarak asla doğru bulmam. Bu meclis halkın iradesiyle seçilmiş bir meclistir. Yüzde 95 temsil gücü var. Oyların yüzde 95’ini almış parlamentoda 6 siyasi partinin grubu var. 15 siyasi parti Meclis’te temsil ediliyor. Demokrasi temsil yeteneği çok yüksek olan bir Meclis.

 Bu Meclis anayasa yapma gücüne de, yetkisine de sahiptir. Tartışma olmaması gerekir. Artık Türkiye’de böylece topyekûn bir anayasa çalışması doğrudan sivil iradeyle, Meclis’in eliyle gerçekleştirilebilir. Bunun başlı başına çok büyük bir kazanım olacağını ve Türkiye’yi sivil demokratik siyaset bakımından ileriye taşıyacağını düşünüyorum. Bunun yapılabilir olması bile büyük başarı olacaktır.

İLK DÖRT MADDEDE NE OLUR?

İlk dört maddenin tartışılması Türkiye için lüzumsuz bir tartışma konusu. Meclis’te şu anda grubu bulunan partilerin temsilcileri, Meclis yöneticileri. Orada da bir kere daha gördük ki partilerin tamamına yakını ilk dört madde ile ilgili her hangi bir tereddüdü yok. Bu konuda aşağı yukarı bir görüş birliği var.  Lüzumsuz bir tartışmayla vakit kaybetmemek gerek.

Hemen bütün siyasi partilerin programlarında yeni bir anayasa yapılması yer alıyor. Zaten anayasa meselesi bizim şahsi fikrimiz olarak gündeme gelmedi. Çok tarihi bir süreçten geçiyoruz.  Türkiye’nin üzerine düşen büyük sorumluluklar, önümüze koyduğumuz büyük hedefler var. Bütün kurum ve kuruluşlar canla başla çalışma sürecinin içerisindeler. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de sorumluluklar düşüyor. TBMM’ye düşen sorumluluklardan birisi de, Türkiye siyasetinin daha fazla demokratikleşmesini sağlayacak adımlarının atılmasıdır. Bir ülkenin demokratik yapısını belirleyen siyasi topografyayı belirleyen dört tane metin var. Bunlar; anayasa, Meclis İç Tüzüğü, Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası. Bütün bunlarla ilgili Türkiye’de daha demokrat, daha ileri seviyeye geçebilecek bir atmosferin olduğunu düşünüyorum. Bizim de Meclis olarak sorumluluğumuz olduğu kanaatindeyim.

TBMM Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş Sözcü Medya Grubu Ankara Temsilcisi ve yazarımız Saygı Öztürk’ün gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

ANA GÜNDEMİN ANAYASA OLMADIĞININ FARKINDAYIZ

Neler yapabileceğimizi ele alıyoruz. Tabi ki Türkiye’nin ana gündemimin anayasa olmadığının biz de farkındayız. Ama siyaset böyle bir ihtiyacı zaten görür. Siyasi partiler seçim programlarında, parti programlarında bu konuyu açıkça ifade etmişler, burada da bir uzlaşıyla ve ben başından beri hep yöntem üzerinde duruyorum.

Yani usul esasa mukadderdir. Öncelikle iyi bir tartışma olmasıyla buradan da yeni bir anayasa düzenlemesi yapmanın imkanı olduğunu görüyorum. Hatta bunun çift taraflı bir süreç olduğu kanaatindeyim. Anayasa müzakereleri, görüşmeleriyle birlikte siyaset normalleşme ve birbirleriyle diyalog zeminini artırma imkanını bulacak. Öte tarafta da siyasette normalleşme ve diyaloğun kuvvetlenmesi anayasa çalışmalarına katkıda bulunacak. Ben bunu tabi sadece bir hukuk metni olarak değil, siyaset felsefesinin yansıması olarak da görüyorum. Daha demokrat, kapsayıcı, kuşatıcı ve sivil anayasa. Bunu da Meclis yapacak. Türkiye artık birilerinin kapalı bir odada bir araya gelip anayasa yapıp millete dayattığı bir zihniyetten kurtulması lazım.

YUMRUK SIKARAK DEĞİL

Bunu iyi bir şekilde yönetirseniz, sonuçta büyük bir uzlaşıyla ortaya bir sonuç çıkarılabilirse söylediğimiz gibi yani sonuçta siyaset gerçekten normalleşir.

Siyaset yumrukları sıkarak değil, el sıkarak yapılır. El sıkışanların her konuda uzlaşması da gerekmez. Bu atmosferi, Türkiye bu siyasal üslubu benimserse çok büyük kazanım elde etmiş olur. Bu sürecin sonunda ümit, temenni ediyoruz çok kuvvetli, güçlü sivil demokratik bir anayasa metnimiz olsun, Meclis’ten çıksın. Ümit ediyoruz ki bu süreç Türkiye demokrasisinin temellerini kuvvetlendirmiş ve gerçekten birbiri ile müzakere edebilen olgun bir zemine kavuşmasına vesile olsun.”

İSRAİL’E DESTEK AZALDI

Gazze konusu TBMM Başkanı’nın gündeminden düşmüyor. Uluslararası toplantılarda gündem maddesi çevre ile ilgili olsa bile Gazze meselesini mutlaka gündeme getiriyor. Bazen sonuç bildirgelerine bir cümle koydurabilmek için adeta savaş veriyor. İsrail’in tutumu konusundaki gözlemlerini şöyle anlatıyor:

“Batılı ülkelerin yöneticilerinde başta muazzam bir İsrail desteği, sempatisi vardı. İsrail’den daha fazla İsrailcilerdi. Günümüzde İsrail’e karşı bu desteğin düştüğünü görüyoruz. Uluslararası platformlarda Amerika, birkaç ülke hariç açıktan İsrail’e destek olabilecek o anlama gelebilecek şeyler içerisinde olmuyorlar. Bu güzel bir şey. Uluslararası sistemde üzerine toz kondurulmayan bir İsrail vardı. Artık bırakın İsrail’in üzerine toz kondurulmayı her türlü yargılamaya açık bir ülke haline geldi. Filistin in Müslüman ülkelerin dışında belki çok daha fazla destekçisi olan büyük bir kitle ortaya çıktı.

Ben İsrail temsilcilerinin olduğu bütün konuşmalarımda ısrarla vurguluyorum. İsrail’in en büyük gücü ne askeri teknolojisi ne ABD ne de bazı batı ülkeleridir. Ne uluslararası siyonizmin medya gücüdür ne de uluslararası finans hakimiyetleridir. En büyük gücü İslam ülkelerinin dağınıklığı, kararsızlığı, inisiyatif kullanamaz olması ve bunu da sonuna kadar kullanıyor. Elimizdeki imkanları en yüksek düzeyde kullanıyoruz.”

BASİT BİR KONU DEĞİL

Kurtulmuş, TBMM gündeminde sokak hayvanları da var. Geçmişte bu konuda hazırlanmış kapsamlı rapordan söz etti. Ancak bunun gereği yapılmamış olacak ki, sorunun büyüdüğünü ve bu konuda çalışmalarda geç kalındığını vurguladı. Milyonlarca başıboş köpekten söz ediliyor. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş bu konuda çalışmaların geciktirilmeden ve eksiksiz yürütülmesi gerektiğini belirtti. “Bu konu basit, ihmal edilecek bir konu değil” dedi